İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, kente
ekonomi liginde sınıf atlatacak projelerin detaylarını Milliyet’e açıkladı. 3.
havalimanı nereye yapılacak, 3. köprü ihalesi ne zaman
başlayacak, İGDAŞ-İDO kaça satılacak, tartışılan İETT
satışında son durum ne, marinalar, helikopter pistleri...
Yerli, yabancı yatımcıların iştahını kabartan tüm bu projeleri Başkan
Topbaş’la Florya’daki belediye tesislerinde konuştuk. Geçen salı günkü
buluşmanın en hararetli gündem maddelerinden biri olan 3.
havalimanı konusunda Topbaş önemli bilgiler verdi. Bunun ardından
önceki gün Başbakan Erdoğan’dan, “İki havalimanı İstanbul’a yetmiyor” açıklaması
geldi. 3. havalimanı için Silivri’nin seçildiği bilgisini veren
Topbaş, bu konuda şunları söylüyor:
“1/100.000 şehir planlarında Silivri’de bir üçüncü havaalanı öngörüldü.
Mevcut Atatürk havaalanının birkaç katı olacak. Bu planlar Ulaştırma Bakanlığı
ile görüşülerek yapıldı. Kısa vadede mevcut havaalanlarının kapasitesini
yükseltmek istiyorlar. Sabiha Gökçen’e pist ilavesi planı var. Atatürk
Havalimanı’nda ‘yeni bir pist daha yapabilir miyiz’ diye çalışmalar var. Ama biz
üçüncü bir havalimanını planlarımıza işledik.”
Yakışıklıyım!
Başkanla fotoğraf çekimi yaparken, bizi bir an olsun rahat bırakmayan ve cep
telefonuyla anı fotoğraf çektirmek isteyen kadınlardan birisi, “Başkanım çok
yakışıklısınız” deyince, Topbaş’ın yüzü gülüyor. Hemen, “Kendinizi yakışıklı
buluyor musunuz?” diye soruyorum, başkan şu cevabı veriyor: “E belli değil mi?
Onlar beğeniyor. Şaka bir yana, babacan tavrımı seviyorlar, bunu biliyorum.
Vakitsizlikten yıllardır denize bile giremedim. En büyük hobim vakit bulduğumda
deliksiz bir uyku. Yari güzel olanın gözüne uyku girmezmiş Songül Hanım.
İstanbul benim yarim. Gözüme uyku girmiyor, dört saat uykuyla geçiyor çoğu
zaman”
Çılgın projeyi Başbakan kâğıda çizdi!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çılgın projesi ne kadar çılgın? Neden
düğmeye basmıyor, arazi, finansman nedir engel?
İstanbul’u suyu akmayan, çek karnesi verilmeyen bir şehirden aldı cazibe
merkezi haline getirdi. Şehrin üzerindeki külü, tozu temizledi. İstanbul’la
ilgili hayalleri tabii bitmiş değil. 35 yılı aşkın süredir kendisiyle
çalışıyorum. Yıllardır düşlediği, kâğıda çizdiği, tüm dünyanın dikkatini çekecek
3-4 projesi var. Tokyo, Londra ve New York’tan sonra İstanbul’u konuşturacak
projeler. Türkiye büyüdükçe projelerin artık uygulanabilir olduğunu
görüyor. Finansman, arazi her unsuru inceletiyor şu anda.
‘Kutlamaları halka indirdik’
Başbakan şehrin tozunu aldı, siz ne yaptınız?
Cila yaptım bende! Her yerde nakşımız sürüyor. Köprüler, yollar, kavşaklar
yapılıyor. Ama en önemli projem Cumhuriyet kutlamalarını kitlesel hale getirmek
oldu. Altı yıldır kutlamaları çok farklı bir formata taşıdık. Boğazda muhteşem
havai fişek gösterileri, teknelerin fener alayı geçişini gördünüz. İnsanlar
sahillerde, lokantalarda, yer bulamadı. Çevre illerden de insanlar geldi.
Gelecekte birileri, “Bunu kim yaptı?” derse, işte onun arkasında ben olacağım.
En büyük övüncüm bu.
‘10 marina, 104 pist geliyor’
Boğaz trafiğini çözmek için marinalar yapacaktınız.
