Koronavirüs salgını ve salgının yayılımını önlemek için alınan tedbirlerin yapı sektörüne etkilerini sektör temsilcilerine sorduk. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Gökçe, yalıtım sektöründe yaşananları anlattı…
Koronavirüs salgını ve salgın önlemleri sektörü nasıl etkiledi?
Bütün dünyayı saran ve hayatı bazı ülkelerde durma noktasına getiren Koronavirüs pandemisinin küresel ekonomiye olan etkilerini önümüzdeki süreçte daha net göreceğiz. Salgının yayılma hızının olası küresel etkilerinin tam olarak anlaşılamadığı ülkemizde 2020 yılının ilk çeyreğinde ekonomik daralma yaşanmadı. Buna karşılık şubat ayından itibaren salgının merkezinin İtalya ve İspanya başta olmak üzere Avrupa Birliği’ne doğru kaymasıyla Covid-19 virüsüne karşı tedbir alınmaya başlandı. Piyasada, sıkı karantina tedbirlerinin alınacağına dair tahminler ve sınırların kapatılması, uçuşların yasaklanması gibi önlemler nedeniyle dış ticaretin durma noktasına geleceğine dair karamsar tablolar yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Bu karamsar tablo içerisinde ürün fiyatlarında artış ve tedarik problemlerinin olacağı endişesiyle devam eden projeler, işlerini tamamlayıp hak edişlerini bir an önce almak; perakende sektörü talebi zamanında karşılayarak ticari zarara uğramamak için mart ayında satın alma uygulama ve satın alma planlarını hızlandırma yoluna gittiler. Normalde nisan ve mayıs aylarında gerçekleşmesi hedeflenen satın almalar mart ayında gerçekleştiği için sektör açısından mart ayı beklentilerin üzerinde bir performansla tamamlandı. Ancak salgının sektörümüzdeki etkilerinin tam olarak nisan ve mayıs aylarında hissedileceğini söyleyebiliriz. Nisan ayının ilk haftasında satışların keskin bir şekilde düşmesi de bu tahminimizi teyit eder niteliktedir.
Ticari faaliyetler ve üretim faaliyetleri ne durumda?
Sektörümüzde üretim, satış ve uygulama yapan firmalarımız Covid-19 salgınına karşı birçok tedbir hayata geçirdiler. Toplu olarak bir araya gelinmeyecek şekilde sosyal mesafeye uygun yerleşim ve dönüşümlü çalışma düzeninin hayata geçirilmesi, çalışma alanlarının sürekli dezenfekte edilmesi, çalışanların sağlığı için günlük ateş ölçümü, maske, dezenfektan gibi kişisel hijyen için gerekli olan malzemelerin tedarik edilmesi, yemekhane düzenlerinin değiştirilmesi üretim tesislerinde alınan en yaygın tedbirlerden sadece birkaçı. Bunun dışında idari kadrolar, satış, pazarlama gibi birimlerde görev alan personeller için çok büyük oranda evden çalışma düzenine geçildi. Seyahatler yasaklandı, toplantıların dijital ortamlarda yapılması gibi tedbirler alınarak faaliyetlere devam edildi.
Salgının dünya üzerinde çok büyük bir coğrafyaya çok hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle tüm ülkelerde, kademeli olarak uçuşların durdurulması, sınırların kapatılması, limanların işletilmemesi, kısmi seyahat sınırlamaları/yasakları ve bölgesel/bireysel karantina gibi uygulamalar adım adım hayata geçirilmeye başlandı. Bu durum yurtdışına yapılan satışların azalmasına neden oldu. Ülkemizde ilk vakanın tespit edilmesiyle diğer ülkelerin tecrübelerini izleme fırsatını bulan Türkiye’de de mart ayının ortalarından itibaren tedbirler sıkılaşmaya başladı. Yurt içerisinde de salgının yayılmasıyla başlayan toplumsal izolasyon, projelerin yavaşlamasına ve satışların azalmasına neden oldu. Uygulama ve satışlardaki bu düşüşler nedeniyle nisan ayı satışlarının, hedeflerin yüzde 30-35 altında gerçekleşmesini bekliyoruz.
Salgından tüm dünya etkilendiği için yurt dışına satışların çok azalması, İstanbul ve büyük şehirlerde projelerin giderek yavaşlaması ve/veya durması ile birlikte satışlardaki bu küçülme ivmesinin daha da artarak mayıs ayında yüzde 50’nin üzerine çıkabileceğinden endişe duyuyoruz.
