İstanbul’da hizmet verdiği 41 yıl içerisinde adı pek çok isyan, firar girişimi, silahlı çatışmayla anılan ve tanınmış siyasetçi, sanatçı ile mafya babalarına ev sahipliği yapan Bayrampaşa Cezaevi’nin duvarının bir kısmı geçen günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Bayrampaşa Belediyesi ekipleri tarafından yıkılmaya başlandı.
1967 yılında yaklaşık 120 dönüm arazi üzerine kurulan ve 1210 kişilik kapasiteyle açılan Bayrampaşa Cezaevi, bir süre sonra bazı atölyelerinin koğuşa dönüştürülmesiyle kapasitesini 1760 kişiye çıkarmıştı. İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi’nin tutuklu ve hükümlülerinin konulduğu cezaevi, her geçen gün artan talep nedeniyle kapasitesinin üzerine çıkarak, 2008 yılında 5 bin 500 tutuklu ve hükümlüyü barındırmıştı. Adalet Bakanlığı’nın, “çağdaş standartlara uymayan, imajı kötü eski cezaevlerini kapatarak, tutuklu ve hükümlülerin yeni inşa edilen modern cezaevlerine taşınmasını” amaçlayan çalışması kapsamında, 16 Temmuz 2008’de kapatılan Bayrampaşa Cezaevi’nde kalanlar; Maltepe, Metris ve Silivri cezaevlerine nakledilmişti.
• Ünlü konuklar: Bayrampaşa Cezaevi, çeşitli tarihlerde aralarında Sedat Peker ve Hakan Çillioğlu’nun da bulunduğu yeraltı dünyasının ünlü isimlerinin yanı sıra Yılmaz Güney, organizatör Hasan Bora, Doğuş lakaplı şarkıcı Orhan Baltacı, şarkıcı Cengiz İmren ve Yurtbank’ın eski sahibi Ali Avni Balkaner gibi isimleri konuk etti. Bayrampaşa’da yatanlar arasında, eski İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel ve eski Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan gibi pek çok isim yer aldı.
• Firar girişimleri: 19 Şubat 1993 tarihinde terör suçundan cezaevinde kalan Sadrettin Aydınlık, Yıldırım Öztürk, Ali Rıza Dermanlı, Hasan Sevim ve Adem Kepenekli, infaz koruma memuru kıyafeti giyerek dış kapıya kadar olan bütün koridor ve kapıları geçti. Ancak çıkış kapısında jandarmanın dikkati sayesinde kaçamadan yakalandılar. 18 Temmuz 1994’te yine terör suçundan Bayrampaşa’da kalan 7 kişi, infaz koruma memuru kıyafeti giyerek cezaevinden kaçtı. Ayrıca, terör örgütü DHKP-C’nin üst düzey sorumlularından olan ve “Sabancı suikastı”nın azmettiriciliğinden yargılanan Ercan Kartal ile Şadi Naci Özpolat, kıyafet ve tip değişikliği yaptıktan sonra, 8 Nisan 1998’de Bayrampaşa Cezaevi’nde açık görüşten yararlanıp ziyaretçi bölümüne geçerek kaçmak isterlerken yakalandı. 19 Ekim 1998’de ise bu kez DHKP-C örgütü üyelerinin kaldığı C-14 koğuşundan dışarı doğru kazılan 3.5 metre uzunluğunda bir tünel tespit edilerek betonla kapatıldı.
• Hayata Dönüş operasyonu: “Ölüm orucu” eylemine son vermek amacıyla Bayrampaşa Cezaevi’ne 19 Aralık 2000’de operasyon düzenlendi. Operasyonda 12 tutuklu ve hükümlü kolluk kuvvetlerinin açtığı ateşin ardından yaşamını yitirmiş, infaz koruma memurları, jandarmalar ve cezaevi yetkililerinden oluşan kamu görevlileri hakkında, “kişiye kötü muamele yapmak”, “görevi kötüye kullanmak” ve “görevi ihmal” suçlarından 1 ile 6 yıl arasında değişen hapis cezaları istemiyle dava açılmıştı. “Tutuklulara kötü muamele” ve “görevi kötüye kullanmadan” yargılanan 1460 kamu görevlisi hakkındaki dava zamanaşımından düşerken, operasyon sonrası 167 tutuklu ve hükümlü hakkında, “cezaevi idaresine karşı silahla toplu ayaklanma” suçundan dava açılmıştı.
Koğuşta silahlı çatışma bile çıktı
• Silahlı çatışma, cinayet ve yaralama: Bayrampaşa Cezaevi’nde 20 Eylül 1999’da, kafasını duvara çarparak yaralandığı için revirde tedavi gören Hakan Çillioğlu, daha önce verdiği dilekçe üzerine cezaevi müdürü ile görüşen Alaattin Çakıcı’nın yeğeni Kenan Ali Gürsel ile karşılaştı. Çillioğlu, daha önceden aynı koğuşta kaldığı ancak sonradan aralarının bozulduğu belirtilen Gürsel’i, cezaevine soktuğu tabanca ile 3 el ateş ederek yaraladı. Bu nedenle iki suç grubu arasında çıkan çatışmada, aralarında Gürsel’in de bulunduğu 8 kişi öldü, bazı kişiler de yaralandı. Ayrıca 16 Haziran 2000 tarihinde cezaevinin en fazla olay çıkan bölümü olarak bilinen D Blok’taki D-2 ve D-10 koğuşlarında kalan iki grup arasında başka bir silahlı çatışma yaşandı. Çatışmada, D-2 koğuşunda kalan Orhan Pala ile Mahmut Boyacıoğlu yaşamını yitirirken, 6 tutuklu ile olaylara müdahale etmek isteyen bir infaz koruma memuru ve bir cezaevi kâtibi yaralandı.
• Hamilelik skandalı: “Yasadışı TKP-ML/TMLGB örgütü üyesi olmak”tan 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan bir kadının, 1996 yılında başka bir örgüt üyesiyle ilişkiye girmesi skandalı, hamile kalması ve çocuğu aldırmasıyla ortaya çıkmıştı. Adalet Bakanlığı müfettişleri cezaevindeki sorumlular hakkında dava açmıştı.