İstanbul Boğazı’nda 10 marina yapacağız. Beykoz, İstinye ve Tarabya Koyu, ilk
hedefimiz. Bütün yetkiler alındı. İSPARK yapıp işletecek. Marinacılık çok dar ve
çok pahalı. Biz orada daha ucuz hizmet vereceğiz, Böylece deniz kentinde
insanlar daha çok tekne kullanır hale gelecek. 104 tane de helikopter pisti
yapıyoruz. 4 tanesini yaptık bile.
İGDAŞ ve İDO gibi, İSPARK’ın da satılacağı konuşuluyor.
Çok cezbediyor insanları. Bıraktığım izlerden birisi Cumhuriyet kutlamaları
ise birisi de İSPARK’tır. İstanbul’da bir değnekçi olayı vardı, kıyamet
kopuyordu. Parkı medeni bir ölçüye taşıdık. Marinaların olmadığı değerlemelerde
bile yabancı firmalar hesap yapıyorlar, 4 milyar euro değer biçiyorlar.
‘Riva’yı Bodrum yapacağız’
Hep şehir içinde mi projeler? İlçelerle ilgili projeniz yok mu?
Riva, yapı itibariyle tahrip olmamış bir bölge. İstanbul’un Bodrum’u
yapacağız orayı. Ekolojik bir köy haline getireceğiz. Orada büyük arazi
sahipleri var, bunlardan biri Galatasaray. Büyük arazi sahibi şahıs ve tüzel
kişiliklerle görüşmeler sürüyor. Oranın daha değerli olacağını arazi sahiplerine
anlatıyoruz. Bir sayfiye noktası ve turizm destinasyonu olabileceğini
gösteriyoruz. Israrlıyız ve görüşmelerimiz devam ediyor. Kontrollü bir şekilde
yapılaşma devam ediyor. Oradaki maliklerinde bunu benimsemesi, geleceği görmesi
lazım.
İETT arazisi, üç yıl önce satıldı ama yargı süreci geciktirdi. Derken satın
alan Sama Dubai ekonomik darboğaza girdi, ödemelerini yapamadı. İhaleyi iptal
etmedik, umudumuz vardı. Parayı kasaya koymak istiyoruz, 1 milyar 156 milyon TL
büyük para. Ulaşımda kullanacağız. Gecikmeden dolayı ciddi ekonomik sıkıntılar
çektik, faizler ödedik. Birileri herhalde engel olmaktan mutlu. Araziyi alan
firmanın kurduğu tüzel kişilik el değiştirecek ve araziyi devredebilecek.
Nitekim şimdi, “Projeyi devam ettirelim, tüzel kişiliği devir alalım” diyen
yabancı talipler çıktı ortaya. Bunu kaçırmayız, görüşmelerimiz sürüyor. Alan
artık nasıl değerlendirir tek kule mi yapar, çift kule mi onu bilemem.
‘Konser de olsun, opera da, AKM düğün salonu mu?’
AKM’nin önündeki hukuki engeller kalktı. Ve sizin projeniz kabul
görmedi
AKM, Kültür Bakanlığı’na bağlı, oranın yıkılıp yandaki otoparkla
birleştirilip, salonları, sinemaları ve cafe’leriyle bir kültür merkezi haline
gelmesini istedim. 24 saat yaşayan bir yaşam alanı haline gelebilirdi. Şehrin
belediye başkanı, İstanbullu hemşehrisi, Taksim çocuğu olarak isteğim bu
yöndeydi. Ama Anıtlar Kurulu, mevcut haliyle onarım ve güçlendirme izni verdi.
70-80 milyon TL harcayacaklar. Terasına bir lokanta koyacaklar. Kimse kusura
bakmasın, bu haliyle bırakın kent estetiğini, ihtiyacı bile karşılamayacak.
Konser salonu ayrı bir şeydir opera ayrı. Hem opera hem konser aynı salonda
olmaz, akustiği bile farklıdır. Düğün salonu mu bu? Düğün de olsun, bayii
toplantısı da!
İstiklal Caddesi’nin yenileceği doğru mu? Döşediğiniz taşlarda
çökmeler var.
