İznik Çinisinin 400 Yıllık Sırrını Çözdü



İznik çinisi dünyanın en dayanıklı ve en güzel çinisi olarak paha biçilemez değere sahip. Yabancıların Sultanahmet Camii'nin mavi çinilerinin karşısında oturup saatlerce hayranlıkla izlemesinin sebebi de bu. İznik çinisinin nasıl yapıldığı 400 yıldır bir muammaydı. Ta ki iktisat profesörü Işıl Akbaygil'in İznik Vakfı'nı kurmasına kadar. Işıl Akbaygil, iktisat profesörü. Uzun yıllar ekonometri ve iktisadi planlama dersleri verdi. Artık sayılarla değil, İznik çinisiyle uğraşıyor. Desenleri, renkleri ve 400 yıllık sırrıyla ilgileniyor. Kralların, kraliçelerin evlerini İznik çinileriyle döşüyor. Dünyanın en büyük meydanlarına İznik çinisinden anıtlar yaptırıyor.

Ekonomi uzmanı Işıl hocanın hayatı İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü başkanı olduktan sonra değişir. İlk olarak enstitünün üstlendiği İznik kazılarından haberdar olur. Sonra doktora ve yüksek lisans tezlerini okur. Dünyanın en dayanıklı ve desenleriyle sanatçıları kendine hayran bırakan İznik çinisinin 400 yıldır üretilmediğini öğrenir. 1989 yılında enstitü bünyesinde İznik çinisi sergisi düzenler. Hatta Türkiye Ekonomi Bankası'nın desteğiyle İznik çinisi kitabını hazırlar.

'400 yıllık sırrı çözdük'

Fakat Sultanahmet Camii, Topkapı Sarayı ve daha birçok tarihî eser İznik çinileriyle doludur ama bu çinilerin nasıl yapıldığına, renklerinin nasıl elde edildiğine dair yazılı hiçbir kaynak yoktur. İznik çinisinin pişirildiği fırınlar bile enstitünün yaptığı kazılarla yenilerde gün yüzüne çıkıyordur. Tüm bunlar çok ilgisini çeken Işıl hoca 1993 yılında İznik Vakfı'nı kurar. Ar-Ge ekibi oluşturur. Bu ekip TÜBİTAK'la birlikte İznik çinisini incelemeye başlar. İznik çinisinin nasıl yapıldığı, 500 yıl nasıl dayandığı ve malzemeleri hakkında yapılan bilimsel çalışmaların neticesinde 1997 yılında İznik çinisi yeniden üretilmeye başlanır.



Foto: İznik Vakfı'nın yaptığı çiniler birçok kralın ve devlet liderinin evini süslüyor. Birlişik Arap Emirlikleri Sultanı Al-Nahyan'ın adına yaptırdığı müzede olduğu gibi.

Işıl hoca: "Tıpkı Osmanlı zamanındaki gibi bir teşkilat yapısı oluşturuldu. Saraya bağlı Lonca sistemi var. Yani İznik çiniciliği bir ekol. Desenler Topkapı Sarayı'ndaki nakkaşhanede hazırlanıyor. İznik'te de üretim yapılıyor. Her aşamasıyla başka biri ilgileniyor. Onlara da usta değil, kaşi deniyor. Biz de yaklaşık 100 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. İstanbul'da tasarım ekibimiz var. Üretim İznik'te. Yeniden üretebiliyor olmamızın arkasında Ar-Ge ekibimiz ve TÜBİTAK var. Yoksa malzemeyi birleştirmekle olmuyor. Pilav yapmaya benzer bu. Suyu, yağı, pirinci, tuzu atınca pilav olmaz. TÜBİTAK'la usulü tespit ettik. Tıpkı 16. yy'da olduğu gibi. Biz 400 yıllık sırrı keşfettik."

