Dubai Towers için Türk müteahhitlik firmaları ile görüşmelere başlanırken, yapılan yorumlar bu iş için dışardan sermaye gerekmediği yönünde. Bu tür projelerde satışın daha yapım aşamasında yapılacağına dikkat çekilirken, Yapı-Endüstri Merkezi Başkanı Doğan Hasol, ‘Dubai’den 1 kuruş bile getirmezler. Dubaililer para getirirlerse ticari beceriksizlik yapmış olurlar’ dedi.
İstanbul Belediyesi’nin Dubai International Properties ile birlikte İstanbul Levent’te yapacağını açıkladığı kulelerin yapımına ilişkin tartışmalar sürerken, gündeme getirilen bir konu da bu proje ile beklendiği gibi bir yabancı sermaye girişi olup olmayacağı. İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Dubai Veliaht Prensi El Maktum tarafından ipuçları verilen proje için şimdiden taşeron olarak bu işi üstlenecek yerli müteahhit firmaları ile görüşmelere başlandığı öğrenilirken, yapılan yorumlar ‘Bu işi zaten Türk müteahhitleri de yapacak, para da zaten Türkiye’den bulunacak’ şeklinde.
Belediye şahıs şirketi değil:
Öncelikle belediyenin izlediği prosedüre karşı çıkan Yapı Endüstri Merkezi’nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol’nun bu konudaki görüşleri şöyle: ‘Belediyeler Yasası’na göre belediyeler gayrimenkul yatırım ortaklığı kurabiliyor. Yeni yasa buna izin veriyor ama belediye bir şahıs şirketi değil, kamu adına faaliyet gösteriyor. Herhangi bir holding, herhangi bir şirket ortaklarını istediği gibi seçebilir ama bir belediye en iyi teklifi verenle yapmalı. En iyi teklifin ne olduğunu bilmiyoruz ki, bunun duyurusu yapılmadı, ihaleye çıkılmadı, kimse teklif sunamadı. Oturuldu Dubaililer’le anlaşma yapıldı. Burada sorun anlaşmanın Dubaililerle yapılmış olması değil, Amerikalılarla da olsa, Japonlarla da olsa bu şekilde iş yapılması yanlış.’
Para getirmelerine gerek yok:
‘İstanbul’un böyle simgelere ihtiyacı yok’ diyerek projeye mimari açısından da muhalif olan Hasol, şu noktalara dikkat çekti: ‘Bu proje ile dışardan Türkiye’ye gelecek bir şey yok. Yabancı sermaye elbette Türkiye’ye gelmeli ama burada böyle bir para girişi söz konusu olmayacak. Türkiye’de böyle bir projeyi yapabilecek olan firmalar var. Sonuçta bunu yapacak olanlar da Türk müteahhitleri, dışardan bir inşaat firması gelmeyecek. Dubai International Properties’in Türkiye’ye 1 kuruş getirmesine gerek yok. Getirirlerse ticari beceriksizlik yapmış olurlar. Diyelim ki başlangıç sermayesi olarak getirdi, ancak yasa gereği kurulacak şirketin yüzde 49’u halka açılmak zorunda. Yani konulan para zaten bu yolla geri alınacak. Kaldı ki bu tür projeler daha yapım aşamasında satılır, burada da öyle olacak. Kimse bu proje ile yabancı sermaye gelecek diye beklemesin. Sonuçta bu projenin parası bizden toplanacak.’
En az yüzde 50 olmalıydı:
Aynı zaman da yüksek mimar olan Hasol, belediyenin yüzde 20’lik arsa payının da çok az olduğu görüşünde. İstanbul’da arsa sıkıntısı çekildiğini ve bu arsanın konumu itibariyle çok değerli olduğunu vurgulayan Hasol, cevaplanması gereken soruları şöyle sıraladı: ‘Böyle bir arsa için oranın yüzde 50 olması gerekirdi. Kat karşılığı değil deniliyor, öyle bile olsa daha yüksek olurdu. Rayicin çok altındaki yüzde 20’lik arsa payına hangi ölçütlerde razı olunduğu açıklanmalı. Çevredeki yeni yapılaşmalarda 2.5 emsal katsayısı (İnşaat alanına göre binanın kaç metrekare olacağını belirleyen oran) uygulanırken, burada neden 3 olarak alınıyor? Kamuoyu bu konularda bilgilendirilmeli.’
