İSMD'nin 'Mimarlığın Kökenleri' Dizisi Göbeklitepe ile Başladı



Seranit sponsorluğunda İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İSMD) tarafından düzenlenen ‘Mimarlığın Kökenleri’ Konferanslar Dizisi, ‘Göbeklitepe - Dünyanın İlk Tapınağı’ başlıklı konferans ile başladı. Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleşen konferansta katılımcılar, arkeoloji uzmanları tarafından ‘dünyanın sürmekte olan en önemli kazısı’ olarak kabul edilen Göbeklitepe kazısını birinci ağızdan dinleme fırsatı buldular. Kazı başkanı Prof. Klaus Schmidt'in, başlangıcından bugüne Göbeklitepe kazısını aktardığı sunumda, Göbeklitepe bulgularının arkeoloji ve mimarlık tarihi açısından önemi anlatıldı.

“İnsanlık tarihi, mimarlık tarihidir”

Konferansın açılışını yapan İSMD Başkanı Oğuz Öztuzcu, “Mimarlığın kökenini anlamaya yönelik bir çaba olan konferans dizisi için Göbeklitepe’den daha uygun bir başlangıç yapılamazdı” dedi. Tarih boyunca kurulan uygarlıkların, dönemlerini tamamladıkça arkalarında mimarlık ürünlerini bırakarak tarih sahnesinden çekildiklerini belirten Öztuzcu, “Bugün bu ürünleri değerlendirerek insanlık tarihini oluşturmaya çalışıyoruz. Diğer bir deyişle, insalık tarihi mimarlık tarihidir” şeklinde konuştu. Öztuzcu, Anadolu topraklarının insanlık tarihinin izlerinin sürülmesi için dünyanın belki de en zengin kaynaklarını sunduğunu ifade ederek, Anadolu potasında eriyen uygarlıklar karışımına ilk katkıyı ise büyük olasılıkla Göbeklitepe’nin yaptığı değerlendirmesinde bulundu.

“Şanlıurfa tarihi yeniden yazıyor”

Öztuzcu’dan sonra söz alan Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Fakıbaba, 2004 yılında belediye başkanı olmak için aday olurken taşıdığı düşüncelerin nasıl zamanla değiştiğini aktardı. Başlangıçta kenti insanlar için daha yaşanabilir bir yer haline getirmenin yollarını ararken, başkan olduktan sonra Şanlıurfa’nın aslında ne olduğunu görmeye başladığını söyleyen Fakıbaba, bunun için Tarihi Kentler Birliği’ne ve Çekül Vakfı’na da teşekkür etti. National Geographic’in ‘Dinin Doğuşu’ başlığıyla kapağına taşıdığı Haziran sayısını izleyicilere gösteren Fakıbaba, Göbeklitepe’nin sadece Şanlıurfa ya da Türkiye’ye değil, dünyaya ait bir miras olduğunu vurguladı. Henüz yüzde 5’i tamamlanabilen kazıların ilerde önemli çıkarımları olacağını ifade eden Fakıbaba, “Şanlıurfa, tarihi yeniden yazıyor” dedi.

“Göbeklite, mimarlık eğitiminde ve mimarlık tarihinde bir dönüm noktasıdır”

Seranit İcra Kurulu Üyesi Ece Ceylan Baba ise MÖ 10 – 15 bin yıllarına yani paleotik döneme referans veren Göbeklitepe’nin ortaya çıkışını, mimarlık eğitiminde ve mimarlık tarihinde bir dönüm noktası olarak nitelendirdi. Ece Ceylan Baba, “Yerleşik yaşam kalıntılarının tarih öncesi döneme kadar yayılıyor olması, insanlık tarihinde kültürel ve dini mirasın yeniden değerlendirilmesini gerektirecektir” dedi. Bilimsel tabanlı dünya görüşünün Seranit’in marka değeri için vazgeçilmez bir unsur olduğunu belirten Ece Ceylan Baba, Seranit ve Serra markalarıyla bundan sonra akademik alanlarda daha çok yer alacaklarını da sözlerine ekledi.

Göbeklitepe, yeni bir Stonehenge



Açılış konuşmalarının ardından kazı başkanı Prof. Klaus Schmidt'in Göbeklitepe kazıları ve düşündürdüklerini aktaran sunumuna geçildi. Ortadoğu’nun dünyanın diğer bölgelerine göre tarım ve yerleşik hayata geçişin en erken yaşandığı bölge olduğunu belirten Schmidt, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ‘verimli hilal’ olarak tanımlanan yukarı Mezopotamya’nın en önemli parçalarından biri olduğunu, Göbeklitepe’nin de merkezde yer aldığını anlattı. 1995’te boş bir alan olan Göbeklitepe’de kazı çalışmalarının bulunan çok sayıda yuvarlak biçimli yapılarla başladığını, 1996’da kazı alanının genişletildiğini anımsatan Schmidt, T biçiminde sütunlarla çevrilmiş bu tapınakların merkezinde de T biçimli iki sütunun karşılıklı yer aldığını aktardı. Boyları 3 – 6 metre arasında değişen bu sütunların stilize edilmiş insan tasvirlerine benzediğini söyleyen Schmidt, bu görüşü sütunlar üzerindeki kol ve el tasvirlerine bağladı. Boğa, yaban domuzu, tilki, yılan gibi hayvan tasvirleriyle de karşılaştıklarını ifade eden Schmidt, buluntularının arasında koruyucu olduğunu düşündükleri heykeller de olduğuna değindi. Göbeklitepe’yi ‘yeni bir ‘Stonehenge’ olarak nitelendiren Schmidt, “Yakın gelecekte heyecan verici şeylerle karşılaşabiliriz” dedi.