İznik çinisi yapana "usta" denmemesinin bir sebebi var

Işıl Akbaygil, hayatını İznik çinilerine adamış. Hem Türkiye'de hem de dünyada İznik çinisini anlatmak için neredeyse gitmediği ülke, görüşmediği lider kalmamış. Geçtiğimiz yıl Hermes'in Paris mağazasının vitrinlerini İznik çinileriyle süsleyerek moda dünyasını ilgisini çekmişti mesela. Hoca, mimari sergileri de kaçırmıyor. Işıl hocaya göre İznik çinisinin diğer çiniler ve seramiklerden farkı sadece yüzyıllarca dayanıyor olması değil. Deseni ve geometrisi. Sarayda hazırlanan desenler İznik çinisinin tamamen İslam geometrisini içermesine sebep oluyor. Işıl hoca, "İznik çinisini geometrinin bütün kurallarına hâkim olmayan yapamaz. O yüzden İznik çinisini yapanlara usta denmemiş. Önce geometrisi, şekli hazırlanıyor, sonra deseni. Her desenin de matematiksel bir anlamı var. Bir iktisatçı olarak İznik çinisiyle uğraşırken yabancılık çekmiyorum. Çünkü İznik çinisinde geometri de, matematik de var. Tüm bunları keşfettikçe heyecanlanıyor, şaşırıyorum. O yüzden İznik çinisi dünyanın en iyisi."

İznik Vakfı 1997 yılından beri İstanbul metrosu dışında önemli tarihî yapılar için de çini üretti, birçok modern camiyi İznik çinileriyle kapladı. Meksika'daki meşhur Türk saat kulesinin bozulan çinilerinin bire bir aynısı üretilip, restore etmişler. En son Başbakan Tayyip Erdoğan'ın özel isteğiyle Mescid-i Aksa'nın yanındaki Zincirli Kubbe'nin dökülen çinilerinin bire bir aynısı yaptılar.



İstanbul metrosundaki her tablonun özel hikâyesi var

Prof. Dr. Işıl Akbaygil, İznik Vakfı'nı kurduktan sonra, İstanbul metrosu inşaatına başlayan dönemin belediye başkanı Tayyip Erdoğan'ın kapısını çalar: "Dünyada metrolar sanat eserleriyle meşhurdur, İstanbul metrosu da İznik çinileriyle meşhur olsun." teklifinde bulunur. Erdoğan'ın çok hoşuna gider. İstanbul metro istasyonları İznik çinileriyle süslenir. Her bir istasyona, bulunduğu bölgeye uygun çiniler yapılır. Taksim'de, Fatih'in gemileri Taksim üzerinden Haliç'e indirme sahnesi canlandırılır. Osmanbey-Nişantaşı istasyonunda –buralar Fatih Sultan Mehmet'in avlanma sahasıydı– avlanmayı anlatan bir minyatür kullanılır. Işıl hoca, Nusret Çolpan'ın çizdiği bu minyatürün paha biçilemez bir eser olduğunu söylüyor. Mecidiyeköy istasyonunda meyve bahçeleri var. Burası bir zamanlar meyve bahçeleriyle doluymuş çünkü. İznik Vakfı en son 20 gün önce açılan Hacıosman metro istasyonundaki çinileri yaptı. Başbakan Erdoğan açılış töreninde zeytin ve incir ağacının tasvir edildiği devasa çini panoları uzun uzun incelemiş.



Mescid-i Aksa'nın bahçesindeki Kubbe-i Silsile'nin çinileri yenilendi

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın isteğiyle Mescid-i Aksa bahçesinde bulunan ve Kubbetüs Sahra'nın küçük bir kopyası olan Kubbe-i Silsile'nin dökülen çinileri yenilendi. İznik Vakfı, Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı bu çinilerin bire bir aynısını üretti. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın uzun uğraşları sonunda çiniler Kudüs'e Mescid-i Aksa'ya ulaştırıldı. Ürdün Mescid-i Aksa Vakfı tarafından restorasyon yapıldı.