İstiklal Caddesi’nin altında eskiden yapılmış bir yağmur ve atık su tüneli
var. Tarihi özelliği yok ama boşluklu bir yapı. Tramvaya yakın yürüdüğünüzde bir
titreme hissedersiniz. Sekiz santimlik granitler koymamıza rağmen bu titreşim
yüzünden, taşlar devamlı oynadığından yer yer kalktı. Şikayetler buradan
kaynaklanıyor. Ar-Ge birimimiz yeni bir malzeme keşfetti, kararını verdik. Bu
hafta uygulamasını yapacağız. Bir daha kırılma olmayacak. Mozaik tarzında asfalt
karışımlı bir malzeme çünkü. Tren yolu pembemsi, diğer yerler gri ve yeşilimsi
renkte mozaik tarzında olacak. İçinde cam da bulunduğu için parlayacak. Ticareti
etkilemeden bölüm bölüm yapılacak ve sadece gece çalışılacak.
“TRT arazisi yakında satılacak”
İnan Kıraç, Tarlabaşı’ndaki TÜYAP ve TRT binasının olduğu vahada
devasa bir kültür kompleksi oluşturmak istiyordu.
14 bin metrekarelik hisseli bir yer. 4/5 hisse bizim, 1/5 de TRT’nin. TRT
kendi arsasında bina yapmış. Beğenmediğim bir bina. Sayın Kıraç, görüşmeye
geldi, bir konser salonu yapmak istediklerini söyledi. Kültür merkezi olabilecek
projeye “Evet” dedik. TRT, kendi özel yasasından dolayı arsasının satışını
yapmak durumunda. “Büyükşehir olarak biz almayız, siz satışını yapın” dedik.
Yakında satışa çıkıyorlar. Biz de kendi yerimizi yakında ihaleye çıkaracağız.
İhaleye sayın İnan Kıraç da, isteyen herkes de girebilir. İnan Bey, “TRT
binasıyla bütün olarak girmek isterim” diyor. O bölümü TRT ile çözmesi lazım.
Biz kendisinin almasını çok isteriz.
‘Eşimle mutfakta karşılaşıyorum’
Aileniz hakkında konuşalım isterim biraz? Çocuklarınız ne iş
yapıyor?
Büyük oğlum Hüseyin Ersan, Saray lokantalarını takip ediyor. Küçük oğlum Ömer
ve kızımın eşiyle birlikte bir de su yalıtım firması kurdular, New York’a
ihracat yapıyorlar. Namlı Şarküteri’nin şubesini de açtı. Kızım Kübra ilahiyat
okudu. Aydınlı Tekstil’in sahibinin küçük oğlu Ömer’le evlendi. Kızım ve damadım
giydiriyor beni. Giyinmeyi severim, Allah bana böyle kaliteli giyim markaları
olan damat verdi. Kızım da gıda işine girdi, Wuffel’in şubesini açtı. Oğlum
Ömer, Koç Üniversitesi’nde öğrenciyken, okulun food court’unda Pigastro adlı bir
şirket kurdu, şubeler veriyor. Yanında 300 kişi çalışıyor. Kapta mısır sattığı
‘Corn in Cup’ markasını yarattı. 50 franchase verdi. Ömer, şirketi kurarken borç
istedi, karşı çıktım, “Okul bitmeden ticarete atılma” dedim. “Baba senden borç
istiyorum akıl değil” dedi. Siyaset istemedi hiçbirisi. En üz üç torun istedim
hepsinden. Büyük gelinim Göksu’nun başı kapalı, küçüğün başı açık.
Yoğunluktan Özleyiş Hanım’la evde geç saatlerde mutfağa su içmeye giderken
falan karşılaşıyorum. (Gülüyor) Hayata onunla başladım. Üç çocuğunda nikâhını
ben kıydım. Eşim sosyal hizmetlerde çok çalışır. Kadın Koordinasyon Merkezi’nin
fahri başkanlığını yapıyor. Herhalde 500 yoksul genci evlendirmiştir. Gittiği
yerlerde duyduğu her sorunu bana aktarır, sahadaki kolum gibidir. Öne çıkmayı
sevmez ve bana sadece İstanbul’un trafiği yüzünden söylenir.