Germencik Çevre ve Doğa Derneği’nin 30 üyesi, Germencik ve Buharkent başta olmak üzere birçok ilçede JES’lerin, tarım alanlarına, doğaya ve insan sağlığına verdiği zararlar üzerine üniversiteler, bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarının 30 yıldan bu yana yaptığı çalışmaları bir araya getirilip, 18 sayfalık rapor oluşturdu.
Germencik Çevre ve Doğa Derneği Basın Sözcüsü Dr. Metin Aydın, Germencik’in kırsal Alangüllü Mahallesi’nde, yakınındaki bir jeotermal enerji santrali nedeniyle kuruduğu ileri sürülen zeytin ağaçları altında raporla ilgili basına bilgi verdi. Aydın’da son 30 yıldır jeotermal uygumalar olduğuna dikkati çeken Aydın, “Maalesef bu uygulamalardan en fazla zarar gören Büyük Menderes Havzası’nda incir, zeytin ağaçları ve pamuk tarlaları ve Gediz Havzası’nda ise üzüm bağları olmuştur. Şimdiye kadar Çevre ve Doğa Derneği olarak jeotermalin zararlarını her ortamda dile getirdik. Artık Aydın’da jeotermal santrallerin tarıma ve insan sağlığına zararının olmadığını söyleyecek bir tek kişi yoktur. Ancak hangi makama gidip, nereye başvurduysak, ‘Jeotermal santrallerin incir, zeytin ve pamuğa zararları ile ilgili elinizde bilimsel veri var mı?’ diye sürekli bir engel çıkardılar. TBMM’ye, Aydın milletvekillerine ve Vali’ye gittik, aynı şekilde soruyla karşılaştık” dedi.
"Jeotermallerin, incire, zeytine, pamuğa, üzüme ve kısacası tarıma zararı var” diyen Aydın, şöyle devam etti: “Rapor haline getirdiğimiz verilerin tamamı bilimseldir. Bu sonuçlar belgelenmiş sonuçlardır. Aydın’da jeotermal santrallerinin incir, zeytin ve pamuğa verdiği zararlar belgelendi. Çıkarmış oldukları akışkanları, derelere, çaylara ve Büyük Menderes Nehri’ne bırakıyorlar. Tarıma en fazla zarar veren bor maddesidir. Jeotermal santrallerin yaptığı salınım sonrası Büyük Menderes Nehri’nde bor miktarının normalden 150 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri ile sabitlenmiştir.”
"Tarım arazisine yapılması doğru değil"
Birgün'de yer alan habere göre Germencik Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Halil Çetinkaya da, “Dünyada birinci sınıf tarım toprağında Aydın’dan başka jeotermal santrali kuran bir ülke var mı?” diye sorup, ‘Bunun cevabını bir türlü bulamadım. Bildiğim kadarıyla yoktur. Dünya ülkeleri, JES’leri tarım alanlarından, yerleşim yerlerinden uzakta 4’üncü sınıf tarım topraklarında yapıyor. Buradaki kaynaktan faydalanalım derken yeryüzündeki diğer zenginliklerimizin hesabı yapılmadan bu tür çalışmaların yapılması doğru değildir” dedi.
Germencik Çevre ve Doğa Derneği’nin 30 üyesi, Germencik ve Buharkent başta olmak üzere birçok ilçede JES’lerin, tarım alanlarına, doğaya ve insan sağlığına verdiği zararlar üzerine üniversiteler, bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarının 30 yıldan bu yana yaptığı çalışmaları bir araya getirilip, 18 sayfalık rapor oluşturdu. Germencik Çevre ve Doğa Derneği Basın Sözcüsü Dr. Metin Aydın, Germencik’in kırsal Alangüllü Mahallesi’nde, yakınındaki bir jeotermal enerji santrali nedeniyle kuruduğu ileri sürülen zeytin ağaçları altında raporla ilgili basına bilgi verdi. Aydın’da son 30 yıldır jeotermal uygumalar olduğuna dikkati çeken Aydın, “Maalesef bu uygulamalardan en fazla zarar gören Büyük Menderes Havzası’nda incir, zeytin ağaçları ve pamuk tarlaları ve Gediz Havzası’nda ise üzüm bağları olmuştur. Şimdiye kadar Çevre ve Doğa Derneği olarak jeotermalin zararlarını her ortamda dile getirdik. Artık Aydın’da jeotermal santrallerin tarıma ve insan sağlığına zararının olmadığını söyleyecek bir tek kişi yoktur. Ancak hangi makama gidip, nereye başvurduysak, ‘Jeotermal santrallerin incir, zeytin ve pamuğa zararları ile ilgili elinizde bilimsel veri var mı?’ diye sürekli bir engel çıkardılar. TBMM’ye, Aydın milletvekillerine ve Vali’ye gittik, aynı şekilde soruyla karşılaştık” dedi.
Jeotermallerin, incire, zeytine, pamuğa, üzüme ve kısacası tarıma zararı var” diyen Aydın, şöyle devam etti: “Rapor haline getirdiğimiz verilerin tamamı bilimseldir. Bu sonuçlar belgelenmiş sonuçlardır. Aydın’da jeotermal santrallerinin incir, zeytin ve pamuğa verdiği zararlar belgelendi. Çıkarmış oldukları akışkanları, derelere, çaylara ve Büyük Menderes Nehri’ne bırakıyorlar. Tarıma en fazla zarar veren bor maddesidir. Jeotermal santrallerin yaptığı salınım sonrası Büyük Menderes Nehri’nde bor miktarının normalden 150 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri ile sabitlenmiştir.”