Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER), 2016-2018 yıllarının incelendiği ‘İZODER Türkiye Isı ve Su Yalıtım Pazarı Raporu’ ile yalıtım pazarının büyüklüğünü açıkladı. İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, raporda öne çıkan verilerle birlikte, enerji verimliliği ve sektördeki son gelişmeleri paylaştı.
Rapora göre yalıtımın ‘ısı, su, ses ve yangın’dan oluşan dört ana branşının iki önemli unsuru olan ısı ve su yalıtımı pazarının toplam büyüklüğünün 19.6 milyar TL olduğunu vurgulayan Levent Pelesen, şöyle konuştu:
“2018 yılında hizmetler ve yardımcı malzemeler dahil ısı yalıtımı pazarının büyüklüğü 12 milyar TL, su yalıtımı pazarının büyüklüğü 7.6 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Aynı zamanda ses ve yangın yalıtımı ürünlerini de eklediğimizde yalıtım sektörünün büyüklüğü bu rakamların çoküzerindedir. Türkiye’de ısı yalıtımı amacıyla kullanılan ürünlerin toplam tüketimi 2018 yılında 17.5 milyon metreküp olarak gerçekleşti. Bu rakamlara yurtdışı satışlar da dahil değil.
Rapora göre ülkemizde kişi başı ısı yalıtım malzemesi tüketimi 0.213 metreküp oldu. 2018 yılında 270 milyon metreküp ısı yalıtım ürünlerinin kullanıldığı Avrupa Birliği’nde ise kişi başı tüketim 0.526 metreküp oldu. Yani AB’de kişi başına tüketim, ülkemizdeki kişi başına tüketimin 2.5 kat üzerindedir. Isı yalıtımı pazarının toplam büyüklüğü miktar olarak 2016 yılında 19 milyon 253 bin metreküp, 2017 yılında 18 milyon 962 bin metreküp, 2018 yılında 17 milyon 490 bin metreküp seviyesinde gerçekleşti. Su yalıtımı pazarının toplam büyüklüğü ise 2016 yılında 172 milyon 806 bin metrekare, 2017 yılında 188 milyon 657 bin metrekare, 2018 yılında ise 161 milyon 783 bin metrekare seviyesinde gerçekleşti.
Türkiye’de 17,5 milyon metreküp ısı yatılım ürünlerinin yüzde 90’ı binaların yalıtımında, kalanı ise tesisat yalıtımında kullanıldı. Türkiye ile benzer bir oranın söz konusu olduğu AB’de ise binalarda kullanım yüzde 88 seviyesinde. Genel olarak 2016 yılı ile mukayese edildiğinde 2018 yılında ısı yalıtımında yüzde 9, su yalıtımı pazarında ise yüzde 6 oranında küçülme yaşandı. İnşaat sektöründe yaşanan durgunluk, alım gücü eksikliği, yeni inşaat sayısında azalma, mevcut inşaatların tamamlanması bu küçülmede etkili oldu.
Enerjinin yüzde 74’ünü ithal ediyor, 43 milyar dolar ödüyoruz
Türkiye’de tüketilen enerjinin yüzde 30.5’i binalarda kullanılıyor. Binalarda kullanılan enerjinin yüzde 80’i de ısıtma ve soğutma amacıyla kullanılıyor. Sektörlere göre enerji tüketimi incelendiğinde konut ve hizmet sektörlerinden oluşan bina sektörü öne çıkıyor. Tüketimdeki bu artış, enerjisinin yüzde 74'ünü ithal eden ülkemizde enerji ithalatının da artmasını beraberinde getirdi. TÜİK verilerine göre 2016'da yaklaşık 27,2 milyar doları bulan enerji ithalatı, 2017 yılında yüzde 37 artarak 37,2 milyar dolara, 2018 yılında ise yüzde 15,6 oranında daha artarak yaklaşık 43 milyar dolar olarak gerçekleşmesine neden oldu.
