İzmir'in 40 Kilometrelik Sahil Şeridi 4 Bölge Olarak Yeniden Tasarlanacak
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından
başlatılan ve 'İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte
Uygulanacak Tasarım Stratejisi Planı' adıyla yürütülen çalışma, İzmir
basınının temsilcilerine tanıtıldı. Projede yer alan tasarım ekiplerinin
yöneticileri tarafından yapılan sunumlarda, projenin öngördüğü temel unsurlar
katılımcılarla paylaşıldı.
Mavişehir’den İnciraltı’na dek uzanan kıyı
şeridinin ve Körfez’in yeniden tasarlanmasını hedefleyen
projenin tanıtım toplantısı, 20 Nisan cuma günü Ahmed Adnan Saygun Sanat
Merkezi’nde gerçekleştirildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu ve Proje Lideri Prof. Dr. İlhan Tekeli ile
projede koornidatör olarak görev alan Nevzat Sayın,
Zuhal Ulusoy, Tevfik Tozkoparan,
Mehmet Kütükçüoğlu ve Serhan Ada’nın konuşmacı olarak katıldığı
toplantıda, 40 kilometrelik sahil şeridine yönelik tasarım çalışmaları, 4 bölge
halinde tanıtıldı.
Türkiye’de bir ilk
Toplantının açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu, 2009 yerel seçimlerinin ardından İzmir’de bir Kültür Sanat
Çalıştayı topladıklarını ve kentin kıyılarının yeniden tasarlanması
çalışmalarını başlattıklarını belirterek, “İzmir’in bir inovasyon kenti olması
ve Akdeniz Akademisi çatısı altında, önce Akdeniz’de var olup sonra dünyaya
açılması için bir yol haritası belirledik. Ana fikirden eyleme geçme süresi
yaklaşık 3 yıl sürdü. Bu çalışmalarla neler tasarladığımızı ise ilk defa basınla
paylaşıyoruz. Proje mutlaka geliştirilecek ve sürekli değişim içinde olacak.
İhtiyaçlara cevap verecek, eskiyi koruyacak bir anlayış içinde olacak” dedi.
Projede, alanında uzman 100’ü aşkın kişinin gönüllük esasıyla ve uyum içinde
çalışmasının çok ender rastlanan bir örnek olduğunu dile getiren Başkan
Kocaoğlu, Türkiye’de ilk defa bu boyutta bir tasarım çalışması yapıldığını
sözlerine ekledi.
Proje biter bitmez ihaleye çıkılacak
Projenin sunumunun ardından gazetecilerin projeye ilişkin sorularını da
yanıtlayan Başkan Kocaoğlu, kısa süre içinde ihaleye çıkıp, çalışmalara bölüm
bölüm başlamayı planladıklarını söyledi. Başlangıç ve yapım sürecinin yapılacak
çalışmanın durumuna göre değişebileceğini sözlerine ekleyen Başkan Aziz
Kocaoğlu, “Proje biter bitmez hemen ihaleye çıkıp yapabileceğimiz işler var.
Bunların uygulama projeleri biter bitmez, Temmuz-Ağustos gibi ihaleye çıkıp
yapmak istiyoruz. İkincisi merkezi hükümetten, belli kurumlardan, bakanlıklardan
alacağımız izinlere bağlı işler var. Üçüncüsü ise Mithatpaşa’da öngördüğümüz
altgeçit gibi ciddi müdahale gerektiren çalışmalar var. Bunların uygulama
projeleri belli zaman alacaktır. Ancak ne irade ne de finans yönünden
zafiyetimiz bulunmuyor. İzinler alındıkça, projeler hazırlandıkça devam
edeceğiz. Bölüm bölüm de olsa yapacağız” diye konuştu.
Proje maliyetlerinin
önem taşımadığının altını çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu,
Hazine’ye 1,5 milyar TL’nin üzerinde borç ödediklerini, ne devlete ne
yüklenicilere vadesi geçmiş 1 lira bile borçları bulunmadığını yineleyerek,
“Fuar alanı için ihale yaptık, teklif edilen için en düşük rakam 216 milyon
lira. İZBAN bitti, oraya 600 milyon lira, kamulaştırmalar için 700 milyon lira
harcadık. Bu proje de, kente çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Kaça çıkarsa
çıksın yapılacaktır” dedi.
‘Ben yaptım oldu’ olunca olmuyor işte!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, projelerin uygulanması
noktasında merkezi yönetimden alınacak izinlere yönelik sorun yaşanması
konusunda endişe taşıyıp taşımadığına yönelik bir soru üzerine ise şunları
söyledi:
“Orada bizim yapacağımız, şu anda
tasarladığımız şeylerin, kıyıların kullanımının bize verilmesiyle alakası yok.
Biz orada çok büyük şeyler yapmayacağız. Kıyı kullanımı izninin İzmir Büyükşehir
Belediyesi’ne neden verilmediğini ise geçen gün Sayın Maliye Bakanı’na da
sordum. Yasayla kullanım hakkının devredileceği belirtilmesine rağmen, bu yetki
verilmiyor. Yerelleşiyoruz diye görev veriyorlar ama yetki vermiyorlar. Son
yetki hep bakanlıklarda. Merkezi hükümet hiç kimseye hiçbir şey sormuyor. ‘Yapıp
geçerim ben’ diyor. ‘ban yaptım oldu’ olunca olmuyor işte! Bugün limanda 102 bin
m2 alışveriş merkezi planlanıyor. Bu büyüklükte bir alışveriş merkezi
Türkiye’nin hiçbir yerinde yok. İstinye Park’ın 2 misline yakın bir alışveriş
merkezini Alsancak’a oturtursanız, bu kentin trafiği çözemezsiniz.”
