İstanbul Betonlaştıkça İçme Suyu Azalıyor



Türkiye son 50-100 senenin en kurak yılını yaşıyor. Kışın kar yağmaması, bahar aylarının ise az yağışlı geçmesi, özellikle büyük şehirlerde yakın zamanda su sorunlarının yaşanabileceğinin sinyallerini veriyor. İstanbul’da barajların doluluk oranı yüzde 19’a gerilerken pek çok yerde kuraklık belirtileri baş göstermeye başladı. Kuraklık nedeniyle kapıya dayanan susuzluk probleminin ‘çılgın projelerle’ daha da ileri boyutlara ulaşacağını belirten uzmanlar, önem alınmaması durumunda insanların ‘çeşmelerden akan temiz bir bardak suya muhtaç olacağı’ uyarısında bulunuyor.

Zaman Gazetesi'nden Esra Tur'un haberine göre, Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, ciddi bir su krizinin Türkiye’yi beklediği görüşünde. Bir yandan kuraklık nedeniyle İstanbul’da içme suyu barajlarının boşaldığını hatırlatan Bozoğlu, diğer taraftan da 3. köprü, 3. havalimanı ve Kanal İstanbul gibi projelerin mevcut su kaynaklarını tahrip ettiğini söylüyor. Bozoğlu, “3. havalimanı 70 gölet ve 8 dereyi kurutacak. 2,5 milyon ağaç katledilmişken yağmur beklemek boşuna.” diyor.

3. havalimanı bölgesindeki su havzalarının İstanbul ve Trakya bölgesinin su ihtiyacını karşılayan Terkos Gölü’nü beslediğini belirten Bozoğlu, projenin bitmesiyle Terkos Gölü’nün tamamıyla kuruyacağını söyledi. Bozoğlu, “Sanki Türkiye’de ciddi bir kuraklık yokmuş. Su kaynakları yoğun tahribat altında değilmiş gibi tam da 5 Haziran’da Dünya Çevre Günü’nde 3. havalimanının olduğu bölgedeki sulak alanlara beton dökme işlemi başladı. Bu işlemin tamamlanması durumunda toplamda 70 su havzası ve 8 göl beton dökülerek kapatılacak. Toplamda 2,5 milyon metreküp dolgu yapılacak. Bu İstanbul Boğazı kadar bir alanın beton dökülerek kapatılması demek. ÇED raporunda bu duruma dikkat çekildiği halde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı projeyi onayladı.” diyor.

Bozoğlu’na göre asıl büyük sorun, 2000’li yıllardan beri kuraklık konuşulurken İstanbul’un arıtma sisteminin ve su politikalarının buna göre planlanmamış olması. Barajlar boşaldıkça hükümetin boru döşeyerek yakın bölgelerdeki su havzalarından taşıdığı sularla soruna çare aradığını belirten Bozoğlu, bu kısa vadeli çözümün sorunu çözmediği gibi mevcut durumu daha da kötüleştireceğini belirtiyor. Bozoğlu’na göre en geç 5 yıl içinde aşırı kullanım ve yoğun tahribat sebebiyle İstanbul’a su taşıyan Sakarya ve Melen’de de su kalmayacak. En son 1995 yılında İstanbul barajlarındaki doluluk oranının yüzde 20’nin altına indiğini söyleyen Bozoğlu şunları söyledi: “Hükümetin kalkınmadan anladığı betonlaşma. Oysa kuraklığın çözümü ağaçlandırma. Ancak sadece 3. havalimanı ile 2 milyon ağaç kesilecek. 3. köprüdeki tahribat bundan fazla olacak. Kuraklık ile bu şekilde mücadele edilmez. Hükümet onay verdiği projelerde halk sağlığı ve kamu yararını gözetmiyor. Türkiye’de su kaynakları iyi yönetilmediği gibi yoğun tahribata da maruz kaldığı için şu an musluklardan temiz su içilemiyor.”

Bozoğlu, kapıya dayanan susuzluk tehlikesine rağmen ilgili bakanlıkların tedbir almadığı gibi aksine tasarrufa gerek olmadığına ilişkin açıklamalarının tüyler ürpertici olduğunu söyledi. Bozoğlu, “İstanbul sürekli büyüyen bir kent ve bu yoğunluğu kaldıracak çok iyi bir altyapıya ihtiyacı var. 21. yüzyılda yapılan bu öngörüsüzlük kabul edilemez. Kuraklık afet kapsamına alınıp tedbirler artırılmalı.” dedi.

TEMA Vakfı’na rapor hazırlayan Prof. Dr. Doğanay Tolunay’a göre, 3. havalimanı ve Kanal İstanbul projeleri İstanbul’un iki büyük içme suyu kaynağı olan Durusu (Terkos) Gölü ve Sazlıdere Barajı’nı bitirecek. İstanbul susuzluk tehlikesiyle burun burunayken barajları besleyen akarsuların kurutulmasını anlamadığını belirten Boğaziçi Üniversitesi Çevre Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Günay Kocasoy ise yapılan tahribatların doğa için geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağına dikkat çekiyor.