Sol Gazetesi'nden Neslihan Koçaslan'ın haberine göre, İstanbul Fenerbahçe’de bulunan 57 yıllık Hürriyet Apartmanı yasal dayanak olmadan yıkılmak isteniyor. Semtte o yıllardan kalan evlerin çok az olduğu, tarihi birçok evin yerine beton binalar dikildiği biliniyorken, yasal dayanak olmadan zorla yıkılmaya çalışılan Hürriyet Apartmanı’ndaki bir dairenin sahibi, şehrin göbeğinde yaşadığı zorbalıktan ötürü hayli şaşkın.
Müteahhit zorbalığı
57 yıllık Hürriyet Apartmanı, kentsel dönüşüm kapsamında ev yaparken vergi vermeyen ve devlet desteğinden, banka kredilerinden sınırsız yararlanan bir müteahhit tarafından, hukuki hiçbir dayanağı olmadan yıkılmak isteniyor. Apartmanda daire sahibi olan Derya Tolgay, 1961 yılında 1 yaşındayken geldiği, doğup büyüdüğü, çocuğunu büyüttüğü 8 dairelik bu binada, 6 yıldır müteahhit ile uğraşıyor. Sekiz dairenin yedisini satın alan müteahhit, evi yıkıp yenisini yapmak için yıllardır uğraşıyor. Altı senede iki kere Tolgay’ı arayıp evin satılmayacağı cevabını alan müteahhit, değişik yollara başvurdu. Son olaraksa bir türlü kafasındaki projeyi gerçekleştiremediği ev için 4 Nisan günü inanılmaz bir zorbalığa imza attı. Tolgay’ın işyerinde olduğuna emin olduktan sonra evine üç işçi yollayıp hiç bir yasal dayanağı olmadan yıkım başlatan müteahhit, Tolgay’ın durumu fark etmesi üzerine kendisini de tehdit etti. Tolgay’ın araştırmaları sonucunda elde ettiği verilere göre, Çevre Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, Kadıköy ve İstanbul belediyelerinden alınan belgelerde bina için ne yıkım ne de tebligat kararı var.
Tolgay: İnsanlar korkmamalı
Konuyla ilgili görüştüğümüz Derya Tolgay, bu dönemde insanların çok kolay bir şekilde yalanla iş yapabildiğini, kentsel dönüşümün tamamen rantsal dönüşüme dönüştüğünü, yine de insanların korkmaması gerektiğini belirtti. Kentsel dönüşümün şehri ileri taşıyacak planlama olması gerektiğini anlatan Tolgay, yıkılan binalar yerine beton yığınları değil, yeşillikler içinde güneş enerjisi üretecek akıllı apartmanlar yapılabileceğini söyledi. Ahlaksızlığın, hırsızlığın ve yalanın diz boyu olduğunu söyleyen Tolgay, bunun yönetilme tarzıyla ilgili olduğuna dikkat çekti. Tolgay, dairelerin parasının verilmesinin önemli olmadığını, mor salkımlara, babasının yaptığı bahçeye, çocuğunun büyüdüğü yere fiyat biçilemeyeceğini belirtti.
Tebligatsız yıkım yapmaya çalıştılar
Tolgay, yıkım gününü ve yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Ben işteyken müteahhitten telefon geldi. Binaya çürük raporu aldığını, Pazartesi gelip tüm dairelerin cam ve çerçeveleri sökeceklerini, ortak alanda duran bisikletimi almamı söyledi. Kendisine yasal olmayan bir işlem yaptığını, tebligat veya bir rapor gelmediğini belirttim. Bunun üzerine sinirlenerek ‘Tebligat filan benim işim değil, beni ilgilendirmez, yeter bu kadar oturduğunuz, bu kadar izin verdiğimiz, çekin gidin ne haliniz varsa görün’ dedi. Bu sözleri hiç anlayamadım. Benim evimde niye ondan izin alayım? Tebligat çıktı da elimize mi geçmedi diye düşünerek işten çıkıp evin karşısındaki muhtarlığa gittim. O esnada şangırtılar, cam ve balyoz sesleri duydum. Evimize bakınca müteahhitin değil Pazartesi’yi beklemek, beni işyerinde telefonla oyalarken yıkım yapıyor olduğunu anladım. Üstelik can güvenliği için hiçbir önlem alınmamış olduğunu, cam kırıklarının ve beton parçalarının aşağıya düştüğünü gördüm. Evin üst katının tamamının pencere cam pervaz ve kapılarının sökülüp kırıldığını gördüm. Hemen 155’i ve Kadıköy Belediyesi’ni aradık.”
Olay esnasında fenalaştığında kendisine yardımcı olan muhtar, Tolgay’a adlarına tebligat gelmediği bilgisini verdi. Tebligat konusunu merak edip muhtarlığa gitmese, müteahhitin tuttuğu adamların o gün evi yıkmış olabileceğini ifade eden Tolgay, bu şekilde kentsel dönüşüm mağdurları arasında yerini almış oldu.