İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İBB Miras ve TMMOB İnşaat Mühendisleri koordinasyonunda ‘İstanbul’un Mirası ve Deprem Riskinin Yönetimi’ toplantısı gerçekleştirdi.
Toplantıya, İBB Genel Sekreteri Mahir Polat, İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, bazı üniversitelerden uzmanlar ve yetkili kurum üyeleri katıldı. Toplantıda, tarihi yapıların güçlendirilmesi için koordineli bir çalışma yapılması gerektiğine vurgu yapıldı.
Sözcü’de yer alan DHA kaynaklı habere göre; İBB Kültür Varlıklar Daire Başkanı Oktay Özel, şunları söyledi:
“İstanbul’un tarihi mirası ve deprem risklerinin yönetimi adlı bir çalışma da bugün bir aradayız. Alanın uzmanı ekiplerle kurum ve kuruluşlarla başarılı bir çalışma programı yürütüyoruz. Bugün burada 65 ayrı kamu kurum ve kuruluşlarından, meslek örgütlerinden 200 ayrı temsilci var. Alanında uzman akademisyenlerin İstanbul’un kültürel mirasına, Türkiye’nin kültürel mirasının korunmasına, güçlendirilmesine yönelik sunumlarını dinliyoruz.
Beklenen İstanbul depreminin ne zaman geleceğini bilmiyoruz ama şunu biliyoruz ki tarih boyunca İstanbul döngüsel tarihsel depremlerle uğraşmış, yıkılmış, yeniden yapılmış. Dolayısıyla beklenen İstanbul depreminin Kandilli Rasathanesi tarafından 7.5 senaryo depremi doğrultusunda gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, ne zaman gerçekleşeceğini bilmediğimiz için acil önlem almak, seferberlik çalışması başlatmak gibi bir zorunluluğumuz var. İstanbul’da 35 bin taşınmaz kültür varlığı var.
Bu taşınmaz kültür varlığının önemli bir kısmı tarihi yarımada ve tarihi bölgelerde, semtlerde bulunmakta. Beklenen senaryo depreminin yıkıcı etkisinin olduğu bölgeleri göz önüne alırsak yarımada ciddi bir risk altında. Biz depremde tarihi kültür varlıklarının yüzde 51’inin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz.”
“500’e yakın metruk yapıda da mülkiyet sahiplerine uyarı yazılarını gönderdik”
Özel, acil önlem alınması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Ne yazık ki tarihi yapıların güçlendirilmesine yönelik müdahalelere yönelik bir yönetmelik ve protokol kılavuz yok. Bugün bu çalışmayla birlikte aslında bir yönetmelik sürecinin de başlangıcını yapıyoruz. İstanbul’u deprem dışında bekleyen bir diğer sorunsa metruk sorun. 3 bin 500 metruk yapıdan bahsediyoruz.
İstanbul’da kültür mirasının yüzde 10’unu kapsayan İstanbul gibi tarihi kimliği olan tarihsel bir kentte kabul edilemez durumda olan yapı. Bir deprem olmadan dün yıkıldı. Diğer yapılarda deprem olmadan yıkılma riski taşıyor. Çevresel etkisiyle birlikte çok sayıda insanın can güvenliğini tehdit ediyor. O nedenle hemen hemen şimdi yetkili kurullar, Kültür Bakanlığı, ilgili kurum, kuruluşlar bir araya gelerek bütüncül bir değerlendirmeyle önlemleri almak zorunda.
Biz İBB miras olarak bine yakın metruk yapının belgelemesini yaptık. 500’e yakın metruk yapıda da mülkiyet sahiplerine uyarı yazılarını gönderdik. Koruma kanunu gereği cezai hükümler olduğunu, yıkıma bırakılmasının da aslında zarar vermekle eşdeğer bir ağır ceza konusu olduğunu hem yetkili kurumlara bildirdik, hem de mülkiye sahibine bildirdik.”
“İstanbul gibi bir kentte 260 bin binanın yıkılacağını varsayıyorsunuz”
İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Genel Sekreteri Oktay Karagül ise, şunları söyledi:
“İstanbul Planlama Ajansı olarak aslında bu kentin geleceğine dair stratejileri üretiyoruz. Bu kentin 2050 yılında neler yapılması gerektiğini İstanbul’un 2050’ye nasıl dayanıklı hale geleceğini planlayan kuruluştur. Biz afet öncesini, afet anını, afet sonrasını ve toparlanma zamanını 7 boyutta ele aldık. Mühendislik boyutunu, lojistik, planlama, ekonomik planını ele aldık. Buradan yola çıkarak bir seferberlik planını, hazırlık çalışmalarını tamlamama aşamasına geldik.
Bunlardan en önemlilerden birisi de aslında yenileme ve güçlendirme çalışmaları. İBB olarak İstanbul yenileniyor çalışmalarıyla bunu başlatmıştık. Şimdi daha da hız kazandı. Hatay’da da koordinasyonu üstlendiğimiz için en çok karşılaştığımız krizlerden birisi hafriyat meselesi. Şimdi İstanbul gibi bir kentti 260 bin binanın yıkılacağını varsayıyorsunuz. Bu senaryoda özellikle de öncelikli olarak bu binalara müdahale edilmesi gerekiyor.
Güçlendirmeyle, yenilemeyle, binaları, konutlar sadece yaşam alanlarının ele alamayız. Aynı zamanda İstanbul gibi bir kadim kentin tarihi eserleri, kültürel mirası, sivil mimari örnekleri de çok fazla bulunmaktadır. 35 bin yapıdan bahsediyoruz. Şu an buradaki çalışma aslında biraz deprem çalışmalarının afete yönelik eylem planlarının kültürel miras alanlarında, kültür varlıkları alanındaki spesifikleşmiş bir çalışmasıdır.
Biz İstanbul’un bu değerlerini nasıl koruyacağımızı, nasıl gelecek nesillere aktaracağımızı, nasıl güçlendireceğimizi hem meslek odalarıyla birlikte inşaat mühendisleri odasıyla, hem bilim insanlarıyla birlikte tartışıyor ve gün sonunda da buna yönelik eylem planlarını açıklıyor olacağız.”