İstanbul Nasıl Finans Merkezi Olur?

Geçtiğimiz pazartesi akşamı, Bankalar Birliği'nin düzenlediği ve ekonomi basınının davetli olduğu bir toplantıda, 'İstanbul'un Uluslararası Finans Merkezi Olma Projesi' hazırlattırılan rapor çerçevesinde ele alındı.

Birincil elden aktarıldığına göre; Bankalar Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin Başbakan Erdoğan'a yaptığı ziyaret sırasında, Başbakan tarafından, bu konunun enine boyuna araştırılması, çalışılması konusunda Bankalar Birliği 'görevlendirilir'. Bankalar Birliği de, danışman firma Deloitte Touche'a rapor hazırlattırır. Bu toplantıda bu raporun özeti de sunuldu.

Deloitte Touche, 'Türkiye'de dünya standartlarında, değer yaratan bir finans merkezi kurulması mümkün müdür?'

sorusu ile işe başlamış. Danışman firmanın özetlediği yanıt da şöyle, 'Evet; Türkiye zengin kaynaklara, bölgesel ve yerel potansiyele, gizli kalmış işgücü tabanına ve milli gurura sahip bir ülkedir. Ancak zor kararların verilebilmesi için güçlü bir liderlik ve politik kararlılığın yanı sıra, önemli ölçüde kaynağın bu konu için ayrılması ve yatırımların getirilerinin elde edilebilmesi için sabırlı bir tutum sergilenmesi gerekecektir'. Peki ne kadar bir kaynak gerekiyor? Bu yatırıma karşılık beklenen sonuç ne? İlk beş yıl için yaklaşık 2 milyar dolarlık bir yatırıma karşılık; finansal hizmetler sektörünün GSMH'ye katkısını 2025 yılından itibaren yüzde 8'e yükseltecek şekilde, yıllık 20 milyar ABD Doları.

İş sadece para harcamak gibi maddi boyutta değil. Asıl, en başta hukuksal reform gibi birçok düzenlemenin yapılması gerekiyor.
Toplantı sırasında Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, "Kambiyo gider vergisi, borsa kurtaj kesintileri azaltılsın, bu yolda önemli mesafe alınır" görüşünü dile getirdi. İşin doğrusu, mali sektör üzerinde 'sağıma yönelik' vergiler o kadar yüksek ki, mali sektörümüz çok önceden başka mali merkezleri, 'off-shore' bankacılığı merkezlerini keşfetti!

Danışman firmanın saptamaları ilginç.

Örneğin raporda, 'Hükümetin müdahale seviyesi ve kaynaklar üzerindeki kontrolü gelişmiş ülkelerden daha fazladır. Fakat Türkiye gelişmekte olan çoğu ülkeden daha iyi seviyededir' notu düşülmüş.

Yine raporda, 'Türkiye'deki yasal sistem, bir finans merkezini yönlendirecek niteliklere sahip değildir' deniliyor. Örneğin bizim aklımıza gelen unsurlardan biri, alacak verecek davalarının yargıda hangi koşullarda görüldüğü. Ne kadar sürede sonuçlanabildiği. Finansal sistemin üzerinde bulunduğu hukuksal sistem ve yargı süreci, 'merkez olma' konusunda cesaret verici olup olmadığı. Hayır; Türkiye bu konuda çok geride. Deloitte'un raporuna göre; 'Mahkemeler yavaş çalışmaktadır ve çok sayıda gecikmiş dosya mevcuttur. Yasal sistemin genelinde özelleşmiş finans tecrübesinin eksikliği vardır. Yargı sisteminin tarafsızlığı da sorgulanmaktadır.' Diğer taraftan rapora göre, 2002 yılı itibariyle, on bin kişiye düşen yargıç, adli memur ve dava sayısı örneğin İspanya'da sırasıyla 10, 89 ve 4000 iken, Türkiye'de 7, 31 ve 3000 imiş. Ya karşı taraf? Yine rapora göre, Türkiye'de 57 bin profesyonel hukukçu var. Bunların sadece 500'ü uluslararası hizmet verebiliyor .

Hükümet, İstanbul'un uluslararası finansal merkez olması konusunu, kamu bankaları ve Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasına indirgediği için; toplantıda raporun sunumunu yapan danışman firma yetkilisine, 'kamu bankaları ve Merkez Bankası'nın yönetim merkezlerinin Ankara'dan İstanbul'a taşınması olgusunun, finansal merkez hedefine ulaşmada ne denli etkili ya da önemli bir unsur olduğunun teknik değerlemesini' sorduk. Danışman firma, buna ilişkin herhangi bir değerlendirmenin 'yapılmadığını' açıkladı. Bankalar Birliği Başkanı Özince de, bunu danışman firmaya sormadıklarını söyledi. Bizce konunun, bu sorunun etrafında tartışılmasından kaçınılmaması gerekiyor. Bu soru, Bankalar Birliği yöneticilerince 'politik' bulunuyor olabilir. Asıl böylelikle, konunun fiziksel bir 'taşınma', 'yerleştirme' konusu olmadığı, finansal merkez olma olgusunun mali piyasa derinleşmesi ve hukuk, lojistik gibi temel 'çevre' koşullarının sağlanmasıyla olacağı daha güçlü biçimde tartışılabilecek. Kamuoyuna, 'Finansal merkez olma konusunda enerjinin doğru kanallara harcanması gerekir, bu taşınma işiyle uğraşmak fantezi' diyebilmek gerekiyor.