TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi’nin 13 Şubat 2009 tarihli toplantısında oyçokluğu ile kabul edilen
ardından 15 Haziran 2009 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
tarafından da onaylanarak 17 Temmuz 2009 tarihinde askıya çıkarılmış olan 1/100
bin ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’na itiraz etti. 1/100 bin ölçekli
İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın içeriğinin bir bölümü ve iptali için dava açmaya
hazırlanan Mimarlar Odası’nın itiraz noktaları şöyle:
Ataşehir finans merkezi: 2006 planında konut alanı olan
Ataşehir’in batı yakası, yeni planda “1. Derece Ticaret ve Hizmet Merkezi”ne
dönüştürüldü.
İtiraz: 2008’de 22 Ağustos 2006 tasdik tarihli 1/100 bin
ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı yürürlükte iken, bölge planda “konut alanı”
olarak gösterildi. 1. derece merkez olarak “Kozyatağı” gösterilmişti.
Oysa, Batı Ataşehir’e MİA fonksiyonu getiren 15 Şubat 2008 tarihli plan
tadilatlarının iptali için dava açtık, yürütmeyi durdurma kararı aldık.
Kararlara uyulmalı ve 1. Derece Merkez tekrar 2006 planındaki biçimde
Kozyatağı’na alınmalı, Batı Ataşehir’in tamamı ise tekrar konut alanına
dö-nüştürülmelidir.
Elmalı İçmesuyu Havzası’nı tehdit eden karar: Ümraniye’de,
2-B arazisi üzerine MD (Ticaret ve Hizmet Alt Merkezi) kararı getirildi.
İtiraz: Kentin yaşam kaynaklarının, ormanlarının, içme suyu
havzalarının korunması, bunun için kentin kuzeye doğru gelişiminin engellenmesi
hedefiyle çelişkili. Bu alan, 2-B alanı yanı sıra, Elmalı İçmesuyu Havzası ve
orman alanına da komşudur. Bu alana getirilen alt merkez fonksiyonu, sadece 2-B
alanını yapılaşmaya açacağı gibi, etrafında yaratacağı çekim alanı ile de kuzeye
doğru gelişimi teşvik ederek, içme suyu havzası ve orman alanlarında yeni
yapılaşmalara ve dolayısıyla ciddi tahribata neden olacaktır.
Çanta lojistik bölge: İstanbul’un batı sınırında,
Gümüşyaka-Çanta- Değirmenköy bölgesinde, “Gelişme Alanı”, “Sanayi Alanı”, D
(Kentsel ve Bölgesel Donatı Alanı) L (Lojistik Bölge) ve MD (Alt Merkez)
fonksiyonları getirildi.
İtiraz: Bu fonksiyonların yer aldığı bölgenin kuzeyi ve
güneyinde ise, “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan”lar yer almaktadır. Yapılaşmaya
açılan bu alanlar 2006 tarihli 1/100 bin ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın
sentez paftasında (Doğal Yapı Eşik Sentezi-1) “Mutlak Korunacak Alanlar” olarak
gösteriliyordu. Karar gözden geçirilmeli.
Silivri-Çanta arası bilişim bölgesi: Silivri ve Çanta
arasında, E-5 altında kalan alanın bir kısmı İTA (İleri Teknoloji Alanı), bir
kısmı EBT (Eğitim, Bilişim ve Teknoloji Alanı), bir kısmı da F (Fuar Alanı), bir
kısmı da D (Kentsel ve Bölgesel Donatı Alanı) olarak gösterildi.
İtiraz: “Doğal Eşik Sentezi” paftasında “Mutlak Korunması
Gerekli Doğal Kaynak Alanları” olarak görülen bu alanı yapılaşmaya açan plan
kararları son derece sakıncalı kararlardır. Bu alanlar yapılaşmaya açılmamalı,
tarım alanları olarak korunmalıdır.
3. havalimanı: Yeni planda, Silivri’de, E-5 kuzeyinde,
“Tarımsal Niteliği Korunacak Alan” üzerinde, İstanbul için 3. bir havalimanı
kararı getirildi.
İtiraz: 2006 tarihli planda böyle bir karar söz konusu
olmadığı gibi, devam edilen plan çalışmaları sürecinin hiçbir aşamasında da
böyle bir ihtiyacın söz konusu edilmediği bilinmektedir. Ta ki Ulaştırma
Bakanlığı 3. bir havalimanı yapılacağı açıklaması yapana kadar... Plandaki bu
yeni havalimanı, korunması gerekli alanları cazibe merkezleri haline getirecek
bir konumdadır.
Riva’ya yat limanı: Karadeniz kıyısında, Şile, Ağva ve Riva,
Doğal Eşik Sentezi paftasında “Önemli Ekolojik Alanlar” lejantı ile
gösterilirken planda Şile ve Ağva’ya “gelişme alanı”, Riva’ya ise yat limanı
(marina) kararları getirildi.
