Hafta sonu yoğun kar yağışına rağmen söz verdiğim bir toplantı için kar
lastikli cipimle yola çıktım.
Fakat şoförüm ısrarla kendi arabasındaki zinciri de vermek istedi.
“Ne gerek var” dedim... “Yolda çevirme olursa bunu gösterin yoksa ceza
keserler” dedi. “Dalga mı geçiyorsun?” demeye kalmadan kutuyu arka koltuğun
üzerine koydu.
* * *
Yolda gerçekten de trafik polisleri arabamı durdurdu. İlk soru:
“Beyefendi neden zincir takmadınız?” “Gerek olmadığı için.” “Ama beyefendi
zincir takmak zorunlu.” “Dalga mı geçiyorsunuz? Araba 4x4, üzerinde kar
lastiği var...”
* * *
Allah’tan kibar adam, n’apsın ona verilen görevi yapıyor. Saçma olduğunu
bile bile... İstanbul Valisi çıkıyor “Zincir zorunlu” diyor, belediye başkanı
‘kar lastiği’ öneriyor. E tabii hem vatandaşın, hem de memurun kafası
karışıyor. Kışın çok çetin geçtiği Boston’da 2 yıl öğrenci olarak yaşadım.
1 metrenin üzerinde kar gördüm ama bir tek zincir görmedim. Çünkü zincir
iptidai bir çözümdür, hem asfalta hem de arabaya zarar verir. Oysa kar
lastiği hem sizi, hem aracınızı, hem de yolları korur. Ama buradan uyarmış
olayım eğer arabanızda zincir yoksa kar lastiği İstanbul’da sizi ceza yemekten
korumaz. Allah’tan şoför beni dinlemeyip arka koltuğa zincir kutusunu koymuş, o
sayede ceza yemekten kurtuldum.
* * *
Dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile dondurucu soğukta
İstanbul’da alınan tedbirleri konuşmak için buluştum. Topbaş’ın zincir
konusunda tavrı net: “Esas olan kar lastiği, zincir gereksiz...” Ben benzer
bir açıklamayı İstanbul Valisi Muammer Güler’den de bekliyorum. Gelelim
dondurucu soğuk ve kar yağışına. Hatırlayın 2006’da İstanbul’da bir gün kar
yağmış ve hayat felç olmuştu. Peki nasıl oldu da bu kez - 6 derecelik soğuğa
ve günlerce süren kar yağışına rağmen hayat normal akışında devam ediyor?
* * *
Cevap basit: “Bir musibet bin nasihatten evladır.” Topbaş göreve geldiği
gün bu konuda çalışmaya başlamış. Fakat karşısına “Efendim yılda iki günlük
kar yağışı için ciddi yatırım yapmaya değmez” argümanı çıkmış. 2006’da
altyapı ve ekipman yetersizliğinden dolayı yaşananları görünce o gün bu iş için
özel bir ekip kurup Moskova dahil bu konuda tecrübesi olan şehirlere göndermiş.
Sonuç ortada. Bir saatlik kar yağışında felç olan İstanbul üç gündür
vızır vızır işliyor. Yöntem belli.
1- Ekipman-araç sayısı 100’den 750’ye çıkmış. 2- Tuz yerine daha etkili
solüsyonlara ağırlık verilmiş. 3- Yeraltına döşenen fiber optik altyapı
sayesinde artık rastgele tuz ya da solüsyon dökülmüyormuş. Her bölgenin
soğukluğu merkezden tespit edilip donma sınırına gelen yollara nokta atışla
müdahale ediliyormuş.
* * *
Üç gündür bu sayede ana arterler hatta ara yollar bile kar ve buzlanmadan
korunmuş. Dahası var Topbaş İstanbul’un etrafındaki köyler için bir de
‘cinlik’ düşünmüş. 150’ye yakın köye kış başında belediye bütçesinden aldığı
kar temizleme aparatını dağıtmış. Her köyün muhtarına traktörlerin önüne takarak
yolları açabilecekleri bu aparatı zimmetlemiş. Yaz başında bakımını yaptırıp kış
başlamadan yeniden teslim ediyormuş. Böylece bu yıl köylerde bile yollar
kapanmamış. Topbaş kendisine ait bu ‘cin fikri’ özellikle kışların çok çetin
geçtiği illerin belediye başkanlarına şiddetle tavsiye ediyor.
“Belediyenin ayıracağı çok cüzi bir bütçeyle (tanesi 10 bin TL’den daha
düşük) köy yollarının kapanmasına son verebiliriz.”