Hayallarini, sanatlarını sokakta sergileyerek herkesle paylaşan bu asi ruhlu sanatçılar sanatı dört duvar arasından, resimlerini tuvallerden çıkarıp sokağa taşıyorlar. Sanatçıların asi ve muhalif ruhları Yeldeğirmeni halkına yabancı değil.
Yeldeğirmeni’de İskele, Misakı Milli ve Nüshet Efendi Sokak’ta kocaman binaların, otopark duvarlarının ve atıl kalmış binaların çehrelerine dünyaca ünlü 4 sokak sanatçısı tarafından hayat verilmiş. Kocaman binaların duvarlarından yansıyan resimler sokaklara da canlılık katmış.
Grafiti olarak adlandırılan duvar resimleri sanatı aslında ilk çağlarda insanların mağara duvarlarına çizdiği resimlere kadar gidiyor. Zamanla sanatın, salonlara sıkıştırılmasına karşı isyankar ruhlu sanatçılar hayallerini, itirazlarını tüm engellere rağmen sokaklara taşımaya devam ettiler. İşte bu çabanın sonucunda kocaman binaların cephelerine, fabrika duvarlarına yansıtılarak yapılan bu heybetli eserlere ‘Mural’ adı verildi. Bu sıralar yolunuzu Kadıköy Yeldeğirmeni’ne düşürüp bu heybetli sanat eserlerini kaçırmayın.
Mahalleli memnun
Evrensel Gazetesi'nden Vural Nasuhbeyoğlu'nun haberine göre, Kadıköylüler de yapılanlardan oldukça memnun. Rıza Baykal, doğup büyüdüğü Yeldeğirmeni’de böyle eserler yapılmasını “Gayet güzel. Hoş tabii” sözleriyle anlatıyor. Binaların resmedilmesinin ardından çok sayıda insanın hatta yabancı tursistlerin de kafileler halinde ellerinde fotoğraf makineleriyle Yeldeğirmeni’ne geldiğini anlatan Baykal, “Sabah kalktığımda duvarları böyle renkli ve resmedilmiş görmek insanın içini açıyor.”
İşte o sanatçılar
İtalyan sanatçı Pixel Pancho, akademide geçirdiği yıllarda da klasik sanat şeklinin dışına çıkmış ve sadece tuvaller ile boya fırçalarıyla değil; spreyler ve markörler ile binaların, duvarların yüzeyine çizimler yapma isteğinin peşinden koşmuş. Bugün bir nevi imzası haline gelen robot çizimi ile onu tanımak kolay olsa da, Pancho’nun imzası var Yeldeğirmeni’de.
Fransız Sanatçı Amose ise farklı şekiller, renkler kullanarak bir nevi insan bedenini baştan yaratıyor. Çalışmalarında ağırlıklı olarak mürekkep kullanmaya başlayan Sanatçı Dome ise sokak sanatçısı olmakla birlikte resmi bırakmamış. Sprey boya ile 15 yaşında tanışan Claudio Ethos, özellikle Brezilya’daki çizimleriyle halk tarafından rahatça tanınabilen Ethos’u, São Paulo sokaklarında görmek bir rutine dönüşmüş. Çalışmaları İtalya, San Francisco, New York ve daha birçok farklı şehirde, ülkede de sergilenen Ethos her ne kadar sprey boya ile duvarları resmetsede, o “geleneksel” grafitinin ötesinde bir sanatçı.
Güzel Sanatlar Bölümünden mezun olan Cengiz Mertcan festival kapsamında yapılan işin fikrini beğense de sanatsal açıdan festivale eleştirileri olduğunu belirtiyor. Çocuk Parkı’nın yanındaki binaya elinde kılçlarla at üstünde insalar çizmenin kan ve savaşı hatırlattığını belirten Mertcan, sanatçılara mekanlar hakkında bilgi verilseydi daha isabetli işler çıkabilirdi görüşünde. Mertcan, eksiklerine rağmen yapılan işin çok önemli olduğunu belirterek “Bomboş duvarlar sanatla renklendi” dedi.