Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi doğrultusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2015 yılında Kadıköy rıhtımına cami projesi hazırlamıştı. ‘Ulu Cami’ adı verilmesi planlanan proje, mevcut atık su arıtma tesisinin yanında bulunan ve İSKİ’nin ileri biyolojik arıtma tesisi yapmayı planladığı alanda kalan 30 bin metrekarelik dolgu alanına yapılacaktı.
Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre; hâlihazırda otopark olarak kullanılan alana yapılması planlanan cami, şadırvan, kültür merkezi ile yeraltı otoparkı projesine; İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu 9 Kasım 2017 tarihli kararı ile onay vermişti.
Kadıköy Belediyesi de kurul karanın iptali için Kültür ve Turizm Bakanlığı'na dava açtı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nin de müdahil olduğu davada karar çıktı.
Mahkeme Kadıköy rıhtımında dolgu alanı üzerinde yapılması planlanan, cami, şadırvan, kültür merkezi ve diğer hizmetler yapısı ile yeraltı otoparkı yapısına ilişkin projenin uygulanmasında sakınca olmadığına ilişkin İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararında ve projede hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna vardı.
Mahkeme, 23 Kasım 2020 tarihinde istinaf yolu açık olmak üzere dava konusu işlemin iptaline oy birliği ile karar verdi.
Bilirkişi: Tarihi kentsel peyzaj alanının bir parçası
Davaya bakan İstanbul 3. İdare Mahkemesi tarafından hazırlatılan bilirkişi raporunda önemli tespitler yapıldı. Raporda, söz konusu alanın “Haydarpaşa Garı ve Çevresi Kentsel ve Tarihi Sit Alanı”, “Kadıköy Kentsel Sit Alanı” ve komşuluğundaki “Etkileşim-Geçiş Alanı”nda kaldığı, kıyı boyunca uzanan önemli bir “Tarihi Kentsel Peyzaj” alanı olduğu belirtildi.
Bu alanın, eşsiz kentsel silüetiyle İstanbul’un en önemli miras değerlerinden Sultanahmet Camii, Ayasofya ve Topkapı Sarayı'nın yer aldığı İstanbul'un “Dünya Miras Alanları”ndan birinin hemen karşısındaki konumu ile daha geniş bir “Tarihi Kentsel Peyzaj” alanının bir parçası olduğu vurgulandı.
“Kadıköy Kentsel Sit Alanı”nın komşusu olan çerçevesinde gelişen sosyal ve kültürel hayatın gereklerini kolaylaştıran bu alanın “Etkileşim-Geçiş Sahası” konumundan çıkarılmasının bütüncül bir problemin oluşmasına neden olacağına dikkat çekildi. Bu nedenlerle, dava konusu alanın etkilenme-geçiş sahası konumundan çıkarılmasına ilişkin koruma kurulu kararının bilimsel koruma kriterlerine uygun olmadığı saptandı.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.