İzni Verenler de 'Rahatsız' Oldu

























Four Seasons Oteli'ne, İstanbul Sultanahmet'teki tarihi kalıntıların bulunduğu alanda ek bina yapmasına izin veren Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun da çalışmalardan rahatsızlık duyduğu ortaya çıktı. Kurulun geçen aylarda, "tarihi eserlere itina gösterilmediği ve korunmasıyla ilgili şüpheler oluştuğu" gerekçesiyle çalışmaları denetlemek üzere bir "Bilim Kurulu" oluşturulmasına karar verdiği öğrenildi.

Kurul üyesi ve Eminönü Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Mustafa Karasu, koruma ve kalıntıların ortaya çıkarılması açısından işlemlerin istedikleri gibi yürümediği saptaması yaptıklarını belirterek şöyle konuştu:

'Endişeye kapıldık'
"Bu kararın üzerine, üniversiteden hocalar firmaya tavsiye edildi. Çünkü bölgeyi tektik ettik ve tarihi eserlerin yeterince korunmadığı endişesine kapıldık. Mesela eserler açıkta bırakılmış bu bile yıpranmasını hızlandırır."

Karasu, iznin nasıl verildiğine ilişkini soruyu da "Burası arkeolojik alan ve sergilenecek eserler var. Fakat bu çalışma, bizim çalışmayı tasdik ettiğimiz tarihten önce başlamıştı. Biz de sürecin devamına karar verdik. Ama biz onaylamasaydık, tabii ki bu iş yapılamazdı. Ancak o aşamada durdurulması pek mümkün değildi" diye yanıtladı.

Mimar da kurulda
Bilim Kurulu'na önerilen isimlerden İTÜ öğretim üyesi Prof. Kaya Özgen, İstanbul Üniversitesi'nden Bizantalog Doç. Engin Akyürek, koruma teknikleri uzmanı Doç. Ahmet Güleç ve Osmanlı tarihçisi Yrd. Doç. Ahmet Vefa Çobanoğlu seçildi.

Ancak, Kurul üyeleri arasında otelin projesinden sorumlu mimar Dr. Yalçın Özüerken'in de yer aldığı ortaya çıktı. Özüerken, Sultanahmet Cezaevi'ni otele dönüştüren mimar olmasının yanı sıra, kazı alanındaki çalışmaların da 1997'den bu yana sorumluluğunu üstleniyor.

Özüerken, "Bilim Kurulu üyeleri Koruma Kurulu'nun talebi üzerine bizim tarafımızdan oluşturuldu. Kurul, bazı isimleri sözlü olarak iletti. Benim içinde olmam etik olarak sorun teşkil etmiyor. Zaten teknik uygulayıcı olarak projenin başından itibaren varım" dedi.

Kurul üyelerinde belediye ağırlığı
23 Ocak 2006'da Prof. Dr. Cengiz Eruzun başkanlığında toplanan İstanbul 1. No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, tarihi alan üzerinde inşaata izin verdi. Yedi üyenin yer aldığı kurulun karar toplantısında, beş kişi projeye onay verdi. Onay verenlerin üçünün AKP'li belediyelerin üst düzey yöneticileri olduğu, birinin ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nde proje yürütücüsü olduğu ortaya çıktı.
Projeye onay veren üyelerden Eriş'in İBB Tarihi Çevre Koruma Müdürü, Tuncay'ın Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı, Karasu'nun ise AKP'li Eminönü Belediyesi'nde İmar ve Şehircilik Müdürü olarak görev yaptığı öğrenildi. Kurul başkanı Eruzun ise, AKP'li İBB'ye bağlı İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi Tarihi Yarımada Proje Yürütücüsü.

Karar toplantısında, mimar İhsan Sarı muhalefet şerhi koyarken, akademisyen Prof. Dr. Zeynep Ahunbay toplantıya katılmamış, "katılsaydı, projeye onay vermeyeceğini" dile getirmişti.

Prof. Dr. Cengiz Eruzun: Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ve Restorasyon Meslek Yüksekokulu'nda öğretim üyeliğinin yanı sıra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu. Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Tanıtma Vakfı'nda (ÇEKÜL) yöneticilik yaptı, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanlığı'nı da bir süre yürüttü.

Cem Eriş: Mimar Sinan Üniversite Mimarlık Fakültesi'nden birincilikle mezun oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Rölöve-Restorasyon Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisans yaptı. 1994'ten bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Şehir Planlama Müdürlüğü ve Yatırım Planlama Müdürlüğü'nde görev yaptıktan sonra, 2003'te kurul üyeliğine atandı. Eriş, İBB Tarihi Çevre Koruma Müdürü görevini sürdürüyor.

Mustafa Karasu: İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun oldu. 1986'da Eminönü Belediyesi'nde göreve başladı. Halen İmar ve Şehircilik Müdürü olarak görev yapıyor.

Murat Tuncay: İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden mezun oldu. Bahçelievler Belediyesi'nde şehir plancısı olarak ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü'nde müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Tarihi Çevreyi Koruma Müdürlüğü'nde Müdür Yardımcılığı yapan Tuncay, halen İBB'de Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı yapıyor.

M. Sinan Kılıçoğlu: Hukukçu sıfatıyla kurulda yer aldı.

Topbaş: Değerlendirme kurula ait
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, inşaatla ilgili olarak sorularımız üzerine şunları söyledi:
"Bu konularla ilgili bir kurum var; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu. İlgili Kurul bu konuyla ilgili bilimsel değerlendirmesini yapmış ve onayını da vermiş. Kurul'un verdiği onay doğrultusunda yerin malikleri ve firma bir çalışma yapmakta. Değerlendirme tamamen koruma kurullarına ait. Kurul'un verdiği kararlara da saygılıyız. Orada ortaya çıkan durumlarla ilgili de mutlaka değerlendirmesini de yapmıştır."

