"Isı Yalıtımında Enerji Verimliliği ve Kalite Stratejileri" Toplantısı YEM'de Gerçekleştirildi



BASF tarafından, Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleşen "Isı Yalıtımında Enerji Verimliliği ve Kalite Stratejileri" toplantısı, sektörün uzmanlarını, standartlara uygun yapılan ısı yalıtımının enerji tasarrufuna olan katkısı ve Avrupa’daki güncel EPS uygulamaları hakkında bilgilendirmek üzere bir araya getirdi.


BASF EPS Hammadde Satış Yöneticisi Sevgül Keskin
, toplantıda yaptığı açılış konuşmasında, firmanın 146 yıllık kurumsal tarihçesini, dünyadaki ve Türkiye'deki önemli dönüm noktalarına referans vereke dinleyicilerle paylaştı.



BASF'ın, Ar-Ge'ye ve inovasyona çok önem verdiğini vurgulayan Sevgül Keskin, sürdürülebilir bir gelişme sağlamak amacıyla, Türkiye'nin Ar-Ge'ye ayırdığı bütçeden daha fazla bir bütçeyi bu alana kanalize ettiklerini söyledi. Şu anda BASF için en önemli konunun enerji verimliliği olduğunu belirten Keskin, 1970'te Gebze'de üretime başlayan BASF Türkiye'nin, bugün 6 noktadaki entegre üretim tesisleri ile 4 farklı firma altında faaliyetlerini sürdürdüğünü dile getirdi.

Elektrik İşleri Etüt Dairesi Genel Müdürlüğünün kapatılması nedeniyle, ilgili kurumun Genel Müdür Yardımcılığını yürüten Erdal Çalıkoğlu'nun, "Binalarda Enerji Verimliliği Çalışmaları" başlıklı sunumu yapılmadı. Çakaroğlu'nun yerine söz alan Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Genel Koordinatörü Hakkı Buyruk, "Genel Enerji Durumu ve Binalarda Enerji Verimliliği" temalı bir konuşma gerçekleştirdi.

1935 yılında Atatürk'ün emriyle kurulan Elektrik İşleri Etüt Dairesi Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek konuşmasına başlayan Buyruk, ülkemizdeki nihai enerji tüketiminin sektörelere göre dağılımını grafikler üzerinden paylaşarak, binaların sanayiden sonra en çok enerji tüketen ikinci sektör olduğunu gösterdi. Dağılıma, elektrik enerjisi tüketimi anlamında bakıldığında ise, binaların %50 ile en fazla enerji kullanan sektör olarak ortaya çıktığına dikkat çekti.

Elektriğin en pahalı enerji türü olması nedeniyle en çok önemsenmesi gereken sektör olduğunu ifade eden Hakkı Buyruk, enerji verimliliği konusunda yaptıkları uygulamalarının, binaların %50 oranında enerji tasarrufu potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Buyruk,  hatalı uygulamaların giderilmesi ve güncel yönetmeliklere uyulması halinde, Türkiye'deki 8 milyon mevcut binanın 7 milyar dolarlık enerji tasarrufu potansiyeline işaret ettiğini belirterek konuşmasını noktaladı.




İZODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Ertuğrul Şen , "Yalıtımda kaliteye Dair" başlıklı sunumuna, ülkemizdeki enerji tüketimine dair veriler paylaşarak başladı. Konuşmasını, İZODER ve sektörel veriler aktararak sürdüren Şen, ısı yalıtımında kaliteye dair neler yaptıklarından bahsetti.


Öğleden önceki sunumlar, BASF Teknik Uygulamalar Direktörü Dr. Juergen Fischer 'in "Neopor ile İnovatif Uygulamalar ve Kalite Stratejileri" temalı sunumu ile sona erdi.




Sonraki sayfada:
"Binalarda Enerji Verimliliği Performans Değerlendirem Sistemleri" paneli >>>





"Isı Yalıtımında Enerji Verimliliği ve Kalite Stratejileri" toplantısı öğle yemeğinin ardından, “Binalarda Enerji Verimliliği Performans Değerlendirme Sistemleri” adlı panel ile sürdü.

BES Enerji Danışmanlık’tan Enerji Yöneticisi Serkan Emin’in moderatörlüğünü yaptığı panele; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Enerji Verimliliği Dairesi Başkanı Murat Bayram Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Doç. Dr. Mehmet Bengü Uluengin ve Omurga Yapı Yatırımları AŞ'den Çevre Mühendisi Oğuz Kösebay konuşmacı olarak katıldı.



