Bu yazı, başlıktan anlaşılabileceği gibi bir yer tarifi değil. İçinde 'geçmek, çıkmak, dönmek'ten türeyen kök fiiller bulunmasına rağmen asıl dikkat çeken Haramidere, Devebağırtan, Beştelsizler gibi ilginç ve bir o kadar da komik yer isimleri. İstanbul'da bir yer tarif edilirken bu isimler size şaka gibi gelebilir ama şehirde benzer isimlerde yüzlerce mekan var. Tuhaf yer isimlerine Anadolu'nun birçok şehrinde de rastlamak mümkün, ama yüzlercesini bir araya getiren tek yer İstanbul şüphesiz.
Her karışı tarih kokan Türkiye'de eski şehirler her zaman ilgi çekmiştir. Bu konuda öne çıkan şehirlerin başında İstanbul bulunuyor. İstanbul'da ise belirli mekanlar; mimarisi, farklı etnik kökenleri barındırması, tarihsel önemi gibi sebeplerle ön plâna çıkıyor. Bu sebeptendir ki İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olacak. Bahsettiğimiz bu yerlerin önemli bir özelliği daha var; isimleri. Yüzyıllarca Osmanlı Devleti'nin başkentliğini yapan İstanbul'da doğal olarak yer isimleri de padişahların, sadrazamların veya üst düzey devlet görevlilerinin adlarıyla anılmış. Örneğin; İtalyan bir sülalenin adı olan Cigala, bugün önemli bir yere isim vermiş. Bir İtalyan devşirmesi olan Osmanlı sadrazamı Cığalazâde Yusuf Sinan Paşa'nın yaptırdığı saray ve hamama kendi adını vermesi daha sonralarda bu semte Cigala-Zade denmesine sebep olmuş. Günümüzde bu isim Cağaloğlu olarak değişti.
İstanbul'un tarihi ilçelerinden Fatih'te bulunan Arpa Emini'nin de hikâyesi buna benzer. Osmanlı Sarayı'nda padişah ahırının en üst düzeydeki yöneticisi Mehmet Efendi'nin yaptırdığı cami daha sonralarda bu semte Arpa Emini Mahallesi denilmesine sebep oldu. Altunizade İsmail Zühtü Paşa'nın yaptırdığı cami de yine bulunduğu semte ismini vermiş. Zühtü Paşa'ya Altunizade denme sebebi ise babasının altın alım satım işleriyle uğraşması. Eski dönemlerde Haydarpaşa'daki çeşme başında toplanan hacı kafileleri burada yakınlarıyla vedalaşarak yola çıktığı için daha sonraları bölgeye Ayrılık Çeşmesi denmiş. Fatih Sultan Mehmet Han muhafazası için komutan Çelebi Bebek Çavuş görevlendirilmiş. Daha sonra bu bölgeye komutanın lakabı olan 'Bebek' denmiş. Bizanslılar tarafından 'Makri Hori' olarak anılan semt, 14. yüzyılda Osmanlıların eline geçince 'Makriköy' adını almış. 1925'te ise Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle semtin adı Bakırköy'e dönüşmüş. Bir rivayete göre; Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemilerini bağlamak için yaptırdığı beş taşın bulunduğu yere de Beşiktaş denmiş.
Şimdiye kadar saydığımız yer isimleri daha çok üst düzey devlet yetkililerinin adlarını alan semtler. İstanbul'da benzer özellikte yüzlerce yer bulunuyor. Bir kısım yer ise ismi duyulunca gülümseten cinsten. İşte onlardan bazıları şöyle:
Çatladıkapı: Bizans surlarının Sidera isimli kapısı meydana gelen büyük bir depremde çatlayınca bu semte Çatladıkapı denilmeye başlanmış.
Haramidere: Dere kenarına konuşlanan haramiler, oradan geçen vatandaşları soyduğu için bu bölgeye Haramidere denmiş.
Devebağırtan: Büyükçekmece'de bulunan sert yokuş, oradan geçen kervanların yüklü develerinin bağırmasına sebep olduğundan buraya Devebağırtan yokuşu denmiş.
Horhor: Fatih Sultan Mehmet, bir gezinti sırasında yerin altından gelen su seslerini duyunca, hor hor diye seslerin geldiğini ve bastığı yere bir çeşme yapılmasını istemiş. Daha sonra bu semtin ismi Horhor olmuş.
Şaşkınbakkal: Bölgede yerleşim olmadığı halde sahilde bir bakkal dükkanı açılmış. Bu bakkalın iş yapamayacağını düşünen vatandaşlar işyeri sahibine Şaşkın Bakkal demiş. Adama takılan bu lakap, daha sonra o bölgenin ismi olmuş.
Şişli: Şişçiler olarak anılan ve şiş yapım işiyle uğraşan bir ailenin taşındığı ev 'şişçiler konağı' diye tarif edildiğinden burası önce 'Şişlilerin konağı' sonraları ise Şişli olarak değişti.
Ördekkasap Mahallesi: Bacakları hafif ayrık olduğundan değişik yürüyen ve bu nedenle de ördek lakabı takılan Kasapbaşı Şücaüddin Mehmet Efendi'nin yaptırdığı cami, bölgeye daha sonra bu ismin takılmasına sebep olmuş.
Halk arasında bu şekilde rivayet edilen daha binlerce yer bulunuyor. Her gün birkaç kez geçtiğiniz yerlerin ismi belki tarihin acımasızlığında kaybolmuş bir hikâyenin önemli bir parçasıdır. Tabii bunu irdeleyip öğrenmek de sizin elinizde.