300 metrelik burgu binalar sadece ‘fikir’
Levent’te İETT’ye ait 46 bin metrekarelik arsa üzerine yapılması planlanan Dubai Towers İstanbul, reklamlarla 300 metrelik burgulu 2 kule gibi tanıtılsa da proje henüz netleşmiş değil. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından da ‘bir fikir’ olarak tanımlanan projede, kesin olan tek şey arsada 138 bin metrekare inşaat hakkı bulunması. Verilen bilgilere göre, inşaatta 3 emsal uygulanması öngörülüyor. Buna göre Levent’te 46 bin metrekarelik bir zemin üzerindeki 138 bin metrekarelik inşaat hakkı istenirse yatay olarak da kullanılabilir. Zaten Topbaş da, binaların kaç metre yükseklikte olacağının kesin olarak netleşmediğini açıklamıştı.
Başka 5 milyar dolar getiren varsa, hodri meydan, buyursun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Eyüp-Piyerloti ile Haliç arasında inşa edilen teleferiğin açılış töreninde, Dubai Holding ile kurulan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na ilişkin eleştirileri yanıtladı. Bu yatırımın 5 milyar dolarla sınırlı kalmayacağını, çok daha ötesine geçeceğini ifade eden Topbaş, şunları söyledi: ‘Biz kat karşılığı arsa vermiyoruz. Amacımız, dışarıdan kaynak getirerek, bunu reel yatırıma dönüştürmek. Yani arzu ettiğimiz, kağıt alıp yarın panik olduğu zaman bırakıp kaçacak bir yatırım değil. Ama (biz daha fazlasını veririz) diyorlar. Hayır, aynen gelsinler, Türkiye’de 5 milyar doları getiren, (bu şartlarla biz de varız) diyenle, İETT garajının olduğu yerde oturur onlarla bu projeyi yaparız. Biz Dubai Holding ile kuracağımız Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na başka bir yerde devam ederiz. Hodri meydan, buyursun getirsinler parayı.’
Kat karşılığı olsa tamam:
Topbaş, Dubai Holding ile yapılan anlaşmanın kat karşılığı olmadığını yineleyerek, ‘Kat karşılığı verseniz yüzde 50-60 alırsınız, doğru. Şişli’de yapılan kat karşılığı. Bu başka bir şey. Siz öyle bir şey getiriyorsunuz ki dünya takip ediyor. Diğer sermayeler, (İstanbul’da neler oluyor, biz de bunun içinde olalım, biz de bu ortaklığı kaçırmayalım) diye dikkat kesiliyorlar’ diye konuştu.
Müteahhitler: Arsa varsa biz de yaparız
Dubai Towers’ın yapımını üstlenebilecek firmaları bünyesinde barındıran Türkiye Müteahhitler Birliği’nin görüşü de, ‘Türkiye’de bu işi rahatlıkla yapabilecek firmalar var. Taşeron olarak zaten bu işi biz yapacağız, ancak bugüne kadar elde ettiğimiz uluslararası deneyimlerden yola çıkarak ne finansman ne de pazarlama konusunda biz de bir sıkıntı çekmez, bu işi başarıyla yapardık’ yönünde. İstanbul’da en büyük sorunun arsa olduğuna dikkat çeken müteahhitlerin değerlendirmesi şöyle: ‘İstanbul’da yüzük taşı gibi bir kaç arsa var. Kaldı ki buradaki arsanın imar-iskan ve altyapı sorunlarını belediye çözecek. Arsa hazır olduktan sonra bunu yerli-yabancı herkes yapabilir. Uluslararası deneyimi olan çok sayıda Türk firması da var, bu işin içinde yüklenici olarak yer alacağız ama Galataport’taki gibi ihaleye çıkılsaydı uluslararası konsorsiyumlar da kurabilirdik.’