Serkan Emin panelin başında yaptığı konuşmada, sürdürülebilirlik kavramına ve bu kavramın doğrudan ilişkide olduğu binalarda enerji verimliliği ve kalite stratejileri kavramlarına kısaca değindi. Daha sonra binaların; enerji verimliliği ve performansına göre tipik uygulama ile üretilmiş binalar, yeşil binalar ve sürdürülebilir binalar şeklinde gruplanabileceğini hatırlattı.

Moderatör Emin'in konuşmasının ardından, Enerji Verimliliği Dairesi Başkanı Murat Bayram, konuyu kamu tarafı açısından ele almak üzere söz aldı. Konuşmasına enerji verimliliğinin önemini vurgulayarak başlayan Bayram, binaları enerji verimli hale getirerek ülkedeki toplam enerji gereksiniminin %10’a düşürülebileceğini belirtti. Daha sonra 1 Ocak 2011’de uygulanmaya başlanan, Türkiye’nin resmi yeşil bina değerlendirme programı BEP-TR ile enerji verimliliğine ilişkin yönetmeliklere dair son gelişmeleri paylaştı.

Bayram, sistemde şu an 10.000’e yakın uzmanın tanımlı olduğunu, şimdiye dek %46’sı eğitim amaçlı olmak üzere BEP-TR’ye 16.000’den fazla proje girişi yapıldığını, bunlardan 5300 kadarının da belgesinin onaylandığını belirtti. Bayram, bugüne kadar 28 güncelleme yapılan BEP-TR programının yanı sıra bakanlığın enerji verimliliği kapsamında yürüttüğü 100 kamu binasını enerji verimli hale getirmeyi amaçlayan “100 kamu binası” projesi ve öteki uluslararası işbirliği projelerine ilişkin de bilgi verdi. Konuşmacı ayrıca, ilk uygulamanın aksine artık BEP-TR’de onay sürecinin yerel yönetimler aracılığı ile işletilmediğini, programın otomatik onay verdiğini ve girilen bilgilerin denetlenmesi için bir sistem oluşturma sürecinde oldukları bilgisini verdi.

Panelin ikinci konuşmacısı Oğuz Kösebay, yeşil bina kavramının yalnızca enerji verimliliği ile sınırlı olmayıp, arsa seçiminden başlayan kapsamlı bir süreci içerdiğini belirterek sözlerine başladı. Bu tanıma göre sürecin; vizyon, yatırım stratejisi, tasarım ajandası, pazarlama stratejisi gibi dört ayrı adımı bulunuyor ve bu adımlar, yer seçiminden müşteri memnuniyetine ve işletmeye kadar uzanıyor.

Kösebay, sertifika almanın amaç değil yalnızca bir araç olduğunun üzerinde önemle durduğu konuşmasında, asıl hedefin sürdürülebilir bir dünya olduğunu, bunun için enerji verimliliğinin bir amaç niteliğini taşıdığını, sertifika sistemlerinin ise bu süreçte bir araç olduğunu, yeşil bina projelerinin başarıya ulaşmasının da bu yaklaşımın doğru anlaşılmasında yattığını belirtti.

Son konuşmacı Doç. Dr. Mehmet Bengü Uluengin ise konuyu tasarımcı gözü ile ele aldı. Konuşmasına Cem Yılmaz’ın havuz problemi esprisine gönderme yaparak başlayan Uluengin, enerji verimliliğinden yoksun binaları deliklerinden su sızdıran bir kova ve dibindeki delikten su alan bir tekne ile özdeşleştirdi.

Bir yapıyı görüntüde “yeşil” gösteren “greenwashing” ile işin enerji verimliliğinin özünü ayırt etmenin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Uluengin, yalıtımın, bir fotovoltaik panele göre dıştan bakıldığında pek de ayırt edilemeyecek fakat büyük öneme sahip bir yeşil bina özelliği olduğunu dile getirdi.

Uluengin sunumunda ayrıca, Antalya Ekolojik Merkezi, İTÜ Eko Yapı Binası gibi deneysel yeşil bina örneklerine de değindi. Mevcut uygulamalara ilişkin olarak ise, dış cephelerde kullanılan yalıtım malzemesinin pencere ve çatı gibi yerlerde kalınlığından ötürü sorunlara yol açtığını ve bu sorunların uygun sistemlerle çözülmediği takdirde uygulamaya zarar verdiğinin altını çizdi.

Panel soru-cevap seansı ile sona erdi.      




Sonraki sayfada:
"Mantolama Sistemlerinde Üretimden Uygulamaya Kalite" ve
"Avrupa'da EPS Uygulamaları ve Enerji Verimli Binalar" >>>


Betek A.Ş. Yalıtım Grubu Genel Müdür Yardımcısı Gülay Dindoruk gerçekleştirdiği "Mantolama Sistemlerinde Üretimden Uygulamaya Kalite" başlıklı sunumunda "Hayatımızda kalite yalıtım sektöründe nerde ve nasıl başlıyor?" sorusuna dikkat çekti.



