''İstanbul'un Menfaatleri ile Sanayinin Menfaatleri Arasında Sağlıklı Bir Dengenin Kurulmalı''
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu
Başkanı Tanıl Küçük, 1/25.000 ölçekli nazım imar planına paralel
olarak, 1/5000 ölçekli nazım imar planlarının hazırlandığını öğrendiklerini
belirterek, ''Üretim tesisi daha önce sanayi alanında iken yeni planla
imar durumu değişecek olan sanayicilerimiz, kayıplarıyla kaderlerine
bırakılmamalı, hakları mutlaka korunmalıdır'' dedi.
Küçük, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın konuk olduğu
şubat ayı İSO Meclis toplantısındaki konuşmasında, yıllar itibarıyla küçük
farklılıklar olsa da, Türkiye'nin toplam ihracatın ve toplam ithalatının
yaklaşık yüzde 50'sinin İstanbul gümrüklerinden yapıldığını, GSYİH'nin yüzde
30'una yakınının İstanbul kaynaklı olduğunu anlattı.
İstanbul'da ümit verici, olumlu gelişmeler meydana gelirken, altyapı ve kural
hakimiyeti konusunda hala ciddi eksikler olduğuna değinen Küçük, ''Esasen olması
da normal. Zira, son 60 yılda İstanbul, hem fiziksel hem sosyolojik olarak çok
hızlı bir değişim geçirdi'' dedi.
Küçük, sanayiciler olarak, İstanbul'un ve İstanbul'da sanayinin yeniden
planlanması konusunda toptan bir reddediş içinde olmadıklarının altını çizerek,
planlama sürecindeki temel beklentilerini, ''İstanbul'un menfaatleri ile
sanayinin menfaatleri arasında sağlıklı bir dengenin kurulabilmesi'' şeklinde
ifade ettiklerini söyledi.
Sanayinin payı azaltılarak, İstanbul'un finans, ticaret, kısaca hizmetler,
kültür ve turizm ağırlıklı bir yapıya taşınmasının, uzun yıllardır gündemde olan
bir yaklaşım olduğunu hatırlatan Küçük, şöyle devam etti:
''Bu mantığın, 1/100.000 ölçekli plana da yansıdığı kanaatindeyiz. Plan
kapsamında sanayimize, Türkiye ve İstanbul ekonomisindeki ağırlığı ile orantılı
bir önemin verilmediği yönündeki görüşümüzü ve bundan duyduğumuz rahatsızlığı,
meslek komiteleri toplantımızda da dile getirmiştik.
Şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak isterim ki, sanayi şehre ait bir
faaliyettir, sanayi ile şehir arasında adeta karşılıklı bağımlılık üzerine
kurulu bir ilişki vardır. Dönüp, 18. yüzyıldan başlayarak, tarihsel sürece
baktığımızda, sanayinin şehir merkezlerinde doğup büyüdüğü ve büyürken, şehri de
büyüttüğü görülecektir. İstanbul'da da böyle olmuştur. 1950'lerden itibaren
İstanbul'un ekonomisindeki ve nüfusundaki büyümenin arkasındaki dinamik, sanayi
olmuştur.
Şunu da hatırlatalım ki, bölge, şehir veya ülke ölçeğinde olsun, üretim gücü
olmayan ekonomilerin bir ayağı aksak demektir. Yine hatırlatalım ki, hizmetler
ve ticaret sektöründe büyümenin tetikleyicisi de, sanayi sektörüdür.
Dolayısıyla, İstanbul ölçeğinde bir ekonomiyi sanayisiz düşünmek gerçekçi
değildir.''
''Şehir, sanayi ve diğer ekonomik faaliyetleri bir arada
barındırabilir''
Tanıl Küçük, uygun
altyapı sağlandığı takdirde, bir şehrin, hem sanayiyi hem de diğer ekonomik
faaliyet kollarını bir arada barındırmasının mümkün olduğuna ve dünyada bunun
örnekleri bulunduğuna işaret ederek, ''İstanbul'da sanayinin her zaman
olacağını'' ve ''olması gerektiğini'' belirtti.
Bu söylemin, ''İstanbul'da sanayi hiç değişmeden, hep aynı yapıda kalsın''
şeklinde de algılanmaması gerektiğini dile getiren Küçük, ''İstanbul'da
sanayinin yerleşimi ve sektörel içeriği, zaman içinde, kaçınılmaz olarak,
Türkiye ve dünya ekonomisindeki değişime paralel şekilde değişmiştir. Kaçınılmaz
olarak önümüzdeki yıllarda da değişecektir. Bundan sonrası için hedefimiz,
değişimi yönetmek, kendiliğinden akışa bırakmak yerine, kontrollü, planlı,
sosyal ve ekonomik maliyetleri en aza indirecek şekilde gerçekleştirmek
olmalıdır'' şeklinde konuştu.
Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı'nda planlama aşamalarının karşılıklı
iletişim içinde devam etmesi taleplerini ve nazım imar planı çalışmalarına
katılma isteklerini ilettiklerini ifade eden Küçük, Kadir Topbaş'a hitaben
şunları ifade etti:
''1/25.000 ölçekli nazım imar planına paralel olarak, 1/5000 ölçekli nazım
imar planlarının da hazırlanmakta olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Nazım imar
planları hazırlıkları sırasında odamız görüşlerinin de alınması talebimizi bir
kez daha yinelemek istiyoruz. Ayrıca, plan notuna eklenmek üzere önerilerimizi
içeren ve şahsınıza gönderdiğimiz yazımızda da belirttiğimiz üzere, üretim
tesisi daha önce sanayi alanında iken yeni planla imar durumu değişecek olan
sanayicilerimiz, kayıplarıyla kaderlerine bırakılmamalı, hakları mutlaka
korunmalıdır. Ayrıca, ruhsat alamamış sanayicilerimiz imar değişikliği
nedeniyle, gerekli izinleri alamayacak ve üretim yapamayacaklardır. Bu konuda da
talebimiz, bu durumdaki sanayimize mevzuat şartlarını yerine getirmek koşulu ile
önceki imar durumlarına göre izin veya ruhsat verilmesidir.''