Türkiye ekonomisinin 2017’nin ikinci çeyreğinde yüzde 5,2 oranında büyüdüğünün açıklanması üzerine büyümenin niteliği kamuoyu tarafından sorgulanmaya devam ediyor. TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) bünyesinde her ay iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez tarafından hazırlanan Sanayinin Sorunları ve Analizleri Bülteni’nde büyümenin istihdam yaratmadığı ve Türkiye’ye giren sıcak para ve kredi genişlemesinin borçları döndürmek için kullanıldığı tespiti yapıldı.
MMO İstanbul Şubesi’nde yapılan basın açıklamasıyla raporun içeriği hakkında bilgi veren MMO Başkanı Ali Ekber Çakar, Sanayinin Sorunları ve Analizleri Bülteni’nin 31’incisinin “İkinci çeyrek büyümesinin analizi” konusuna ayrıldığını söyledi. Bülten hakkında bilgi veren Çakar, yapılan çalışmanın ana vurgularını şöyle özetledi:
‘Dünyadan farkımız yok’
» IMF’ye ait son veriler, küresel büyümenin 2017 yılında yüzde 3,5’e ulaşacağını, Türkiye’nin dâhil olduğu çevre ülkelerde 2017 büyümesinin ortalama yüzde 4,5’i bulacağı şeklindedir. Başka bir ifade ile Türkiye’deki büyüme, çevre ülkelerde yaşanan büyüme eğiliminden farklı değildir.
Rüzgâr terse dönerse...
» Parıltılı büyüme verilerinin arkasında dönemsel dış dünya konjonktürünün lehte esen rüzgarları ve bunun yanında AKP rejiminin bütçeyi riske ederek açtırdığı bol kepçe kredi akışı, ana kaldıraçlar olarak iş görmüştür. Bunlardan dış kaldıraç, sadece bu yıl 10 milyar dolara yakın sıcak para akışını, bunun da üçte ikisinin borç olarak girmesini getirmiş, bu giriş dolar kurunu aşağı çekerek ithalatı artırmıştır. Bu kaldıraçla büyüme artarken öte tarafta dış borç stoku kabarmış, firmaların döviz yükümlülükleri yeniden yükselmiştir. Dış iklimde “şemsiyenin ters dönmesi” halinde, ki eninde sonunda bu kaçınılmazdır, yeniden dolar tırmanışı, borçlulara zor günler yaşatacaktır.
‘Hazine zora düşebilir’
» İçeride açılan bol kepçe kredi genişlemesine kefil olan devlet hazinesi, belli bir riski de üstlenmiştir. Kredi dönüşlerinde aksama hem banka sistemini hem de Hazine’yi zor duruma sokabilecektir.
‘Para inşaata aktı’
» Sıcak para ve kredi genişlemesi kaldıraçlarının üstünde yükselen büyüme, ikinci çeyrekte iç tüketime fazla yaslanamamış, daha çok ihracata ve inşaat yatırımlarına odaklanmıştır. Büyük çevre tahribatı, tarih ve doğa varlıklarını ranta açmaya dayalı bu inşaat furyasına karşılık, sanayiyi geliştirecek makine teçhizat yatırımlarında artış değil, beş çeyrektir gerileme gözlenmesi de vahim bir olgudur.
‘Dış ticaret yoksullaştırıyor’
» Öte yandan ihracatın büyümeye katkısı mercek altına alındığında, bunun dolar kurunun cazibesi ve düşük tutulan ücretler sayesinde sağlanan bir imkânla yapıldığı anlaşılmaktadır. Dış ticaret hadleri, Türkiye’nin birim ithalatı daha pahalıya, birim ihracatı ise daha ucuza yaptığını; bu anlamda yoksullaştıran bir dış ticaret ve büyüme patikasında olduğunu göstermektedir.
‘Büyüme sürdürülemez’
» Özetle, yüksek enflasyon, işsizlik, yüksek bütçe ve cari açıkla, sıcak para girişine dayalı büyümenin 2017 için değilse de 2018 için sürdürülmesi çok kolay görünmemektedir. Gerçek, büyüyenin işsizlik ve yoksulluk olduğudur!
***
Halkçı büyüme modeline geçilmeli
TMMOB MMO Başkanı Çakar, Türkiye ekonomisinin nasıl büyüdüğünü şu sözlerle özetledi: “Milli gelirdeki artışın kaynağı, giderek üretken sektörlerden uzaklaşmakta; toplumsal refaha ve istihdama katkı sağlamayan sektörler üzerinden gelir artışı sağlanmaktadır. Üretken olmayan bu sektörler arasındaki parlayan yıldız inşaat olurken, tüm sermaye, ülkenin doğasını, kentsel dokusunu katleden rant paylaşımından pay kapma yarışına girmiştir. Tüm üretimini ithalata bağımlı olarak sürdürebilen, ileri tekniklerin tümünü dışarıdan sağlayan bir ülke gençliğine taşeronlaşmadan başka ne vaat edebilir? Ülkemizin acil olarak halkçı, emekten yana iktisadi bir yaklaşıma ve modele ihtiyacı vardır.”