Dindoruk, sunumunun ilerleyen kısımlarında müşterilerin kalite algısına yönelik yaptığı araştırma kapsamında inşaat sektöründe kalite sorunsalına odaklanarak sektörde kalitesizliğin can kayıplarına neden olabildiğini vurguladı. Yalıtım sektöründe kalitesizlik konusu hakkında açıklamalarda bulunan Dindoruk, kalitenin sadece üründe değil tüm yönetim sürecinde görülmesi gerektiğini vurgulayarak "kalite bence güven demektir" dedi.

Bu kapsamda sektörde kalitenin, bir anlamda pozitif müşteri deneyimi ile yakından ilişkili olduğunu da belirten Dindoruk, bilgi paylaşımının da büyük bir önem taşıdığını ifade etti. Usta eğitim ve ürün üretim süreçlerine yönelik çalışmalarına da yer veren Dindoruk, Filli Boya Yalıtım Grubunun 'Yarına Borcumuz Var' etkinliği ile ilgili detayları da izleyicilerle paylaşarak sunumunu tamamladı.


"2020'den itibaren AB'deki tüm yeni binalar sıfıra yakın enerji tüketecek"


Günün son konuşmacısı olan BASF Teknik Uygulamalar Direktörü Dr. Juergen Fisher, "Avrupa'da EPS Uygulamaları ve Enerji Verimli Binalar" başlıklı sunumunda, sürdürülebilir binaları AB mevzuatları ve yalıtım konusu üzerinden ele aldı.



Sürdürülebilirliğin ekonomi, ekoloji ve toplum olmak üzere üç temel ihtiyaca dayandığını belirten Fisher, günümüzde yaşanan ana sorun ise şu şekilde tanımladı:

"Artan konfor talebi ve ekonomik büyüme, enerji arzında artışa neden olurken, enerjinin verimli kullanımı sorununu da gündeme getiriyor. Mevcut fosil enerji kaynakları sınırlı bir ömre sahip ve iklim değişikliğini doğrudan etkiliyor. İklim değişikliğini geriye döndürmemiz için kalan süre ise giderek kısalıyor."

Sorun tespitinin ardından AB sınırları içinde yürürülükte olan sürdürülebilirliğe dair mevzuatları paylaşan Juergen Fisher, her bir yasa ve karara ilişkin ayrıntılı bilgilendirmede bulundu.



Kyoto Protokolü, Nihai Enerji Kullanımı Verimliliği ve Enerji Hizmetleri Yönergesi, Yapılarda Enerji Performansı Yönergesi (EPBD), Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planları, Yapı Malzemeleri Yönergesi, AB İklim Değişikliği Eylem Planı, AB İklim ve Enerji Paketi, AB Atık Yönergesi Fisher'ın ele aldığı mevzuatlar arasındaydı.

Yapılarda Enerji Performansı Yönergesi'nin, 2018'den sonra AB sınırları içinde sıfıra yakın enerji tüketen konutları şart koştuğuna dikkat çeken Fisher, bu yönergedeki son düzenlemelerle birlikte, maliyet verimliliğinin ilk kez AB yapı mevzuatına dahil edildiğini ekledi. Böylelikle inşaat sektöründe "sıfıra yakın enerji tüketen binalar" (near zero enerji buildings) yönündeki dönüşüm de başlatılmış oldu. Fisher'ın verdiği bilgilere göre, 31 Aralık 2020 tarihinden itibaren AB'deki tüm yeni binalar bu tanıma göre yapılacak. Kamu yönetimlerinin de 2018 itibariyle bu tanıma uyması bekleniyor.

Mevzuatlara yönelik ayrıntılı bilgilendirmenin ardından düşük enerjili binaların Almanya'da izlediği tarihsel süreci aktaran Juergen Fisher, 1977 Isı Yalıtımı Yönetmeliği ile başlayan tablonun, düşük enerjili binalar ve pasif ev etaplarının ardından önümüzdeki yıllarda, enerjisini kendisi üreten (yani sıfır enerji tüketimli) binalara doğru ilerlediğini gösterdi.

Fisher, yasal boyutlar ve Almanya'daki enerji verimli binalar tarihçesinin ardından sunumunu, BASF ısı yalıtım malzemeleri kullanılarak yapılan ve LEED, BREEAM gibi uluslararası yeşil etiketlere değer görülen projelerden örneklerle sonlandırdı.