İsveçli perakende devi Ikea altı yıl
önce, Pisa Kulesi'nin yere doğru eğildiği noktadan sadece
birkaç kilometre ötede 60 milyon euroluk devasa bir mağaza
açmayı planladı. Planın destekçileri inşaat projesiyle yeni yolların ve çok
sayıda alışverişçinin, Toscana'nın bu kırsal bölgesinde
şiddetle ihtiyaç duyulan istihdamı sağlayacağını söyledi. Ancak bürokrasi ve
siyasetin ekonomiyi kolayca bastırabildiği İtalya'da sıklıkla olduğu gibi, işler
karıştı. Ikea'nın yaptığı her başvurunun yeni bir başvuruyu gerektirdiği
görüldü. Her çevresel etki araştırması bir yenisini doğurdu. Mayıs ayında,
belediye başkanı Ikea'nın inşaat izni alıp alamayacağına henüz karar
vermemişken, şirket planı iptal edeceğini bildirdi.
Avrupa'daki borç krizine girmesine ramak kalan İtalya'nın buna benzer
fiyaskolar yaşama lüksü yok. Aksi halde, dünyanın yedinci en büyük ekonomisi
olmasına rağmen mali geleceğini (ve Avrupa'nın parasal birliğini) tehdit eden
sarsıcı borç yükünden kurtulma umudu sıfıra düşer. Artan faiz oranları
İtalya'nın borcunu azaltmasını daha da zorlaştıracağı için, tek çare daha hızlı
büyümek. Londra'daki Ekonomi Politikası Araştırmaları Merkezi'nde araştırma
görevlisi olan Bocconi Üniversitesi'nden Ekonomi Profesörü Francesco
Giavazzi, "Şu anda İtalya'nın temel sorunu yeniden büyümeye başlamak"
diyor.
Uzmanlara göre İtalya, Ikea gibi büyük kurumsal yatırımcıları teşvik etmekle
yetinmeyip ekonomisindeki binlerce küçük ve orta ölçekli şirketin büyümesini
yavaşlatan engelleri de ortadan kaldırmalı. Küçük işletme sahibi Mauro
Pelatti, Pisa'nın bir saat doğusundaki Floransa'da bulunan şirketini
büyütmekten vazgeçtiğini söylüyor. Omap adlı özel şirketiyle
Vespa motosikletlerine benzer ürünlerde kullanılan çelik
presleme makineleri için parça üreten Pelatti, "Bürokrasi o kadar güçlü,
vergiler öyle yüksek ki bunu yapmam neredeyse imkânsız" diyor.
Ülkenin imalat sanayisi Asyalı rakiplerine geçilince, İtalyan ekonomisi
1990'ların sonundan başlayarak zayıf bir büyüme sergiledi. Ardından İtalyan
ekonomisini yüzde 6'dan fazla küçülten 2007'deki küresel finans krizi geldi.
Ekonomi yeniden büyümeye başladı ancak Uluslararası Para Fonu, İtalya'nın
gayrisafi yurtiçi hâsılasının önümüzdeki birkaç yılda sadece yüzde 1,4 oranında
artacağı "on yıllık yeni bir durgunluk dönemi" tahmininde bulunuyor. İtalya'da
gayrisafi yurtiçi hâsılanın yüzde 119'una ulaşan ve Euro Bölgesi'nde
Yunanistan'ın hemen ardından ikinci sıraya yükselen kabarık devlet borçları,
büyümeyi engelliyor. Birkaç yıldır borç ödemeleri hariç bütçe fazlası veren ve
yakın zamanda 48 milyar euroluk bir açık azaltma planını kabul eden İtalya halen
bütçesinin yüzde 16'sını faiz ödemelerine harcıyor. Yabancıların elindeki
İtalyan kamu borçlarının miktarı (yaklaşık 800 milyar euro) Yunanistan, İrlanda
ve Portekiz'in borçlarının toplamından fazla. İtalya tökezlerse bunun artçı
sarsıntıları Euro Bölgesi'nde, krizin şu ana kadarki bölümünde hissedilenden
daha yıkıcı sonuçlar yaratır.
Büyümeye yönelik engellerin listesi korkutucu. Öncelikle Başbakan
Silvio Berlusconi gibi ulusal liderler hatta en küçük
kasabaların belediye başkanları bile, dikkatlerini ekonomideki kötü durumdan
uzaklaştıran siyasete kendilerini kaptırıyor. Dahası, verimlilik on yıldır
artmıyor. Ayrıca şirketlerden alınan bir dizi yerel vergi hariç kurumlar vergisi
yüzde 31 düzeyinde. İtalya, ekonominin tahminen yüzde 20'sini oluşturan kayıt
dışı işlemlerden dolayı da sıkıntı çekiyor. Hükümetin kayıt dışı ekonomiyi
kolayca tasfiye edebileceğine inananların sayısı çok az. Ancak İtalyan liderler
işe Ikea'yı pes ettiren ve binlerce küçük işletmeye zorluk çıkaran bürokrasi
düğümünü çözerek başlayabilir.
İtalya'daki en büyük işveren grubu Confindustria'nın Başkanı
Giampaolo Galli, "Sadece iş kurmak için bile, normalde 10-20
arası makama başvurmanız gerekiyor" diyor. Pelatti devletçe zorunlu kılınan
belgelere, denetimlere ve işçilerini muayene eden hükümet tabiplerine para
vermekten şikâyetçi. Pelatti İtalya'nın meslek birliklerini koruması nedeniyle
beş çalışanına maaş çeki yazılması işini dışarıya vermek zorunda kaldığını ve
çek başına ayda ortalama 50 euro masraf yaptığını söylüyor. Ayrıca 200 bin
Euro'luk kârın yaklaşık 100 bini vergiye gidiyor. Pelatti "Kâr etsem bile
şirketi büyütecek kadar nakdim asla olmuyor" diyor.
Mario Carraro, İtalya'nın sanayi merkezlerinden
Padua'da ezberleri bozabilen az sayıdaki işadamından birisi.
Carraro yıllar önce, John Deere ve Caterpillar gibi şirketlere traktör şanzımanı
üreten fabrikasında teknolojiyi ve verimliliği geliştirmeye odaklanmış. Şimdi
halka açık olan şirketi Carraro İtalya'da 2 bin ve Çin ile Hindistan'da yine bir
o kadar işçi çalıştırıyor. İtalya daha fazla şirketin bunları yapmasına ihtiyaç
duyuyor. Oysa Carraro etraf ındaki şirketlere baktığında durgunluk görüyor.
Carraro, "Eskiden bu tür şirketlere 'piccolo bello' (küçük güzeldir) derdik. Ama
şimdi bu şirketler batıyor" diyor.