İstanbul Adaylarının En Önemli Sorunu Ulaşım Olacak



23 - 24 Ocak tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilen ve TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi tarafından düzenlenen 'Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Demokrasi' sempozyumunda yapi.com.tr'nin sorularını yanıtlayan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ulaştırma Anabilim Dalı öğretim üyesi Haluk Gerçek'e göre İstanbul’un geleceğini tehdit eden en önemli problemlerin başında, konut sorunu ve deprem riskiyle birlikte, ulaşım ve trafik geliyor. 2012'de trafiği en sıkışık Avrupa kenti olan İstanbul'un, 'TomTom Trafik Tıkanıklık Endeksi'ne göre 2013'te de Moskova’dan sonra ikinci sırada yer aldığını vurgulayan Gerçek, "Hangi partiden olursa olsun, büyükşehir belediye başkan adaylarının, ulaşımı nasıl çözeceklerini anlatmaları gerekiyor. Ancak basından izleyebildiğim kadarıyla, bununla ilgili somut bir şey söylenmedi" diyor. Gerçek, sadece halen Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüten Kadir Topbaş'ın, programları çerçevesinde gelecekte hangi projelerin planlandığıyla ilgili bazı duyurular yaptığını anımsatarak, "Ancak buna ihtiyatlı yaklaşıyorum" diyor. Bu temkinli duruşun sebebi ise mevcut ekonomik riskler:

"Ekonomik ortam, bu vaadlerin verildiği dönemden çok farklı bir noktaya gelmeye başladı. Döviz kurlarının arttığı bir döneme girdik; finansman bulmak gittikçe zorlaşıyor. Ülkede genel bir kaynak sorunu var; öncelikleri doğru belirleyeceksiniz. Bu kaynakların ne kadarını ulaştırmaya, raylı sistemlere ayıracaksınız? Dolayısıyla vaat edilen ve programlanan projelerin nasıl finanse edilecekleri konusu önem kazanmaya başladı. Benim görüşüm, bu projelerde ciddi gecikmeler olabilir".

Çılgın ulaşım projeleri durdurulmalı

İstanbul’da yaşanan trafik kaosunu bugünden yarına çözecek bir mucize çözüm olmadığını; ancak akıllı yaklaşımlarla, özellikle talebi iyi yöneterek ve en azından mevcut hataları yinelemeyerek bazı iyileştirmeler yapılabileceğini savunan Gerçek, önerilerini ise şöyle sıralıyor:

"Avrasya Tüneli, 3. Boğaz Köprüsü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi projeler kesinlikle durdurulmalı. Bunlar, kentin ulaşım sisteminin sürdürülebilirliği, yaşanabilirlik açısından son derece olumsuz etkiler yapacak; otomobil trafiğini daha da içinden çıkılmaz hale getirecek projeler. Onlara ayrılacak kaynaklar, toplu taşımanın, raylı sistemin ve deniz ulaşımının geliştirilmesi için transfer edilebilir. Günlük ulaşım politikalarında otopark uygulamaları çok önemli. Kentin merkez bölgelerinde yeni otopark kapasiteleri yaratmamak lazım. Oysa İspark, parasını veren herkese, istediği yere aracını parketme imkanı veriyor. Hatta iki sıra park oluşuyor ve hem yol kapasitesini kullanamıyorsunuz, hem de insaları kent merkezine otomobilleriyle gelmeye teşvik ediyorsunuz. Oysa park yerlerini aktarma bölgelerinde, kentin çeperlerinde yapmak ve merkeze otomobille girişi azaltmak gerekiyor. Bu anlamda son derece ters bir politika izleniyor. Daha önce değnekçilerin yaptığı işi, İspark’ın üniformalı görevlileri yapıyor. Bir de İstanbul trafiğinde denetim diye bir şey yok. Bu nedenle mevcut yol altyapısını verimli kullanamıyoruz. Herkes istediği gibi araba kullanıyor, yolun iki tarafına park ediliyor ve hatta kaldırımlar neredeyse işgal edilmiş durumda".

Reklam Goruntulenme Bolumu


Projeler üzerindeki merkez baskısı

Peki yerel yönetimler, özellikle mega ulaşım projeleri üzerinden merkez baskısına ne kadar direnebilirler? Gerçek, merkezi yönetim değişmediği ya da oy oranlarının gerilemesi ve bunun bir uyarı olarak değerlendirilip daha demokratik yöntemlere dönülmediği sürece, projeler üzerindeki merkez baskısının devam edeceği kanaatinde. "Şu anda yerel yönetimler, tamamen merkezin otoritesi altında" diyor ve devam ediyor:

"Eğer başkan AKP’liyse, Başbakan ya da Ulaştırma Bakanı’nın talimatlarına göre projelere karar veriliyor, planlar değiştiriliyor ve uygulamalar yapılıyor. Hatırlıyorum, İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) kurulduğunda Kadir Topbaş, 'buraya sorulmadan çivi dahi çakılmayacak' demişti. Ancak İMP tarafından hazırlanan planda olmayan ve Başbakan ya da Ulaştırma Bakanı tarafından istenen projelerin hepsi plana işlendi.

Muhalif partilerin büyük şehirlerde kazanması ya da devam etmeleri durumunda, onları da ciddi sorunlar bekliyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne ulaşım ana planı yaptığım için biliyorum; kendilerinden olmayan yönetimleri zorda bırakacak şekilde sürekli müfettiş gönderiliyor. Projeleri, Kalkınma Bakanlığı tarafından reddediliyor; kaynak desteği sağlanmıyor. Birçok yetki bakanlıkta toplanmış durumda ve yukardan plan kararlarını değiştirebiliyor; yerel yönetim hiçbir şey yapamıyor. Burada bütün mesele, kentlilerin bu işe sahip çıkması, itiraz etmesi; 'ben köprü, havalimanı, tünel projeleri değil, şunları istiyorum' diyerek bir direniş göstermesi".

Ulaşımı, sadece mühendislerin, plancıların çözemeyeceği çok kompleks bir olay olarak tanımlayan Gerçek, çünkü insan davranışıyla ilgili olduğunu; ancak çok da umutsuz olunmaması gerektiğini belirtiyor: "Ulaşım, çok disiplinli ekiplerin, çok disiplinli sistem çalışmalarını gerektiriyor. Ama şu an yapılan yanlışlardan vazgeçip, daha doğru projelere odaklanarak bile, kısa dönemde daha medeni bir çerçeveye oturtabilirsiniz. Yeter ki doğru uygulamalar ve politikalar kararlı bir biçimde sürdürülsün".