Doğalgaz faturasını yüzde 50 azatmanın tek yolu
Ülke olarak enerjiyi büyük oranda ithal etmemize rağmen konutlarımızda, ısıtma ve soğutma amaçlı kullandığımız enerjinin yarısını israf ediyoruz. Oysa konutlarda gerçek tasarruf yalıtımla başlar. Son zamlarla daha da artan doğalgaz faturasını yüzde 50 azaltmanın tek yolu, yaşadığımız binalara ısı yalıtımı uygulaması yaptırmaktır.
5.6 milyon konutun yalıtım ihtiyacı var
Isı yalıtımı uygulamaları 14 Haziran 2000’den bu yana zorunlu. Bu tarihten sonra yapılan binaların hepsinin yalıtımlı olarak imal edildiğini varsaysak dahi toplam bina stokumuzun sadece yaklaşık yüzde 20’si ısı yalıtımı ile ilgili mevzuatların kapsamına giriyor. Türkiye’de 2017 yılı itibarıyla 9.1 milyon bina bulunmakta, bu yapıların yüzde 87’sini konut nitelikli binalar oluşturmaktadır. Hane sayısı ise 22 milyonun üzerindedir. Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak, bireysel yalıtım yaptıran ve yeni yapılan verimli binalar dikkate alındığında yaklaşık 5.6 milyon konutun yalıtım ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca yılda yaklaşık 150 bin mevcut konutta ısı yalıtımı uygulaması gerçekleştiriliyor. Isı yalıtımı yönetmeliğinin devreye girmesi öncelikle 2009 yılı sonrası inşaatların asgari C sınıfı ve üzeri yalıtıma sahip olmasıyla konutlarda tüketilen enerji yüzde 68.7’den yüzde 59.9’a düştü.
Ülkemizin enerji faturasını yüzde 15 düşürebiliriz
Ülkemizin enerji verimliliği ve çevre ile ilgili hedeflerine ulaşabilmesi için ısı yalıtımı ile ilgili mevzuatlardan önce imal edilmiş eski binalara yönelik adımlar atılması gerekli. Dolayısıyla kentsel dönüşüm eylem planının ve tüketiciye yönelik yalıtım kampanyasının hayata geçirilmesi çok önemli.Türkiye’deki tüm binaları ısı yalıtımlı hale getirerek, ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık yüzde 15 azaltmamız mümkün.
Her yıl 9 milyar dolar tasarruf sağlayabiliriz
Ülkemizdeki tüm mevcut binaları yalıtımlı hale getirdiğimizde ciddi bir enerji verimliliği sağlayabileceğiz. Son 10 yılın Türkiye enerji ithalatının ortalaması 45 milyar dolar. Kendi kaynaklarımızla ürettiğimiz enerjiyi de dahil ettiğimizde Türkiye’nin bugün toplam enerji maliyeti 60 milyar dolar civarındadır. Sadece binaların enerji verimli hale getirilmesiyle (En az C sınıfı binalar) her yıl 9 milyar dolar tasarruf elde etme potansiyelimiz var. Ayrıca Türkiye’nin gerçekleştirdiği toplam ithalatın içerisinde en büyük pay enerjiye ait. Enerji ithalatının dış ticarette yarattığı bir açık var. Dolayısıyla binalarda her yıl sağlanan 9 milyar dolar tasarrufun, ülke ekonomisine ciddi bir katkısı olacaktır.
Isı yalıtımı seferberliği ‘yalıtım kampanyası’ ile başlatılmalı
İZODER olarak, tüketicinin alım gücünü desteklemek amacıyla uzun süredir üzerinde çalıştığımız yalıtım kredisi kampanyasının hayata geçmesini bekliyoruz. Hazırlık aşamasında İZODER’in de katkılarının bulunduğu kampanya hakkında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Fatih Dönmez, geçtiğimiz Nisan ayında şu açıklamayı yapmıştı; ‘Sektörümüz hazır, STK’larımız hazır, bankacılarımız da bu işi finanse etmeye çok sıcak bakıyorlar. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafında yapılması gereken bazı düzenlemeler var. Onları da tamamladıktan sonra uzun vadeli ve çok düşük taksitli krediyi vatandaşımıza sunacağız.’ Kampanya kapsamında uygulamaya alınacak KDV iadesinin 2023 yılına kadar sürdürülmesi hedefleniyor. Bu kampanya ile her yıl 300 bin konutun mevcut mevzuatlara uygun olarak yalıtılacağı öngörülmekte, sağlanacak yıllık doğalgaz tasarrufunun 375 milyon metreküp olması beklenmektedir. Tasarruf edilen bu doğalgazın ülkemize yıllık maliyeti ise yaklaşık 610 milyon TL seviyesindedir.
Kampanya çerçevesinde 300 bin hane için yılda yaklaşık 400 milyon TL tutarında KDV iadesi gerçekleştirilmesi planlanıyor. Dolayısıyla kampanya ile devletin her yıl 200 milyon TL/yıl olmak üzere, toplam 1,2 milyar TL’nin üzerinde kazancının olması bekleniyor. Ayrıca kampanya bünyesinde yürütülecek yalıtım uygulamalarıyla sağlanacak istihdamın ise yaklaşık 20 bin kişiye ulaşması hedefleniyor. Kampanya süresince elde edilebilecek toplam 3,6 milyar TL’nin üzerinde kazanç söz konusu. Bu çerçevede bir an önce KDV iadesi içeren kampanyanın hayata geçirilerek ülkemizde ısı yalıtımı seferberliği başlatılması gerektiğine inanıyoruz.
Tüm binalar için ‘Enerji Kimlik Belgesi’ alınması gerekiyor
1 Ocak 2011'de yürürlüğegiren ‘Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği’ gereğince; yeni inşa edilen binalar için Enerji Kimlik Belgesi alınması zorunlu oldu. Bu yönetmeliğe göre ülkemizdeki tüm konutların 1 Ocak 2020 tarihine kadar Enerji Kimlik Belgesi alma zorunluluğu bulunuyor. Yeni binaların iskan alabilmesi için en az C sınıfı Enerji Kimlik Belgesi almaları gerekli. C sınıfı şartlarına erişmek ancak binaların mevzuata uygun olarak yalıtılması ile mümkün. Yeni binalarda C sınıfı bir Enerji Kimlik Belgesi, binanın asgari mevzuat şartlarını sağladığını gösteriyor. B ve A sınıfları ise kademeli olarak mevzuat şartlarının üzerinde verimli, yenilenebilir enerjiden faydalanan binaları işaret ediyor. Artık ev alırken, satarken ya da kiralarken sadece konumuna, manzarasına, oda sayısına değil kimlik belgesine de bakılmalı. Binaların ne kadar enerji harcadığını gösteren Enerji Kimlik Belgesi aynı zamanda sınıfını da belirliyor.
Enerji Kimlik Belgesi almanın maliyeti çok düşük
Enerji Kimlik Belgesi almanın maliyetinin DASK’tan bile düşük. Bu belgeyi almanın maliyeti binanın özelliklerine göre ortalama 40 TL’den başlıyor. Ayrıca ülkemizde bu belgeyi verecek kurum sayısı da yeterlidir. Yönetmelikler tam anlamıyla uygulanmaya başlayıp denetim mekanizmaları etkili bir şekilde devreye girdiğinde ısı yalıtımı uygulamalarının, vatandaşa, sektöre ve ülkemiz ekonomisine katkısı büyük olacak.
Deprem gerçeği ve su yalıtım ilişkisini kamuoyuna anlatmayı görev edindik
İZODER olarak, ülkemizdeki deprem gerçeği ve yalıtım konusunda kamuoyunu bilinçlendirmeyi görev edindik. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde korkmak yerine, yapıyı oluşturan ana elemanlar demir ve betonu kullanım ömrü boyunca koruyan su yalıtımına sahip binalarla depreme hazırlıklı olmalıyız. Betonarme yapı sistemlerinin en çok etkilendikleri noktalardan biri suya karşı hassasiyetleridir. Yapılarımıza suyun nüfuz etmesi durumunda, taşıyıcı elemanlarda bulunan demir donatılar korozyona maruz kalarak paslanıyor ve binalarımızın ömrü ve dayanıklılığı azalıyor. 17 Ağustos Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucu, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmesi de su yalıtımının önemini ortaya koyuyor.
Su yalıtımı yönetmeliğine uymayan binalara ruhsat verilmeyecek
Deprem kuşağında yer alan ülkemizde, can ve mal güvenliğini sağlayabilmek için alınması gereken en temel önlemlerin başında uzun ömürlü ve depreme dayanıklı binalar inşa etmek geliyor. Türkiye’de inşaat sektöründe büyük bir eksikliği giderilerek, binalara dayanıklılık, kalite ve konfor kazandıracak ‘Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’ 1 Haziran 2018 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, destek ve girişimlerimizle mevzuattaki eksikleri gidermek üzere hazırlanan yeni yönetmelikle su yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Yeni yapılan binalarda bu yönetmelikte öngörülen esaslara uyulmadığının tespit edilmesi hâlinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar binaya yapı kullanma izin belgesi verilmeyecek.
Gürültünün olumsuz etkilerinden ses yalıtımı ile korunmalıyız
Kentsel Dönüşüm Eylem Planı konforlu ve sağlıklı binalarda yaşamak için çok önemli bir fırsat sunuyor. Günümüzde binalarda en önemli sorunlardan biri de gürültü. Ses yalıtımı, içinde yaşadığımız konutlara hitap eden ve toplumu direkt ilgilendiren, çok önemli bir konu. Bugün yaşamımızın her alanında, farkında olmadan gürültüye maruz kalıyor ve bu durumun olumsuz etkilerini daha fazla hissediyoruz. Gelişmiş ülkelerde bu konuda yüksek hassasiyet var çünkü ses yalıtımı, çağdaş yaşam standartlarının oluşmasına katkı sağlıyor. Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik, 1 Haziran 2018’de yürürlüğe girdi. Böylece yeni yönetmelikle, ses yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Yeni düzenlemeyle, şehir hayatının en büyük sorunlarından biri olan gürültü kirliliğine karşı binalarda kullanılan yalıtım sistemlerinin teknik kuralları belirlendi. Yönetmelik, yapı içinde oluşan TV, müzik, konuşma gibi komşu hacimlerden iletilen gürültülerin yanı sıra, darbe sesleri, mekanik sistem ve servis ekipmanlarının gürültülerinin kontrol altına alınmasına yönelik önlemleri içeriyor. Yönetmelik, konutların yanı sıra okul, hastane gibi halkın yoğun olarak bulunduğu binaları da kapsıyor.
Yangın yalıtımı can ve mal güvenliğini sağlıyor
Türkiye’de meydana gelen yangınlarda çok fazla can ve mal kaybı yaşanması, yangından nasıl korunacağımız ve kurtulacağımız konusunda acil önlem almamız gerektiğini gösteriyor. Yangın yalıtımı, yangınlarda oluşan yüksek sıcaklık ve dumanın zararlı etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik, can ve mal güvenliğini sağlayıcı yapısal önlemlerdir. Yangın çıktığında en hızlı en güvenli şekilde yangın mahallinin terk edilmesini sağlayacak önlemlerin alınması gerekiyor. Binaların niteliğine ve kullanım amacına bağlı olarak farklı sürelerde (30 ila 180 dakika aralığında tahliye için zaman kazandırmaktadır) koruma önlemlerinin alınması mevzuatlarca bir zorunluluk olarak tanımlanmıştır. Binada yaşayanların en kısa sürede ve en güvenli şekilde dışarı çıkmasını sağlayacak tüm bu uygulamaları ‘Yangından Korunma Önlemleri’ olarak adlandırıyoruz.
Sonuç olarak binalarımızda yapılacak ısı, su, ses ve yangın yalıtımı uygulamaları toplum olarak güvenli, sağlıklı ve konforlu yapılara kavuşmamızı sağlayacaktır.”