İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Türkiye'nin 1.5 yıldır içinde olduğu seçim maratonunun 7 Haziran'daki genel seçimler ile sona erdiğini belirterek, "Seçimler bitti ama 13 yıldır iktidarda olan AK Parti'nin bu seçimlerde hükümeti kuracak milletvekili sayısına ulaşamaması nedeniyle yeni bir belirsizlik ortamı başladı. Sandıktan iktidara da, muhalefete de büyük puntolarla 'Kısa sürede çözüm üretin' mesajı çıktı" dedi. Seçimlerin ardından 'koalisyon', 'azınlık hükümeti' veya 'erken seçim' gibi seçeneklerin tartışıldığını belirten Demirtaş, "Elbette her bir seçeneğin kendine göre bir maliyeti var. Ancak, maliyeti en yüksek olan ise belirsizlik ortamı. Anayasal ve demokratik teamüllerin işlemesini ve bir an önce Hükümetin kurulmasını, belirsizlik ortamından kurtulmayı arzu ediyoruz. İş dünyası olarak, Bakanlar Kurulunu, yeni ekonomi yönetimini görmek ve Türkiye'nin kalkınması ve refahı için var gücümüzle çalışmaya devam etmek istiyoruz" dedi.
Ekonomi kırılgan
DHA'nın haberine göre, seçim sonuçlarının ilk anda piyasalara yansımasının sert olduğunu, doların 2.80 lirayı aştığını, Borsa İstanbul'un yüzde 8 düştüğünü, uzun vadeli faizlerin yüzde 10'un üzerine çıktığını hatırlatan Demirtaş, daha sonra piyasalar bir parça sakinleşse de kırılganlığın güçlü olarak devam ettiğini söyledi. Yabancı bir ekonomik analiz merkezinin yayınladığı son raporda, Türkiye'deki ekonomik durgunluk ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle Dolar/TL'nin yıl sonunda 3.20 TL'ye kadar çıkabileceğinin öngörüldüğünü belirten Demirtaş, şöyle konuştu:
"Dolar kurundaki yukarı hareketin ihracatımızı arttırması bekleniyordu. Ancak Avrupa Birliği'nin umut vaat etmeyen ekonomik görünümü, ihracatımızı zora sokacağa benziyor. Dolar TL karşısında ciddi değer kazandı ama ihracatımız 3 aydır geriliyor. Yaşanan belirsizlik ortamında döviz-faiz-enflasyon döngüsünün hangi hükümet kurulursa kurulsun artış göstereceği öngörülüyor. Bu üç göstergenin yükselmesi; yeni zamlar, yeni maliyet artışları, kısacası hayatın daha pahalı hale gelmesi ve fakirlerin de daha fakirleşmesi demek. Kısa vadede, döviz, enflasyon ve faizde de herhangi bir gerileme beklemiyoruz. Merkez Bankası yaz aylarında enflasyonda gerileme bekliyordu ancak açıklanan son rakamlar aksi yönde oldu, Mayıs ayı enflasyonu yüzde 8.09 oldu, yılsonu tahminleri de yüzde 8 civarında. Dövizin yükselip, enflasyonun artması sonucu faizler de yukarı çıkacak. Enflasyonun yüzde 8 olduğu bir ekonomide yüzde 7.50'lik Merkez Bankası politika faizinin sürdürmek neredeyse imkansız. FED faizleri arttırmak için eli tetikte bekliyor. Bu durumda, Merkez Bankası için de faiz silahını kullanmaktan başka çıkar yol görünmüyor. Diğer bir ifade ile faiz indirimi bir tarafa, önümüzde faiz artışlarının yaşanacağı bir dönem duruyor."
2009 yılından bu yana 10 bin dolar milli gelirin aşılamadığını belirten Demirtaş, "Yerimizde saydık. Şimdi ise geriye gitme tehlikemiz var. Böyle bir ortamda, iş dünyası olarak belirsizlik ortamının bir an önce son bulmasını istiyoruz. Zaman, olmazları değil, olurları konuşmanın zamanı. Ülkemizin acil olarak hükümete ihtiyacı var. Yeni kurulacak hükümetten sadece ekonomik değil özellikle hukuk ve seçim sistemi anlamında da ciddi beklentilerimiz var. Bunu yapamazsak, siyasette yaşanan yangın piyasalara sıçrayacaktır. Yangının yaratacağı tahribatı onarmamız uzun zaman alacaktır. İzmir ekonomisi de, uzun zamandır zor günler yaşıyor. Çarşıda siftah yapamadan kepenk kapatan, borcunu döndürmekte zorlanan, kart borcu büyük boyutlara ulaşan üye sayımızın arttığına dair haberler alıyoruz" dedi.