Talepteki düşüşe paralel olarak üretimlere belirli süreler ile ara verilmesi birçok işletmenin gündeminde olan bir konu. Bazı üreticiler bu anlamda tedbirler alarak 1-2 haftalık periyotlar ile nisan başında üretimlerine ara verdiler. Yine de an itibarıyla sektörde küçülen kapasiteler ile üretim ve ticari faaliyetler sürmektedir. Devam eden projeler için firmalar üretimlerine devam etmekte, teslimatlar da doğal sürecinde yapılmaktadır.
Projelerdeki azalma ve bireysel karantina uygulamaları nedeniyle perakende tarafında satış yapan firmalarımız da benzer şekilde çalışma sürelerini kısaltma gibi tedbirler alarak faaliyetlerini sürdürmeye çalışmaktadır. Yalıtım sektörünün önemli bir pazarı olan mevcut binalarda yapılacak renovasyon (yenileme) çalışmaları da sosyal izolasyon dolayısıyla durma noktasına geldi. Uygulama yapan firmalarımız bu durumdan ciddi bir şekilde etkilenmekte ve ekipleriyle büyük illerdeki sınırlı sayıda projelerde dönüşümlü olarak faaliyet göstermektedir.
Salgının ve dolayısıyla salgına yönelik tedbirlerin uzaması/artması durumunda sektörün nasıl etkileneceğini, hem çalışan sağlığı hem de ticari ve üretim faaliyetleri açısından ne gibi ekstra tedbirler alınabileceğini öngörüyorsunuz?
Şu anda tüm firmalarımız süreçten olumsuz etkileniyor. Faaliyetlerine ara veren veya tamamen durduran firmalar da mevcut. Salgın devam eder, normal hayata dönülmesi uzun süreye yayılırsa bu firmaların sayısının ve üretime ara verme sürelerinin artacağını da söyleyebiliriz. Bu süreçte birçok firma kısa çalışma ödeneğine başvurmuş durumda. Pandemi tedbirlerinin kısa çalışma süresinin üst sınırı olan 3 ayı geçmesi durumunda istihdamın olumsuz etkilenmesi beklenebilir.
Salgın ve salgın tedbirlerinin uzamasıyla yalnızca ülkemizde değil küresel ekonomide çok ciddi bir darboğaz olacağı beklenmektedir. Bu ölçekte tüm dünyayı aynı anda sıkıntıya sokan bu pandeminin yarattığı darboğazdan çıkılması için devlet desteği gereklidir. Bu çerçevede tüm sektörlerin mücbir sebep kapsamına alınması önemlidir. Bankalardan düşük faizli veya faizsiz finansman imkanı sağlanacak şekilde mali teşvik paketleri ve vergi muafiyetlerine gidilmesi gereklidir.
Salgının hayatımıza getirdiği ve iş yapış şeklimizi değiştirebilecek yenilikler de mevcut. Öncelikle çalışan sağlığı göz önüne alınarak ofis çalışanları için uzaktan çalışma, dijital iletişim araçları yoluyla faaliyetlerin sürmesi gibi önlemler pandemi sonrasında da hayatımıza kattığımız yenilikler olacak. Pandemi döneminde üretimin önemi açığa çıkmış durumda. Orta ve uzun vadede üretimde otomasyon ve nesnelerin interneti vb. teknolojik gelişim ve dönüşüm bu pandemiden çıkarmamız gereken en önemli derslerdir.
Salgın sonrası ekonominin, ticari faaliyetlerin ve sektörün normale dönüş süreci ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
2020 yılı içerisinde gerek inşaat sektöründe gerek ihracatta düzelme beklentisi içerisinde olan sektörümüz, tüm dünyayı tehdit eden koronavirüs nedeniyle bir belirsizlik içerisinde kaldı. Ülkemizde sadece inşaat sektörü değil tüm sektörleri ve tüm aktörleri etkileyecek seviyede bir tablo karşımıza çıkıyor. Tüm bunların ışığında 2020 için bir gelecek projeksiyonunu çizmek ve ortaya koymak kolay olmayacak.
Bu noktada salgının sona erme zamanı çok önemli. Eğer haziran-temmuz aylarına dek salgın durdurulabilir ve yaz başı itibarıyla normal hayata dönüş yapılabilirse ekonomik ve ticari faaliyetler hızlıca toparlanıp salgın öncesi koşullara dönebilir.
Öte yandan pandemi öncesinde sık sık dile getirdiğimiz ve sektörümüzde alınması gereken tedbirlerin de bir an önce hayata geçirilmesi gerekli. Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. AB’de 2020 yılının sonundan itibaren yeni yapılacak binaların neredeyse sıfır enerjili bina olması şart koşuluyor. Bazı ülkeler bu uygulamayı başlattılar bile. Neredeyse sıfır enerjili bina konseptinde yalıtımın önemi çok büyük. Ülkemizde enerji verimliliği alanında maalesef bu noktadan çok uzaktayız.
