“Ekolojik mimarlığı sadece ‘çevre dostu binalar üretmek’ olarak algılarsak, bütünsel yaklaşımı eksik bırakmış oluruz.“ diyen Jacques Ferrier, Ekodesign 2010’nun konuşmacıları arasında. Ekolojik mimarlıktaki holistik düşüncenin hem tinselliği hem de yerindeliği kapsayan disiplinlerötesi bir yapıya sahip olduğunu ifade eden mimar şöyle diyor:
“Yapıyı topografyasının ekolojik döngüleri içerisine tasarımlamaya çalıştığımızda kendiliğinden sürdürülebilir çözümlere yaklaşıyoruz. Oysa; nereye gitsek, bulundukları yere ait olmayan yapılar ile karşılaşmaktayız. Taşlaşmış monologlar gibi barındırdığı insanın tinsel ihtiyaçları ya da topografyasının ekolojik döngüleri ile uzaktan yakından ilgileri olmadığını görüyoruz.”
Ekodesign 2010’da “Duyusal Kent” başlıklı bir konuşma yapacak olan mimar konuşmasına ipucu olabilecek biçimde şunları söylüyor:
“Dünyanın yarısının kentlerde yaşadığı ve yedi dev şehrin 10 milyonun
üzerinde nüfusa sahip olduğu bu gün planlama yalnızca gezegenimizin kaynaklarını
değil, kaliteli yaşam imkanlarını da tüketiyor. Çözüm yalnızca enerji tüketimini
azaltmak değil aynı zamanda sürüdürülebilir, farklı ve gelişmiş bir kentsel doku
yaratmaktır. Ferrier bu günkü ekonomik kriz ortamının aynı zamanda bir fırsat
sunduğuna, tasarım, planlama ve inovasyon ilişkisini yeniden tanımlayarak
yarının kentlerinde yeni yaşam biçimlerinin önünün açılabileceğine
inanıyor.”
Jacques Ferrier
Çalışmalarını
Paris’te, “sürdürülebilir toplumlar için mimarlık” ilkesi çerçevesinde sürdüren
Mimar Jacques, 1990’dan bu yana kendi mimarlık bürosunu yönetiyor.
Ferrier, endüstriyel kurumlarla inovatif araştırma projeleri gerçekleştiriyor. La Defance’daki Hypergreen kulesinin tasarımcısı olan mimar bu tasarımla mimarlığın büyüyen metropoller ve değişen iklim koşulları karşısında takınacağı tavır için geliştirdiği fikir ile birçok yarışmada ödül kazandı. Uzun yıllardır çeşitli üniversitelerde dersler veren Ferrier’in yayınlanmış dört kitabı bulunuyor.