Ulaştırma Bakanı ve AKP İzmir Milletvekili
Binali Yıldırım'ın, “35 İzmir-35 Proje” adıyla
açıkladığı seçim yatırımlarıyla ilgili olarak, “Gerekçesiz, ideolojik
engellemeler olursa, gerekirse kanun çıkarırız” yönündeki
açıklamalarının, hukuk devleti ilkesiyle çeliştiği belirtiliyor. ideolojisi
bulunmayan bireysel ve toplumsal hareket olamayacağına dikkat çekilerek, kentte
kamusal çıkarları koruma mücadelesinin süreceği vurgulanıyor.
Yıldırım, seçimden sonra da, Karşıyaka'yla Üçkuyular arasında tüp geçit,
“İzmir-Çeşme Deniz Otoyolu” adıyla Karaburun'la Urla arasına kanal açılması,
tahmini 10 milyar lira olarak öngörülen kent yenileme girişimi, belli başlı
diğer kentlere otoyol bağlantısı gibi projeleri yaşama geçireceklerini
söylemişti. Meslek odaları ise, bilimsel planlama esaslarından uzak ve kamu
yararı içermeyen yatırımlar karşısında, yasalardan aldıkları güçle yargı yoluna
gideceklerini, “35 İzmir 35 Proje”nin açıklandığı gün ilan etmişlerdi.
Yıldırım'ın, davaların açılması durumunda gerekirse yasal değişikliğe gidileceği
söylemini yinelemesi, “hukuk tanımamazlık” olarak nitelendirildi.
‘Mahkemeler tarafsızdır’
İzmir kamuoyunda, doğa ve çevre koruma konusunda öne çıkan isimlerden avukat
Noyan Özkan, yaşanabilir çevre için açılan her davanın sağlam
bir ideolojisi olduğunu söyleyerek, “Dünyada herşeyin ideolojisi vardır ama
unutulmasın ki mahkemeler tarafsızdır” dedi. Özkan, Yıldırım'ın, “35 İzmir 35
Proje”yle ilgili yaklaşımınin temelinde neoliberal politikaları İzmir'e dayatma
istemi olduğunu vurgulayarak, “Burada, CHP'li yerel yönetimler de en az AKP'nin
bu anlayışı kadar sorumludur” diye konuştu. Özkan, Yıldırım'ın, “Gerekirse yasa
çıkarırız” açıklamasının açık biçimde tehdit olduğuna da dikkat çekerek,
“Bırakınız hukuk devletinde, kanun devletinde bile olmaz. Böyle şeyler ancak,
polis devletinde olur” yorumunu yaptı.
AKP'nin açıkladığı projelerden Karşıyaka ile Üçkuyular arasındaki tüp geçide
daha ilk gün karşı çıkan Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Hasan
Topal da, “Bizim temel ideolojimiz kamu yararına uygunluktur” dedi.
Topal, kentleşmeyle ilgili süreçlerin yasalarla yürütüldüğüne dikkat çekerek,
“Bu anlamdaki tutumumuz yasaların tarif ettiği şekilde bu projeleri
değerlendirmektir. Yargıya gidildiği hallerde mahkemeler kamu yararına uygunluk
ilkesine ve yasalara uyarlığa bakıyor. Biz istedik diye iptaller söz konusu
olamaz” diye konuştu.
Kentsel anlaşma...
Topal, anılan 35 projenin büyük bölümünün İzmir'in yerel aktörleri tarafından
planlama kapsamına alındığına da dikkat çekerek, “Her biri üzerinde kentsel
anlaşma sağlanmalı, iyi etüt edilmeli, aklı ve bilimi esas alan programlarla
uygulanmalıdır. Aksi tutum yargının alanına girer” diye konuştu.
Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Gökhan Erkan da,
yeni oluşturulan bakanlıkların mevzuatlarına dikkat çekerek, “Meslek odalarını
her türlü planlamanın dışında tutmak için adımlar atılıyor. Yeni bir meslek
odası düzenlemesi istiyorlar ve Bakan Yıldırım'ın açıklamalarını bunun bir
işareti olarak görüyoruz” dedi.
Ege Çevre ve Kültüp Platformu (EGEÇEP) Dönem Sözcüsü Ertuğrul
Barka da, Yıldırım'ın açıklamalarıyla ilgili, “Düşünsel düzlemde
ciddiye alınacak tarafı yok ancak ne yazık ki, TBMM'de çoğunluk onlarda ve
istedikleri her türlü yasal düzenlemeyi yapıyorlar” diye konuştu.