Rantı değil yaşam kalitesini artırmak
Proje lideri Prof. Dr. İlhan Tekeli ise İzmirlilerin denizle
ilişkisini güçlendirmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen çalışmanın,
Türkiye’nin yerel yönetimler düzeyindeki ilk Kültür Çalıştayı ve ilk Tasarım
Forumu’na evsahipliği yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin vizyon ve strateji
hedefleri doğrultusunda oluşturulduğunu belirtti. Prof Dr. Tekeli,
uygulanacak Körfez tasarımı projesini üç aşamalı olarak öngördüklerini
vurgulayarak, “Bunlardan birincisi, körfezde tanımladığımız kıyı bölgelerinin
çevre kalitesini artıracak şekilde tasarlanması. İkincisi, iç körfezin daha
etkin ve bir gösteri mekanı olarak kullanılması. Üçüncü boyutta ise kentlilerin
kıyıya inmeden denizle görsel olarak ilişki kurmasını geliştirecek kent
terasları ya da balkonları tasarlamak olacak. Yıkan değil, küçük alanlardaki
fırsatları değerlendiren bir tasarım anlayışı içinde, rantı azdırıcı değil,
yaşam kalitesini artırıcı bir proje hazırlamaya gayret ettik” diye konuştu.
Kıyı tasarımı
çalışmalarından önce, bu bölgeleri kullanan İzmirlilerle anket yapılarak söz
konusu alanları nasıl değerlendirdikleri ve beklentileri konularında görüşleri
alındığına dikkat çeken Prof. Dr. Tekeli, projenin yerel kenti bir amfitiyatro,
körfezi ise sahne olarak gören anlayış temelinde şekillendiğini söyledi. Prof.
Dr. İlhan Tekeli, merkeze hükümetin yerel yönetimin projesini de dikkate almak
zorunda olduğuna dikkat çekerek, “Bu nasıl bir haktır ki, merkezi hükümet kente
emrivaki projeler yapıyor. Buranın sahibi yerel yönetim. Eğer burası demokratik
bir toplumsa merkezi hükümet emrivaki yapamaz.” dedi.
Körfez kıyıları 4 bölgeye ayrıldı
Çoğu İzmirli olan Türkiye’nin önemli mimarlarıyla kentsel ve endüstriyel
tasarımcılarının oluşturduğu 100’ü aşkın gönüllünün oluşturduğu tasarımlar
çerçevesinde Körfez’i 4 bölgeye ayıran projenin sunumunu ekip koordinatörleri
gerçekleştirdi. Mavişehir-Alaybey, Alaybey-Alsancak
Limanı, Alsancak Limanı-Konak ve
Konak-Üçkuyular arasında kalan bölgelerde planlanan çalışmalar
hazırlanan filmler ve sunular eşliğinde katılımcılara tanıtıldı.
Mehmet Kütükçüoğlu, Mavişehir / Bostanlı / Karşıyaka /
Alaybey bölgesi (1. Bölge); Zuhal Ulusoy,
Alaybey/Turan/Bayraklı/Alsancak İskelesi arasında kalan bölüm (2. Bölge);
Nevzat Sayın, Alsancak Limanı/Konak arasındaki alan (3. bölge)
ve Tevfik Tozkoparan da Konak’tan İnciraltı’na uzanan kıyı şeridi (4. Bölge) için
hazırlanan tasarım ve planlamaları anlattı.
Kentin ve kıyı boyunun renginin, dokusun, kokusunun ve sesinin kendileri için
çok önemli olduğunu belirten tasarımcılar, “Sadece kağıt üzerine şekiller
çizmiyoruz. Burada hali hazırda oluşmuş yaşantıya eklemlendirilecek bir çalışma
yaptık” diye konuştu. İnciraltı Kent Ormanı’ndan Sasalı’ya kadar 40 km
uzunluğundaki hatta dolaşım özgürlüğü ve süreklilik sağlamak istediklerini dile
getiren uzmanlar, yolların kıyıyı kesen değil kıyıya kolay ulaşım sağlayan bir
hale getirilmesini hedeflediklerini vurguladı.
Proje kapsamında İzmirlinin denizle daha fazla
bütünleşebilmesi için kent terasları, deniz balkonları, yüzer platformlar, kent
kumsalı gibi uygulamaların hayata geçirilmesi öngörülüyor. Projenin kültürel
ayağının tanıtımını yapan Serhan Ada ise İzmir’de çok çeşitli kültürel
etkinlikler, yıla yayılacak şenlik ve festivaller tasarladıklarını, bütün
iskelelerin birer sahne haline getirilmesini planladıklarını, Hıdırellez’in
halkın şenliği olarak yeniden canlandırılmasını, İzmir Akdeniz Festivali adıyla
ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yılda iki kez büyük kültürel etkinlikler
yapılmasının öngörüldüğünü söyledi. Ada, İzmirli mimar ve tasarımcıların görev
aldığı bu projeyi “İzmir, fikri sermayesini geri alıyor” cümlesiyle
tanımladı.