Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın talimatıyla hazırlanan "Global Finans Merkezleri ve İstanbul Raporunda" İstanbul'un global değil, bölgesel bir finans merkezi olmayı hedeflemesi gerektiği belirtildi. Vergi Konseyi ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) tarafından hazırlanan raporda, öncelikle dünyadaki global şehirler irdelendi.
Dünyada belli sektörler ve iş alanlarında uzmanlaşmış şehirler bulunduğu da kaydedilen raporda, Milano'nun moda merkezi, Barselona'nın turizm merkezi, Lüksemburg'un yatırım fonu merkezi, Frankfurt'un bankacılık merkezi, Zürih'in özel bankacılık merkezi, Dublin'in finansal sektörün operasyonel işlemleri (back-office) merkezi, Brüksel'in hukuk merkezi, New York ve Londra'nın da sermaye piyasası merkezi olması bu duruma örnek gösterildi.
'IMKB bölgesel merkez olabilir'
Raporda, "İMKB, kolaylıkla bölgesel bir çekim merkezi haline gelebilir. Burada İMKB'nin öncelikle idari ve mali özerkliğe kavuşması gerekmektedir. Bunun için de hızlı bir şekilde özelleşmesi sağlanmalıdır. Daha ileri bir aşamada, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş'nin İstanbul'a taşınması ve İMKB ile birleşmesi değerlendirilmelidir" denildi.
İstanbul'un bölgesel bir merkez olması için şehrin altyapısının iyileştirilmesi zorunluluğuna da işaret edilen raporda, İstanbul'un en önemli sorunları "Trafik ve plansız yapılaşma" olarak belirtildi. Trafik sıkışıklığının zaman kaybına neden olduğu, bunun da verimlilik kaybı yarattığı ve iş yapmanın maliyetini arttırdığı vurgulanan raporda, iş alanlarının yoğunlaştığı merkezlerdeki büyük alış veriş merkezleri ve gökdelen inşaatlarının da trafik sorununu daha karmaşıklaştırdığı anlatıldı. Artan güvenlik sorununa da dikkat çekildi. Raporda, İstanbul'un finans merkezi olmasına dönük, genel ve özel öneriler de şu şekilde sıralandı:
"Büyük ve istikrarlı bir ekonomik yapıya, güçlü bir para birimine ve canlı bir iç piyasaya sahip olunmalı. AB'ye üyelik sürecinde, kayıtlı ekonomiyi genişletme programı uygulanmalı. Finans sektörü, güçlü bir yapıya kavuşmalı, likit, derin ve uzun vadeli yatırım yapabilen bir sermaye piyasası olmalı. Vergi sistemi kalıcı, istikrarlı, şıkça değişmiyor olmalı. Uygulama açısından da açıklık ve netlik bulunmalı. Esnek iş gücü piyasası olmalı. Finans sektörünün ihtiyaç duyduğu kentleşme, altyapı, çevre, ulaşım, telekomünikasyon ve güvenlik sorunlarına kentsel dönüşüm projeleri çerçevesinde çözüm üretilmeli. Toplu taşıma sistemi iyileştirilmesi, metro ve benzeri raylı sistemler genişletilmeli. İstanbul'da temsilcilik açmak isteyen yabancı finans kurumu, uygun büyüklükte ve maliyette ofis alanı bulabilmeli. Temiz ve atık su, elektrik, doğalgaz gibi altyapı sistemleri kesintisiz hizmet vermeli."
Raporun son bölümünde bu hedefe ulaşılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de içinde bulunacağı kamu kurumları ile özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan "İstanbul Finansal Merkezi Platformu"nun kurulması da önerildi.
Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal da, hükümetin para ve sermaye piyasaları konusunda önemli adımlar attığını belirterek, şunları söyledi: "Kurumlar vergisi oranının yüzde 20'ye düşürülmesi ile de ülkemiz para ve sermaye piyasaları açısından çok uygun vergi ortamına kavuştu. Bu yapı, İstanbul'un finans merkezi olmasının yolunu açtı. Nitekim uluslararası yatırım bankalarının son dönemlerde Türkiye'de faaliyete geçmelerinde bu gelişmelerin önemli bir rolü olmuştur. Şimdi sıra, diğer şartların da uygun hale gelmesini sağlamaktır. Bugüne kadar sürdürülen ekonomik istikrar, işin temelidir. Diğer şartlar da gerçekleştirilirse, İstanbul, bölgesel bir finans merkezi olabilir. İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması da bu sürece çok ciddi katkı sağlayacaktır."