Kanal İstanbul planları mahkeme kararlarıyla hukuk tarafından iptal edilse de ne ihaleler ne de inşaatlar duruyor. AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Murat Kurum, tepkiler nedeniyle bahsetmese de Kanal İstanbul’a ilişkin her geçen gün yeni gelişme yaşanıyor. İmar planlarının iptaline rağmen İstanbul Arnavutköy’deki el değmemiş topraklarındaki TOKİ’nin 5 etaplı konut projeleri devam ediyor. Kuzey ormanları içerisinde, önemli tarım arazileri üzerinde başlanan inşaatlar imarsız şekilde yükselmeye devam ediyor.
BirGün’den Gökay Başcan’ın haberine göre; Kuzey Ormanları Savunması’ndan Şehir ve Bölge Plancısı Ayşe Yıkıcı, “İktidar; İstanbul halkının, bilim insanlarının, meslek odalarının, doğa savunucularının ve İBB’nin tüm itirazlarına ve uyarılarına rağmen, Kanal İstanbul projesi kapsamındaki inşaat ve rant yağmasına başladı. Hukuk süreçlerinin devam ediyor olmasına rağmen bölge, iş araçlarıyla hızla kazılıp şantiyeye çevriliyor.” ifadelerini kullandı.
“Amaç kanal yapmak değil kuzeydeki İstanbul’un son kalan tarım ve orman alanlarını da inşaat sermayesine işgal ettirmek ve bunu hızla yaparak açılan davaları boşa düşürmektir.” diyen Yıkıcı, “9 Kasım 2023’de 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu ile 22 bin hektarlık doğal ve kırsal alanımız ‘rezerv alan’ ilan edilerek inşaat yağmasına açıldı. Şimdi ise yerel seçimler öncesi yangından mal kaçırır gibi bu alanlarımızda inşaatlara başlandı.” diye konuştu.
İmar planlarının iptal olduğunu ve inşaatların derhal durması gerektiğini belirten Yıkıcı şu ifadeleri kullandı: “Baklalı köyü mevkilerimize 3750 konutluk bir yerleşme yapmak koca bir kırsal ekosistemin parçalanması ve yok olması demektir. Mahkeme geçtiğimiz hafta bu planları şehircilik ilkelerine uygun bulmayarak iptal etti. İnşaat faaliyetleri derhal durdurulmalıdır. Son on yılda Kuzey Ormanları’nın beşte birini yıkıp kalanını da savunmasız bıraktılar. Savunmasız bıraktıkları her mevkiimizin de peşine düştüler. Şu an İstanbul kuzeyinde bulunan iki yüze yakın köyümüz, çevresiyle birlikte tehdit altındadır. Doğal alanlara son yıllarda verilen zararın önüne geçilmezse çok yakında İstanbul daha da yaşanamaz bir beton yığını haline gelecektir. İstanbul’un kanala, betona, otobana değil suya nefese gıdaya huzura ihtiyacı var.”
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.