Bir garip süreç yaşandı
Four Seasons, 1996'nın aralık ayında hizmete açıldı. Oteli Türkiye'ye getirmeye ikna eden grup ise Astay. Ancak, daha geçmişe bakıldığında, Sultanahmet Cezaevi'nin bulunduğu alan 49 yıllığına Maliye Hazinesi'nden "Sultanahmet A.Ş." isimli şirket tarafından kiralandı. Şirketin ilk sahibi Aslan Makine ve Saray Halı ortaklığı.
Daha sonra ise Çukurova grubu, son olarak da Astay, şirketin sahibi oldu. Tekstilci Mesut Toprak'ın sahibi olduğu Astay, aynı zamanda Four Seasons grubunu Türkiye'ye gelmeye ikna eden şirket.

Otel açıldıktan birkaç ay sonra 1997 yılında, "Sultanahmet A.Ş.'nin finansmanıyla tarihi kalıntıların bulunduğu arazide kazı çalışmaları başladı. Parayı Four Seasons ödüyor, çalışmalar ise Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından yürütülüyordu.
Ancak 13 Ekim 2000'de Kurul, alanda Four Seasons'ın kazı yapabileceği yönünde karar aldı.
Kararda, alanın "arkeolojik park, turizm ve kültür alanı" olarak işlev görmesi ve "kazı bulgularının Kurul'a getirilmesinden sonra değerlendirilerek revize edilmesi koşulu" getirildi.

Kurul, 23 Ocak 2006'da da ek binalara ve arkeolojik parkın yapımına izin verdi.

Proje mimarı: Zarar vermedik
Proje mimarı Dr. Yalçın Özüekren şöyle konuştu:
"Projenin 1990'ndan bu yana başındayım. Ek blokları da projelendiren mimarım. Alandan 10 metre yüksekliğinde çöp kaldırdık. Belediye alanı çöple doldurup, üzerini toprakla kapatmıştı. Kazı 1997 başladı, bizim iznimiz ise 2000'de alındı, doğrudur. Çünkü, kazı yapmadan proje oluşturamazdık. Kazı belli bir seviyeye geldikten sonra ancak bir fikir projesi oluşturabildik.

Finansmanı bizim sağladığımıza ya da gelecekte bir bina yapacağımıza ilişkin bir sözleşme yok. Çünkü önce kazının bir seviyeye gelmesi lazım. Burası arkeolojik park olacak. Kamuya açık olacak.

Müze gibi hizmet verecek. Hiçbir taşı yerinden oynatmadan, hiçbir esere zarar verilmeden, özel bir teknik ile inşaat sürüyor."

Eski bakan: Tam bir katliam
Four Seasons Oteli'nin açılışını yapan Refahyol hükümetinin Turizm Bakanı Bahattin Yücel, kendi döneminde cezaevinden dönüştürülen otelin "genişleme şansı" olmadığı için binaya talip olan diğer ortakların projeden çekildiğini söyledi. Yücel, "Otel satılırken, genişleme şansı olmadığı için, o günün koşullarında uygun bir fiyata gitti. Ancak yeni sahipleri orayı genişlemek için galiba Anıtlar Kurulu'nu ikna etti. Otelin tarihi yok ederek yapılması daha uygun geldi herhalde. Fotoğraflarınızdan gördüm, tarihi katletmişler" dedi.


Tarih kıyımına Bakan Günay'dan tepki
Sultanahmet'teki Four Seasons Oteli'nin oda sayısını artırabilmek için Bizans ve Osmanlı dönemine ait tarihi kalıntıların bulunduğu alanda çelik konstrüksiyonlar üzerinde ek bina yapması, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın da tepkisiyle karşılaştı. Günay, otelin ek bina inşaatını onaylayan izin kararının nasıl verildiği konusunda inceleme talimatı verdiğini açıkladı.

Milliyet'in dün manşetten verdiği haberi değerlendiren Günay, bölgeyi kendisinin de ziyaret ettiğini ve bazı tespitlerde bulunduğunu belirterek, "Arkeolojik buluntuların üzerini camla kapatarak kullanılması konusunda bazı örnekler var. Ancak böyle bir mekanda bu kadar büyük bir yapının ilave edilmiş olması beni rahatsız etti" dedi.
Günay sözlerini şöyle sürdürdü: "İnşaat yetkililerinin söylediği, arkeolojik buluntuların özenli şekilde ortaya çıkarılacağı, görülmesinin engellenmeyeceği, hatta böylece bir korumanın da sağlanacağı noktasında. Bu çerçevede değerlendirme yapacağız. Orası çok önemli bir alan. Yapılaşma olmadan ortaya çıkarmayı tercih ederdim."
Günay, "Sürecin geri dönüşü olabilir mi?" sorusu üzerine de şu yanıtı verdi:

"Zor olduğunu zannediyorum ama bütün bunları inceleyeceğiz. Bir süreç söz konusu ve süreci tamamen ortadan kaldırmak mümkün değil. Buluntuların daha dikkatli ortaya çıkarılması, daha sonra yapılaşmanın ardından gelmesi konusunda bir dikkat içinde olduğumu ifade ettim arkadaşlara. Yani oradaki mesele, bir yandan arkeolojik kazının özenle sürdürülmesi, bunun görünür hale getirilmesi, korunması.
Sil baştan yapılabilir mi, doğrusu çok zannetmiyorum. Ama kazının öne çıkarılması, inşaatın kazıdan sonra gelmesi konusunda dikkatim var."