İstanbul Serbest Mimarlar Derneği'nden Kamuoyuna Duyuru



İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İSMD), Küçükçekmece-Avcılar İç Dış Kumsal Alanı Kentsel Tasarım Projesi ile Kartal Alt Merkezi ve Kartal-Pendik Kıyı Kesimi Kentsel Dönüşüm Projesi ve sonrasında yaşanan süreç ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Armada Otel'de yapılan basın toplantısına, İSMD Başkanı Cafer Bozkurt, Ersen Gürsel, Hasan Çalışlar, İsmail Hakkı Moltay ve Cem İlhan katıldılar.

Cafer Bozkurt'un okuduğu basın duyurusu:

"İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Küçükçekmece-Avcılar İç Dış Kumsal Alanı Kentsel Tasarım Projesi ile, Kartal Alt Merkezi ve Kartal-Pendik Kıyı Kesimi Kentsel Dönüşüm Projesi için hiçbir uluslararası yarışmalar yönetmeliğine ve ihale yöntemine uymayan iki proje elde etme süreci açmıştır. Her birine üçer yabancı mimarın davetli olarak katıldıkları süreç bir jüri tarafından değerlendirilerek kazananlar belirlenmiştir. Fikir sunmak üzere üzere hiçbir Türk Mimarı davet edilmemiştir.

Sonuçların açıklandığı basın toplantısında kendisine yöneltilen bir soru üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş, "Yerli mimarlarda bu birikim yok; bu düzeyde eğitim almıyorlar; cesur değiller... İpek bir kumaşı herkes dikemez" demiştir.

Aradan geçen yaklaşık bir haftalık sürede biz Sayın Başkandan, izlenen yola ve bu küçültücü söyleme ilişkin olarak bir açıklama, özür ya da düzeltme beklerken, Başkan, 9 Nisan Sinan'ı Anma Günü'nde mimarlar hakkında daha da kırıcı savlar ileri sürmüştür. Başkanın bu davranışları Türk mimarlar topluluğunu derinden yaralamıştır. Bu durum karşısında Derneğimiz aşağıdaki düşüncelerimizin kamuoyuna açıklanmasını zorunlu görmektedir:

1. Büyükşehir Belediye Başkanı, yarışma sürecinde kabul edilemez bir tutum sergilemiştir. Yabancıları yarıştırırken Türk Mimarlarını bu yarıştan uzak tutmuş, sonra da Türk Mimarlarının yabancı meslektaşlarının düzeyinde olmadığını ileri sürmüştür. Mimar bir belediye başkanı Türk Mimarlarına güvenmediğini söylerse kendisinin mimarlığına kim güvenir? Başkanın bu yargılarından sonra, kamuoyu kendisinin mimarlığına nasıl bakacaktır?

2. İyi yabancı mimarların Türkiye'de eserler vermesine karşı değiliz. Yarışmaya da karşı değiliz. Yarışma hakkının Türk Mimarlarına tanınmamasına karşıyız. Çok iyi bilindiği gibi Türkiye'nin tarihte kendisini kanıtladığı başlıca sanat dalı mimarlıktır. Bugün de Türkiye'nin, yetkinliklerini kanıtlamış, uluslararası yarışmalarda ödüller kazanmış mimarları vardır. Nitekim Başkan, jüride kendisinin yanında 3 Türk mimara da görev vermiştir. Türk Mimarlarını yarışmaya katılma konusunda yeterli görmezken, daha kritik bir iş olan, projeleri değerlendirme konusunda anılan arkadaşlarımıza görev vermesi ne denli tutarlıdır?

3. Söz konusu projelerin yerleri ile ilgili alınacak kararlar istanbul kentinin gelecekteki 50 yılını etkileyecek düzeyde önemlidir. Türk mimarların da bu bölgelerle ilgili söz söylemek en doğal hakkıdır. Çok büyük rant aktarımlarının, kültürel kimliğimizin ve Türk Mimarlık Hizmet Sektörü'nün uluslararası rekabet gücünün söz konusu olacağı bu ölçekteki çalışmalar için (Haydarpaşa bölgesi gibi başka bölgeler de sıradadır) Başkanlıkça izlenen yöntem ve kamuoyumuza yapılan açıklamalar önemli yanlışlar içermektedir: Anılan hizmetlerin elde ediliş şekli açıklandığı gibi herhangi bir "Yarışma Yöntemi" değildir. Uygulanan, şartnamesiz ve ihalesiz dolaylı yoldan bir "Resen Hizmet Alımı" dır.

4. "Bu çapta projeyi yapacak Türk mimarı yok" diyen Belediye Başkanı'nın bu çapta işi örgütleyecek bir Belediye teşkilatına sahip olmadığını da söylemek için İstanbul'un son yıllardaki yapılaşma plansızlığına bakmak yeterlidir. Bunun sorumlusunun Türk mimarları mı yoksa yerel yöneticiler, kötü yönetmelikler ve keyfi uygulamaları mı olduğunu bu vesile ile bir defa daha sormak isteriz.

5. AB sürecinde 1995 yılından beri ülkemiz yöneticilerinin yaptıkları yanlışlar nedeniyle 2005 yılında Batılı mimarlar ülkemizde diledikleri gibi meslek faaliyetleri sürdürme hakkını elde etmişlerdir; buna karşılık ülkemiz mimarları bu ülkelerde mimarlık yapma şansına sahip değildir. Başkanın tavrı, bu sömürge anlayışını izler niteliktedir. Yabancılara sağlanan olanaklar Türk Mimarlarından esirgenirse Türk Mimarlığı küreselleşme arenasında dünyayla nasıl yarışabilir?

6. Sayın Başkan yukarıdaki davranış ve sözlerle de yetinmeyerek 9 Nisan Sinan'ı Anma Günü'nde, çarpık yapılaşmanın yüzde 90'ından mimar ve mühendisleri sorumlu tutmuştur. Oysa daha bir gün önce TOKİ Konut Kurultayı'nda, İstanbul'da mevcut 1 milyon 600 bin yapının yüzde 75'inin kaçak olduğunu söylediği bilinmektedir. Çelişki, hiçbir yorum gerektirmeyecek kadar açıktır.

7. Başkan, ölçek konusunda endişelerini dile getirirken yabancı davetli yarışmacıların yarısından çoğunun da bu ölçekte gerçekleşmiş bir projesinin bulunmadığını gözden kaçırmıştır. Sayın Başkan Türk mimarlarının tecrübe ve kalitesine gönderme yaparken kendi mesleki geçmişini bir kenara bırakarak, tek başına Haliç üzerine köprü tasarlamaya kalkacak kadar cesaret gösterebilmektedir.

Sonuç olarak;

Mesleği itibarı ile kendi çapında bir mimar olan Büyükşehir Belediye Başkanının "Türkler yapabilseydi, onu zaten ben kendim yapabilirdim" yargısı ile kendine biçtiği yeterlik düzeyinden hareketle birkaç yabancı mimara İstanbul'u havale etmiştir. Kendi kişisel niteliklerinden hareketle Türk Mimarlarını yabancıların taşeronluğuna layık görerek aşağılayan Sayın Topbaş'tan, başkalarının reklamını yapmaktan vazgeçerek öncelikle kendi vatandaşlarından özür dilemeye ve bu önemli konuları en kısa sürede yasal yollardan ulusal ya da uluslararası yarışmalara açmaya davet ediyoruz.

Ve, Sayın Başkan'ın Türk Mimarlarına en azından bir özür borcu olduğunu düşünüyoruz."