Önceki gün yazımı erkenden bitirip, İstanbul Sanayi Odası'na koştum. Küresel ısınmada nicedir çalan tehlike çanlarının, Avrupalı siyasetçilerin ve iş dünyasının da gündemine damardan girdiği şu dönemde, bizim sanayicilerimizin söyleyeceklerini çok merak ediyordum. Zira davet mektubunda şu satırlar yer alıyordu:
"İstanbul Sanayi Odası, 2006 Çevre Ödülleri'nin de verileceği 2006 yılı Çevre Danışma Kurulu toplantısı, 'Çevre, Sorunlarımız, Sorumluluklarımız - İstanbul' temasıyla Odakule'de toplanıyor. Çevre sorunlarına ve tarafların sorumluluklarına yönelik çözüm önerilerinin görüşüleceği..."
İSO Başkan Vekili Zeynep Bodur Okyay'ın açış konuşmasından bayağı umutluydum ama standart, yazılı bir metni hızlı hızlı okudu maalesef. Mevzuatla ilgili sorunlar ve bakanlıklar arasında çok başlılık gibi konulara değildi.
Bitki türleri filmi!
Çevrenin korunmasında STK'ların da taraflardan biri olduğunun altını çizmek için olsa gerek, ilk konuşmacı Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Fatih Orbay'dı. Orbay, "İSO Çevre Komisyonu'nun Çevre Bakanlığı'ndan önce kurulduğunu" hatırlatarak İstanbullu sanayicilere takdirini belirttikten ve "İstanbul'un tüm canlılar için çok kıymetli ve nadir bulunan bir yaşam alanı olduğu" bilgisinin binlerce tekrarından birini daha yaptıktan sonra kendi çektiği 17 dakikalık bir filmi bizlere izletti.
Nadir bulunan bitki türlerinin tüm canlılığıyla Türkiye'nin değişik yörelerinden peş peşe ekrana geldiği film enfesti. Üstelik 20 üniversiteden 40 bilim insanının 10 yıllık araştırmalarının ürünü olarak biraraya getirilmişti o bitki türleri. Ama ben bu filmin benzerlerini daha önce en az 4-5 kez izlemiştim. TEMA Vakfı Başkanı Nihat Gökyiğit de aynı nadide bitki türlerinin onlarca slaytını göstermişti...
Orbay'ın, doğal hayatı korumanın ötesinde gerek dünyayı, gerekse Türkiye'yi her geçen gün daha fazla etkileyen kuraklık, Kocaeli'ndeki susuzluk, küresel ısınma gibi çevre deyince bugünün en sıcak konuları hakkında söyleyecek 3 - 5 cümlelik dahi sözü yok muydu?
Atık, kötü yönetim ürünü
İlaç üreticisi PharmaVision'un Genel Müdürü Dr. Ünsal Hekiman'ın sunumu ilginçti aslında. "Atık, kötü yönetimin ürünüdür" diyen ve kendi kurumlarında atığı minimuma indirmenin sağladığı avantajlara vurgu yapan Hekiman, aldığı ödülleri sıralarken bir şey dikkatimi çekti. PharmaVision, İSO Çevre Ödülü'nün 1995'te, 2000'de ve 2005'te sahibi olmuştu. 10 yılda 3 kez aynı firmanın ödül almış olması tuhaf değil mi? Herhalde İstanbullu sanayi şirketleri arasında çevreye duyarlı olan başka kuruluş bulunamıyor.
İSO'nun medar-ı iftiharı PharmaVision'la ilgili sunumda da küresel ısınmadan tek satır yoktu maalesef. Bu ciddi bir göstergedir. Buna karşılık firma çalışanlarının aileleriyle birlikte evlerindeki ve çevrelerindeki atıkları nasıl hevesle toplayıp, bir okul yaptırdıkları uzun uzadıya anlatıldı. Tamam, yapılan çok yararlı, ama en az 10 yıldır benzer çalışmalar var.
Neyse ki Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş kürsüye geldiğinde, kimlerden oluştuğu pek anlaşılamayan İSO Çevre Danışma Kurulu'nun toplantı kayıtlarına küresel ısınma da girmiş oldu.