"Kanal İstanbul Projesi Hemen Unutulmalı!"



Bianet'ten Mine Kösem'in haberine göre, Yeşil Enstitü (Yunanistan) ve Yeşil Düşünce Derneği (Türkiye) tarafından organize edilen Çılgın Projeler Konferansı'nın açılış konuşmalarını AP Yeşil-EFA Grubu Milletvekili ve Türkiye-AB Karma Parlamenterler Komitesi Eş Başkanı Helene Flautre ve ardından Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP) Eş Sözcüsü Arif Ali Cangı yaptı.

Konferansın ana konuşmasını ise Mega Projeler Ağ Koordinatörü Paola Prieri yaptı. Pierri konuşmasında gereksiz ve empoze edilmiş projelere karşı forum oluşturmanın tarihsel bir gereklilik olduğunu belirtti.

Konuşmanın ardından konferansın ilk oturumuna başlandı. Panelin başlığı “Türkiye ve Avrupa’daki Mega Projelere bir bakış” idi. Boğaziçi Üniversitesi Politik Ekonomi Çalışma Grubundan Begüm Özkaynak, Cem İskender Aydın, Pınar Ertör Akyazı ve Irmak Ertör, İtalya’dan Yüksek Hızlı Tren Karşıtı Hareket adına Lisa Ariemma, Romanya’dan Association ARIN’dan Codruta Nedelcu, Bulgaristan’dan, Bankwatch and Centre for Environmental Information and Education temsilcisi Daniel Popov bu panelin konuşmacılarıydı.

Verilen öğle molası sonrası ilk panel İstanbul’un kuzeyine inşa edilmesi planlanan, yine çılgın bir proje olarak tanıtılan Kanal İstanbul Projesi ile ilgiliydi. Başbakan Erdoğan'ın tanıttığı Karadeniz ile Marmara denizini birleştirecek kanal projesi, kamuoyuyla paylaşıldığı 27 Nisan 2011 tarihinden itibaren birçok eleştirinin hedefi olmuştu.

Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cemal Saydam’ın  Kanal İstanbul Projesi: Bilimsel bir karşı görüş başlığında gerçekleşen sunumu katılıcılardan yoğun ilgi vardı.

Marmara: Akdeniz ve Karadeniz’in astımlı çocuğu

Deniz bilimcisi olan Saydam, Akdeniz, Karadeniz ve Marmara denizlerinin özelliklerinden bahsederek  “birbirine benzemez üç deniz”  diyerek başladığı sunumunda Marmara denizinin özel durumunu ve Kanal İstanbul’a neden karşı durmak gerektiğini şöyle özetledi:

* Marmara denizinin 25 metrekarelik üst tarafı Karadeniz suyu, alt tarafı Akdeniz suyudur. 25 metrenin altında oksijen hiç yok denecek kadar azdır bu yüzden Marmara, Akdeniz ve Karadeniz’in astımlı çocuğudur.

* Marmara bir havuzdur. İstanbul Boğazı bu havuzu bir yandan boşaltırken bir yandan da dolduruyor yani bir musluk işlevi görüyor ve dengeyi kuruyor. Fakat Kanal İstanbul projesi gerçekleşirse Marmara için ikinci bir musluk olacak ve bu sefer musluk sadece boşaltacak.

* Eğer Kanal İstanbul açılırsa ilk 10 senede üst suda organik patlamalar olacak ve buna bağlı olarak yem arttığı için balıklar da artacak. Ancak ikinci 10 senede alt tabakadaki oksijen bitecek ve dip suyun kimyası değişecek, organik patlamalar artacak ve ilerleyen dönemlerde dip su Gemlik ve İzmit körfezini de kaplayacak. Her lodos esintisi ile İstanbul kokacak. Karadeniz havuzu giderek boşalacak ve ekoloji kesinlikle değişecek.

* İstanbul Boğazının ve Marmara’nın dünyada başka bir örneği yoktur. Panama ve Süveyş kanalları Kanal İstanbul için örnek verilemez.

* Montrö Boğazlar Sözleşmesi varken Kanal İstanbul ile kar edileceği düşünülemez.

Sadece Marmara’da değil Akdeniz ve Karadeniz’de de ekolojik yıkıma sebep olacak Kanal İstanbul projesinin bilimsel bir tarafı olmadığını çünkü “iki denizi birleştirirken bir deniz bilimcisine sormak gerektiğini” vurgulayan Saydam  toplantıyı bitirirken “bu proje hemen unutulmalı”  dedi.