Kale
Grubu, 3 ayrı salonda sergilediği seramik, banyo ve mutfak
ürünleriyle UNICERA 24. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak
Fuarı’nda tüketicilerle buluştu. Ziyaretçileri, İtalyan mimar
Maurizio Molini tarafından Kale Grubu markalarının bir çatı
altında birleşmesinden yola çıkarak 'cage' konseptiyle
tasarlanan standında bütünsel bir yaklaşımla hazırlanan 'mekânları'yla
buluşturan Grup, geçen yıl İtalya’da satın aldığı Edilcoughi ve
Edilgres marka ürünlerini de ilk kez görücüye çıkardı.
Kale Grubu’nun İtalya’nın seramik üssü olan Sassuolo
bölgesinde karo seramik üretimi yapan Fincuoghi şirketini geçen
yıl satın almasıyla kurulan Kale Italia'nın
Edilcuoghi ve Edilgres markalı ürünleri, Nisan
ayında Kale Showroomları’nda da satılmaya başlanacak. Kale
Italia, Genel Müdür Burak Orhun'un açıkladığı gibi,
satın almadan sonra günümüz şartlarına göre yeniden konumlandırılan firmanın
ünlü İtalyan tasarımcı Giorgio Mingarelli ve ekibinin tasarımlarıyla
yenilediği ürün gamlarıyla UNICERA 24. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak
Fuarı’nda yer alıyor. Seramik sektöründe tüm dünya için yeni bir bakış açısı,
inovatif bir tasarım anlayışı getirme iddiasını taşıyan yeni ürün stratejisi,
Edilcuoghi ve Edilgres markalarının ürün portföyüyle mimarların özgür seçim ve
özgürce tasarım yapmasına da hizmet etmeyi hedefliyor.
Edilcuoghi Colorboard ve Edilgres Stonelab
Basın mensuplarına Kale Italia'nın fuarda sergilenen ürün grupları üzerinden
yeni ürün stratejileri hakkında bilgi veren tasarımcı Giorgio
Mingarelli, 'duydukları tutku'yu yansıttığını söylediği projenin
'basit, ama sofistike bir stil'i yansıttığını kaydetti. Öncelikle yeni
Edilcuoghi koleksiyonları için referans olarak kullanılacak
‘bej’ renginin ifade ettiği bütün tonları içeren bir
palet olarak düşünülen ve renk kontrolünü öne çıkaran bir
yaklaşıma sahip olan Edilcuoghi Colorboard'a değinen
Mingarelli, sektörde örnekleri çokca görülen belirli pazarlara yönelik ayrı ayrı
koleksiyonlar hazırlamak yerine Milano, New
York, Berlin gibi 'mod'ları olan
uluslararası bir proje hazırlama fırsatı yakaladıklarını belirtti.
Koleksiyonların çok amaçlı olabilmesi ve birbiriyle kombine edilebilmesi için
farklı malzemelerde ve ebatlarda üretilen seramiklerin tümü aynı renk paletini
paylaşıyor. "Ürünlerimiz için mekan sınırlaması olmasın istedik" diyen
Mingarelli, ürünlerin hepsinin birbiriyle çalışabileceği şekilde kurgulanan
tasarımın kullanıcının da istediğini yapmasına izin verdiğini ifade etti.
Mingarelli, bazı mekanların büyük boyutlu ürünler gerektirdiğini,
geliştirdikleri teknolojiyle boyut sınırlamasını da ortadan kaldırdıklarını
sözlerine ekledi.
Farklı renklerin harmanlanmasıyla orijinaline çok benzeyen 'doğal
taş'lar üretilmesi amacıyla kurulan modern bir laboratuvar olan ve
sadece bu ürün ve üretim sürecinde uzmanlaşma iddiasını taşıyan Edilgres
Stonelab hakkında da bilgi veren Mingarelli, "Doğal malzemeleri, aynen
olduğu gibi kullanmak istedik" dedi. Doğal ürünlerin bazı limitlerinin olduğuna,
renklerin her zaman birbirini tutmayabildiğine, teknik özelliklerinin istenilen
standartları karşılayamayabildiğine dikkat çeken Mingarelli, rengi ve yüzeyiyle
doğal taşlardan hiçbir farkı olmayan ürünler sunmak istediklerini aktardı.
Farklı renklerin harmanlanmasıyla orijinaline çok yakın biçimde üretilen taşlar,
en yeni 'dijital inkjet' teknolojisi kullanılarak son işlemden geçiriliyor.
Taşlar kesim ve düzeltme işlemlerinden sonra, doğal taşların blok olarak
çıkarılması sırasında oluşan düzensizlikleri gidermek için taş ustalarının
geleneksel olarak kullandığı 'filagna' yöntemiyle 60x60, 30x60 ve 45x90
ebatlarında üretiliyor. Çeşitli alt ebatlarda bulunan taşlar, paketlenerek
kullanıma hazır halde sunuluyor.
