Yalıtım sektörü; gerek standart ve yönetmelikleri gerekse kendine has dinamikleri ile inşaat sektörünün üzerinde büyüyen bir sektör. Konut satışlarındaki yavaşlama ile birlikte inşaat sektöründe yaşanan gerileme, yalıtım sektörünün büyümesini yavaşlattı ancak doğrudan etkilemedi. Yalıtımın alt sektörleri içerisinde ise en hızlı büyüyen sektör ısı yalıtımı ve mantolama olarak anılan dış cephe ısı yalıtımı pazarı oldu. Kendi dinamiklerinin etkisiyle ısı yalıtımı sektörü 2007 yılında ortalama olarak yüzde 15–20 büyüme yaşadı.
Gerek konut projelerinde yaşanan hızlı artış ve TOKİ’nin ülke geneline yayılan projeleri gerekse doğalgazın yaygınlaşması ile ısıtma ve soğutma giderlerinde yaşanan artış ısı yalıtımı sektörünün büyümesinde etkili faktörler oldu. XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Topçu, ısı yalıtımı sektörünün inşaat sektörünün küçüldüğü kriz dönemlerinde bile büyümesinin en önemli nedeninin ise yeni konut projelerinin yanı sıra mevcut binalara da hizmet vermesi olduğunu belirtti. 2007 yılının ilk 9 ayında inşaat ruhsatı alan konutların inşaat alanı metrekare olarak 2006 yılına kıyasla büyümemesine rağmen, yenileme pazarı olarak anılan renovasyon projelerinin etkisiyle dış cephe ısı yalıtım pazarı büyümeye devam etti.
Bilincin artmaya başlamasının da etkisiyle binaların renovasyon ve restorasyonu sırasında artık ısı yalıtımının daha fazla önemsenir hale geldiğini belirten Topçu; ısı yalıtımı pazarının geçtiğimiz son 10 yıldır her yıl ortalama yüzde 20, mantolama olarak bilinen dış cephe ısı yalıtımı pazarının ise son 5 yıldır her yıl ortalama yüzde 35 büyüme gösterdiğini açıkladı.
En hızlı büyümenin yaşandığı dış cephe ısı yalıtım uygulamasında pazar büyüklüğünün, 18 milyon metrekareye ulaştığının tahmin edildiğini belirten Topçu, bu rakamın yaklaşık 10 milyon metrekaresini ciddi üreticilerin paket sistemlerinin oluşturduğunu açıkladı. Topçu, geri kalan 8 milyon metrekarenin ise toplama paket olarak anılan ve pakette yer alan ürünlerin birlikte performanslarının test edilmediği ve uygulama kalitesinin düşük olduğu paketlerden oluştuğunu ifade etti.
Kullanılan ürünlerin bireysel performanslarının yanı sıra; yapışma, çatlama, su emme, buhar difüzyonu, darbe dayanımı gibi toplam performansının test edilmesinin ve işçilik/uygulama hatalarına karşılık profesyonel ekiplerce yapılan mantolama sisteminin bina ömrü boyunca performansının oldukça önemli olduğunun altını çizen Topçu, Avrupa Birliği standartları ile ilgili açıklamalarda da bulundu.
Ülkemizin Gümrük Birliği ve AB görüşmeleri dolayısıyla Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan test ve standartları uygulayacağını beyan ettiğini belirten Topçu, bu durumda ya harmonize olmuş ürün standartları (hEN) ya da EOTA ETAG testlerine uygun sistemlerin kullanılmasının zorunlu olduğunu vurguladı.
Mantolama uygulamaları konusunda henüz harmonize standartlar bulunmuyor. WG 18 tarafından hazırlanmış olan EN13499 ve 13500 no’lu standartlar, EOTA tarafından yeterli higrotermal yaşlandırma testleri içermedikleri gerekçesi ile Harmonize Avrupa Standardı olarak kabul görmedikleri gibi aynı komisyon tarafından revize edilerek tüm ısı yalıtım malzemelerini kapsayan yeni bir model standart hazırlanmasına karar verildi. Sonuç olarak; Türk standardı olarak yayınlanmış olan TS EN 13499 ve TS EN 13500 standartları, Avrupa Birliği’nde geçerli harmonize standartlar değil ve şu anda yeniden revize ediliyor. Harmonize standart olmamaları nedeniyle bu metotlara göre CE işaretlemesi yapmak mümkün olmuyor.
Şu anda Avrupa Birliği ülkelerinde tek geçerli test ve CE işaretlemesi EOTA ETAG 004 test metoduna göre yapılıyor ve ülkemiz bu metoda göre mantolama sistemlerini test ederek belgelendirme yapmak durumunda. Önümüzdeki süreçte, Türkiye’de üretilen ürünlerin test edilerek paket sistemlere CE işaretlemesi yapılan bir döneme girilecek. Tüketicilerin bu konuda bilinçli olmaları ve bina cephesi ile ısı yalıtımı gibi uzun süreli performansın oldukça önemli olduğu bir alanda doğru karar vermeleri gerekiyor.
Enerji maliyetlerinin her geçen gün artması, enerjide dışa bağımlı bir ülke olmamız ve dünyadaki enerji kaynaklarının hızla tükeniyor olmasının etkisiyle, ısı yalıtımının önemi önümüzdeki yıllarda daha iyi anlaşılacak. Enerji Verimliliği Kanunu’nun da teşvik mekanizması ile donatılarak işlerlik kazanması durumunda 2008 yılında sektörün büyümesine katkıda bulunacağını belirten Topçu, aslında ısı yalıtımının ülkemizde 2000 yılından bu yana zorunlu bir uygulama olduğunun altını çiziyor. “TS 825 Isı Yalıtımı Yönetmeliği” gereğince, binayı yapan kişi ya da kuruluş, yapılan projeye göre hesaplayıp “Bu bina ısınmak için şu kadar enerji harcar” diye binanın görünür bir yerine asmak zorunda… Kanun artık, “Isı İhtiyacı Kimlik Belgesi” adı verilen bu zorunluluğa uymayanlara cezai müeyyide getiriyor.
Özel sektörde ve kamu sektöründe gerçekleştirilecek yatırımlar, büyük şehirlerin yanı sıra gelişme potansiyeli olan illerde de konut projelerinin hızla artması ve yeni projelerin yanı sıra “TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Standardı”nın mevcut binalarda da uygulanmaya başlanması ile ısı yalıtımı sektöründe büyüme devam edecek. Tüm bu gelişmelerin etkisiyle 2008 yılında ısı yalıtımı sektörünün ortalama yüzde 15–20 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor.