İZODER: Yalıtım Yapılmadığı Sürece Depreme Hazır Değiliz



Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER), her an büyük bir deprem olabileceği korkusuyla yaşayan Türkiye’de, konutlarda hasar riskini azaltarak can ve mal kayıplarını önemli ölçüde engelleyebilecek olan yalıtım çözümlerine yeterince önem verilmediğini açıkladı. İZODER'den yapılan yazılı açıklamada, 17 Ağustos Depremi’nden sonra inşaat sektörünün kendini sorguladığı, ancak yapı güvenliğini tehdit eden en önemli tehlikelerden biri olan korozyon ve korozyonun engellenmesi için şart olan su yalıtımı konusunun gündemde yeterince yer bulamadığı savunuldu.

Yapıların, yağmur, kar gibi yağışlar, toprağın nemi ve toprak tarafından emilen yağış veya kullanma suları, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerde su kullanımı, yapının üzerine inşa edildiği zemindeki basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle suya maruz kaldığına dikkat çekilerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu’na göre incelenen binaların yüzde 79’unun hasarlı bulunduğuna değinildi.

Açıklama şöyle devam ediyor:

"İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından, 55 bin 651 konut ve işyerinde yapılan kontrollerde incelenen binaların yüzde 79’unun hasarlı bulunduğu ifade edilmiştir. Habere göre; incelenen binaların yüzde 64’ünde nemin yol açtığı korozyon (paslanma) tespit edildi.

Suyun herhangi bir şekilde yapıyı ve konforu tehdit etmesi engellenemez fakat yapılara suyun girmesi önlenebilir. Yapıların, her yönden gelebilecek suya veya neme karşı korunmaları için “su yalıtımı” yalıtımı yapılması gereklidir. Ayrıca Isı yalıtımı yapılmayışı ile kiriş, kolon ve perde duvar gibi binanın taşıyıcı beton ve demirden oluşan yapı elemanları içinde oluşan  yoğuşma ve yapıya sızan su; yapıların buradaki demirlerini korozyona uğratarak, kesitlerinin azalmasına ve yük taşıma kapasitesinin ciddi miktarlarda düşmesine neden olur. Tüm bu istatistikler korozyonun ve korozyonu önlemek amacıyla yapılan su ve ısı yalıtımının önemini ortaya koymaktadır.

Depremin 10. yılında yalıtımın önemi hala kavranamadı. Yapı denetimleri etkin bir şekilde yapılamıyor. Buna rağmen, depremin üzerinden 10 yıl geçmesine karşın karar mercilerinde su yalıtımının öneminin yeterince kavrandığını ifade etmek mümkün değildir. Nitekim ülkemizde su yalıtımı ile ilgili yürürlükte olan bütün standartlar ihtiyaridir. İmar kanunu dâhil olmak üzere hiçbir kanun veya yönetmelikte su yalıtımı projelerinin ve uygulamalarının yapılmasına ve denetlenmesine yönelik hiçbir ifade yoktur.

Deprem felaketinin ardından malzeme seçimi ve uygulamalarda yapılan hataların önüne geçilmesi hedefi ile Yapı Denetim Sistemi hayata geçirilmeye çalışıldı ve 'Yapı Denetimi Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeliği' yayımlandı. Bu yönetmelik ile binaların zemin etüdü, statik projeye uygunluk, beton kalitesinin ölçümü ve ısı yalıtım uygulamaları yapı denetim kuruluşları tarafından denetlenirken; yapının su ve suyun zararlı etkilerinden yalıtım ile korunması göz önünde bulundurulmuyor. Dolayısıyla su yalıtımı proje ve uygulamalarının da dayanıklı ve güvenli bina temini hedeflerine ulaşılabilmesi için mutlaka yapı denetim kanununun kapsamına alınması gerekiyor. Zorunlu olan ısı yalıtım uygulamaları denetimi de etkin bir şekilde yapılamamaktadır. Denetim kuruluşlarının sadece 19 vilayetle sınırlı olması ve denetim firmalarının çalışma mevzuatının çelişkiler içermesinin bu konudaki başlıca nedenler olarak sayabiliriz..

Uzun ömürlü ve dayanıklı yapılar kaliteli yapı malzemelerinin kullanılmasının yanı sıra bu malzemelerin suya karşı korunması gerektiği unutulmamalıdır".