Isı yalıtım kalınlıkları artırılmalı
Ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz AB ülkeleri seviyesinde değil. Eylem planı çerçevesinde mevzuatların da iyileştirilmesi, enerji limitlerinin iyileştirilerek AB seviyesine getirilmesi enerji verimliliği için çok önemli bir adım olacaktır. AB’deki kişi başına yalıtım malzemesi tüketimi ülkemizdeki tüketimin 2,5 katı. Ülkemizin enerji verimliliği ve çevre ile ilgili hedeflerine ulaşması için mevcut yalıtım kalınlıklarının üzerinde uygulamaları hayata geçirmemiz gerekli.
Isı yalıtımı seferberliği ‘yalıtım kampanyası’ ile başlatılmalı
İZODER olarak, tüketicinin alım gücünü desteklemek amacıyla uzun süredir üzerinde çalıştığımız yalıtım kredisi kampanyasının hayata geçmesini bekliyoruz. Hazırlık aşamasında İZODER’in de katkılarının bulunduğu kampanya hakkında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Fatih Dönmez, Nisan 2019’da şu açıklamayı yapmıştı; “Sektörümüz hazır, STK’larımız hazır, bankacılarımız da bu işi finanse etmeye çok sıcak bakıyorlar. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafında yapılması gereken bazı düzenlemeler var. Onları da tamamladıktan sonra uzun vadeli ve çok düşük taksitli krediyi vatandaşımıza sunacağız.” Kampanya kapsamında uygulamaya alınacak KDV iadesinin 2023 yılına kadar sürdürülmesi hedefleniyor. Bu kampanya ile her yıl 300 bin konutun mevcut mevzuatlara uygun olarak yalıtılacağı öngörülmekte, sağlanacak yıllık doğalgaz tasarrufunun 375 milyon metreküp olması beklenmektedir. Tasarruf edilen bu doğalgazın ülkemize yıllık maliyeti ise yaklaşık 610 milyon TL seviyesindedir.
Kampanya çerçevesinde 300 bin hane için yılda yaklaşık 400 milyon TL tutarında KDV iadesi gerçekleştirilmesi planlanıyor. Dolayısıyla kampanya ile devletin her yıl 200 milyon TL/yıl olmak üzere, toplam 1,2 milyar TL’nin üzerinde kazancının olması bekleniyor. Ayrıca kampanya bünyesinde yürütülecek yalıtım uygulamalarıyla sağlanacak istihdamın ise yaklaşık 20 bin kişiye ulaşması hedefleniyor. Kampanya süresince elde edilebilecek toplam 3,6 milyar TL’nin üzerinde kazanç söz konusu. Bu çerçevede bir an önce KDV iadesi içeren kampanyanın hayata geçirilerek ülkemizde ısı yalıtımı seferberliği başlatılması gerektiğine inanıyoruz.
5 yılda 6 milyar TL'nin üzerinde tasarruf etmemiz mümkün
‘Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nda, binalarda enerji verimliliğini sağlayan en önemli unsurlardan biri olan ısı yalıtımının teşvik edilmesi hem toplumumuz hem yalıtım sektörümüz adına çok önemli bir gelişmedir. Çünkü Türkiye’de binalarda kullandığımız enerji miktarı, toplam tükettiğimiz enerjinin çok önemli bir kısmına, yani yaklaşık yüzde 32’sine ulaşmış durumda. Dolayısıyla yalıtımın hepimizi ilgilendiren ciddi bir boyutu var. Alacağımız ısı yalıtımı önlemleriyle bu savurganlığın önüne geçmemiz mümkün.
Eylem planı kapsamında, hâlihazırda acil dönüştürülmesi gereken 1 milyon 500 bin konutun 5 yıl içerisinde dönüştürüleceği ve her yıl 300 bin konutun kentsel dönüşümünün yapılacağı açıklandı. Buna göre her yıl 300 bin konutun mevcut mevzuatlara uygun olarak yalıtılması durumunda sağlanacak yıllık enerji tasarrufu ısıtma için yaklaşık 97,5 milyon metreküp doğal gaz ve soğutma için yaklaşık 314 milyon kWh elektrik enerjisine karşılık gelmektedir.
Isıtma ve soğutma birlikte değerlendirildiğinde elde edilecek tasarruf miktarı yaklaşık 220 bin ton eşdeğeri petrol (TEP) seviyesindedir. Yirmi yıllık ortalama petrol fiyatları üzerinden değerlendirildiğinde elde edilebilecek verimliliğin sağladığı yıllık ekonomik değerle, 5 yıllık bir süre içerisinde 6 milyar TL’nin üzerinde tasarruf edilmesi söz konusudur.