İtiraz: Bu plan kararlarının söz konusu “Önemli Ekolojik
Alanlar”ın korunmasında olumsuz etkisi olacak, yeni yapılaşmaları teşvik
edecektir.
Küçükçekmece içme suyu havzası olmaktan çıkıyor: Gölün
batısındaki Arkeolojik Sit alanı Ü (üniversite alanı) oldu. 2006 planında
Avcılar’daki mevcut kampus alanı Ü (üniversite alanı), gölün batısındaki
arkeolojik sit alanının geri kalanının tamamı ise A (Arkeolojik sit alanı)
olarak gösterilmişken, askıdaki yeni planda, sit alanının sahil kesimi “Kentsel
ve Bölgesel Yeşil ve Spor Alanı” olarak gösterilmiş; arkeolojik sit alanının
geri kalan kısmı ise, Ü (üniversite alanı) olarak yeni yapılaşmaya açıldı.
İtiraz: Halen kazıların sürdüğü ve İstanbul’un tarihini
değiştirecek derecede önemli bulguların ortaya çıkarıldığı bu alanın “Arkeolojik
Sit Alanı” olmaktan çıkarılmış olması son derece yanlış ve sakıncalı bir
karardır ve ayrıca, İBB’nin, halen kazıların sürdürülmekte olduğu bu alanla
ilgili olarak tek başına böyle bir plan kararı almaya da, bu alanı yapılaşmaya
açmaya da yetkisi yoktur. Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri aynı zamanda
planlama bölgesinin en önemli su toplama havzalarının ve su yüzeylerinin başında
gelmektedir. Havzanın yaklaşık 400 endemik (bu bölgeye özgü) türe sahip olduğunu
da göz ardı etmemek gerek. Bu çerçevede, Küçükçekmece havzası ve yakın civarı
için alınan kararlar son derece sakıncalı, tarihi, kültürel ve doğal değerler
üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olacak kararlardır. Bu konuda
söylenebilecek en doğru söz, Küçükçekmece havzasının tekrar geri kazanılmasının
vazgeçilmez bir zorunluluk olduğudur. Küçükçekmece ile Sazlıdere arasında yer
alan ve havza sınırlarına dayanan gelişme alanları da endişe vericidir. Üstelik,
bu gelişme alanlarının 2006 planına göre daha da büyütülmüş olduğu
görülmektedir. Bu çerçevede, kuzeye doğru uzanan ekolojik koridor daha da
daraltılmıştır. 2006 planında Resneli Çiftliği yeşil alan iken, askıdaki planda
bu alan da gelişme alanı olmuştur.
Küçükçekmece havzası ve kuzeye doğru uzanan ekolojik koridor üzerinde
getirilen plan kararları, plan raporu ile tutarlı hale getirilecek biçimde
düzeltilmeli; “kullanma” içerikli plan kararları kaldırılarak, yerlerine
“koruma” içerikli plan kararları getirilmeli.
‘Plansız projeler’ programa alındı
Galataport, Zeyport, Haydarpaşa vb. gibi birçok kentsel dönüşüm projesi ve
yatırım kararları, 22 Ağustos 2006 tasdik tarihli planda yer aldığı gibi,
askıdaki yeni planda da yer alıyor. Bu projelerle Salıpazarı, Zeytinburnu ve
Haydarpaşa’ya “Kruvaziyer Liman” kararları var. Planda bu alanların kıyıları
“liman” olarak gösterilmekte, plan raporunda ise, bu limanların “kruvaziyer
liman” olacağı vurgulanıyor.
İtiraz: Kent ve insan odaklı olmayıp “İstanbul’un
pazarlanması ve küresel şirketlere rant alanı sunulması” anlayışı temelinde
gündeme getirilmiş olan bu gibi projeler ve bunların tetikleyeceği gelişmeler,
İstanbul’un tarihsel, doğal değerlerine zarar verecek ve gereksinimi olan
sağlıklı gelişiminin önünde engel teşkil edecektir. Herhangi bir araştırmaya ve
bir üst plana dayanmayan, sadece İstanbul’un pazarlanmasına yönelik bir
yaklaşımın eseri olan bu kentsel projelerin hiçbir analiz ve sentez çalışmasına
ve değerlendirmesine dayanmaksızın kabul edilerek plana işlenmesi, ortaya çıkan
planı bir “paylaşım ve pazarlama” belgesine dönüştürmektedir.
Ayrıca, bu alanların “kruvaziyer liman” olarak kullanılması İstanbul’un
tarihi, kültürel ve doğal yapısı ile uyuşmayan, tahrip edici sonuçlar doğuracak
kararlardır. Bu tür plansız projeler 1/100 bin ölçekli planda yer almamalıdır.