Ersayın: Artık bir ürünü değil, ürünlerin bir araya gelerek
oluşturdukları ambiyansı müşteriye anlatmak istiyoruz
Fuarda
www.yapi.com.tr
'nin sorularını yanıtlayan Yapı Ürünleri Grubu Tasarım ve
İnovasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı E. Sertaç Ersayın da,
tüketici ihtiyaçlarını gözeterek farklı ambiansta ürünler geliştirmeye devam
ettiklerini; ana yaklaşımlarının da ihtiyaçları iyi anlamak, bunlara yaratıcı
yaklaşımlar katabilmek ve bir değer ortaya çıkarmak olduğunu açıkladı. Ersayın,
UNICERA'da sergiledikleri dört yeni koleksiyonun da ortak kaygısının, bir araya
geldiklerinde ortaya çıkardıkları ambians olduğunu söyledi.
"Biz artık bir ürünü
değil, ürünlerin bir araya gelerek oluşturdukları ambiyansı müşteriye anlatmak
istiyoruz. Bu ambiyans, kullanıcının o odaya, ortama girdiği zaman aldığı
hissin; kullanırken yaşadığı deneyimin ta kendisi. Dolayısıyla bütün bu
karoların, seramiklerin, mobilyaların, tamamlayıcı aksesuarların, aynanın, aynı
yaklaşımla, tek tek ele alınması ve tasarlanması gerekiyor. Bunu yapabilmek için
de multi disipliner bakabilmek, çoklu düşünebilmek, paydaş sektörleri iyi
izleyebilmek, ayrıca bunların tamamını aynı anda doğru yönetebilmek gerekiyor.
Biz o noktada tasarım yönetimini doğru yapmak, doğru ürünler çıkarmak ve onları
doğrulamak için gayret gösteriyoruz. Bu yoğun teknolojik ilişkiler içinde
kullanıcı ihtiyaçlarını gözeterek, yaratıcılığın en üst sınırlarını
beklentilerle, pazar değerleriyle, rekabetle uyumlandırarak yüksek katma değerli
çıktılar yaratmak bizim en büyük motivasyonumuz ve beklentimiz".
"Bilişm sektörü için Silikon Vadisi neyse, bizim için de İtalya'nın
Sassuolo bölgesi o"
Karo seramik üreticisi İtalyan Fincuoghi firmasının satın alınmasının önemine
de değinen Ersayın, İtalya'nın yaratıcı ve yenilikçi düşünen, bunu sanat ve
kültürle buluşturabilen ve seri üretime de aktarabilen bir ülke olduğuna dikkat
çekti ve şunları söyledi:
"İçinde bulunduğumuz sektör de, bütün dünyada tasarımla beslenen, tasarım
yatırımıyla büyüyen, estetikle farklılaşan ve değer üreten bir sektör. Bilişm
sektörü için Silikon Vadisi ne anlama geliyorsa, bizim sektörümüz için de
İtalya'nın Sassuolo bölgesi o anlama geliyor. Grubumuzun böyle bir firmaya sahip
olması, gelişen teknolojileri, tasarım eğilimlerini, malzemeyi, beşiğinde izleme
şansını getirecek. Oradan alacağımız bu know-how ile kendi içimizde
geliştirdiğimiz tasarım, ürün geliştirme, ar-ge know-how'ını birleştirdiğimizde,
çok daha güçlü bir değer ortaya çıkacak. İtalyan estetiği, son yıllarda
Türkiye'de de yükselişe geçen yenilikçi çözümler, tasarım yaklaşımları,
teknolojiyi hızlı alabilme özellikleriyle birleştiğinde, çok özel bir harmoni
çıkacak diye düşünüyorum".
"Her marka kendi dilini üretebiliyor olmalı"
Fincuoghi'nin satın alınmasının grubun tasarım ve inovasyon yaklaşımını nasıl
etkileyeceği sorumuzu "Elbette önemli olan, bilgileri, değerleri daha da verimli
kılabilecek şekilde paylaşmaktır" şeklinde yanıtlayan Ersayın, ancak her
markanın kendi tasarım dilinin olması gerektiğini vurguladı.
"Zaten o firmanın
kendi segmentinde kendi pazarı, ilişkileri var; o taraf kendi içinde gelişerek
ilerlemeye devam edecek. Her marka ve ürün kategorisi, kendi dilini üretebiliyor
ve geliştirebiliyor olmalı. Dolayısıyla bu ayrışma devam edecek. Otomotiv
sektöründe de görüyorsunuz; birden çok marka aynı çatı altında birleşiyor, ama
ortaya çıkan ürünlerin tasarım dilleri, yaklaşımları birbirinden çok farklı
oluyor. Çünkü tasarım sadece ürünün boyutu, rengi, hacmiyle ilgili değil;
felsefesiyle de ilişkilendirilmesi gereken bir yaklaşım. Ayrıca kullanıcıyla
nasıl buluşuyor, kullanıcı onu hangi platformlarda hengi mekan kurgusu içinde
değerlendiriyor, buna da bakmak lazım".