"İş Makinelerinin de Bir Ruhsatı Olacak"

Foto: Rıza Özel (AA)

Türkiye'de yatırım fırsatları ve kamu destekleri başlıklarında gerçekleştirilen Vizyon 2023 Kamu ve İş/İnşaat Makinaları Sektör Buluşması, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün himayesinde, Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ve İstif Makinalari Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği'nin (İSDER) desteği ile Bilkent Otel'de başladı.
    
Bakan Ergün, burada yaptığı konuşmada, 2011 yılının ülke sanayisi için oldukça kritik bir yıl olduğunu söyledi. Geçen yıl önemli sektörel strateji belgelerinin hayata geçirildiğini anlatan Ergün, bunlardan 'Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı' ile ilgili izleme ve değerlendirme toplantılarını da gerçekleştirdiklerini ifade etti. Bakan Ergün, Haziran-Aralık dönemi boyunca eylemler nezdinde sağlanan gelişmeleri değerlendiren birinci uygulama izleme ve değerlendirme raporunun yayımlandığını belirterek, şunları kaydetti:
    
''Bu eylemler içerisinde iş makinelerinin tescili ve ruhsatlandırılması konusu da var. iş makinelerinin tescili, ruhsatlandırılması konusunu sektör açısından çok önemsiyoruz. Yeni makinelerin yanında, kullanımında olan diğer makinelere de benzer bir tescil sistemini kurarak envanter tespiti yapacağız. Böylece nasıl her arabanın bir ruhsatı varsa, iş makinelerinin de bir ruhsatı olacak. Bu varlıkların bankalarda teminat olarak gösterilmesinin de yolu açılacak. ve finansmana erişim hususunda büyük bir kolaylık sağlanmış olacak.''

Toplantıda ele alınacak hususların, sektör ve ülke için önemli sonuçlar doğuracağına inandığını belirten Ergün, bu tür toplantıları bakanlık olarak çok önemsediklerini söyledi. Bu etkinliklerde bir çok sektördeki ihtiyaçların, yerli ürünlerle karşılanmasının mümkün olduğunu vurguladıklarını dile getiren Ergün, şunları kaydetti:
    
''Eğer ki kalite, fiyat veya satış sonrası hizmetler gibi konularda önemli bir fark yoksa yabancı ürün kullanmayı hiçbir suretle izah etmek mümkün değildir. Ne yazık ki bizde bunun da ötesinde, daha pahalı ve daha kalitesiz olduğu halde sırf yabancı marka olduğu için bazı ürünlerin tercih edildiğini görebiliyoruz. Mesela belediyelerimizin, hemen kendi sınırları içerisinde, Türkiye'de üretilen otobüsler varken gidip benzer otobüsleri dışarıdan ithal etmesinin bir izahı olabilir mi- Bunun bir izahı yok. Bu kadar vurdumduymazlık, bu kadar keyfilik olabilir mi- Bunun sektörü, ülke ekonomisini, ülkenin geleceğini nasıl etkileyeceğini nasıl düşünmez bir kamu yöneticisi- Hepimizin bunu düşünmesi lazım.''
    
Bunların, ülkenin üretim kapasitesini ve rekabet gücünü de olumsuz etkilediğini vurgulayan Ergün, ''Bugün küresel bir dünyada yaşıyorsak, elbette bunun şartlarına uyacağız, uyuyoruz da. Biz komünist bir ülke değiliz, aşırı devletçi bir ekonomik modele de sahip değiliz. Dünyaya açık, liberal bir piyasa ekonomisine sahibiz. Ne yapacaksak bunun içinde yapacağız ama bunun içinde yapacak bir çok şey var. Hiçbir zaman sadece kendimiz üretelim kendimiz tüketelim diye, küçük olsun benim olsun diye bir düşüncemiz yok. Tam aksine dünyaya açılalım istiyoruz. Sloganımız şöyle olmalı artık: 'Yerli malı yurdun malı, dünya bunu kullanmalı.' Sadece kendimiz için üretmiyoruz, dünya için üretiyoruz'' diye konuştu. Bakan Ergün, bunun yapılabilmesi için ise markaların öncelikle yurt içinde 'ayaklarının yere sağlam basması' ve kaliteli üretim yapanlara sahip çıkılması gerektiğini söyledi.

''Bu da hakikaten ayıp oluyor''
   
Yapılan çalışmalar sonucunda sektör içi işbirliklerinin gözle görülür bir şekilde arttığına şahit olduklarını belirten Ergün, bunun çok önemli olduğunu söyledi. Önemli bir ihale gerçekleştiğinde, yerli ürün tercih edilmesi için bakanlık olarak gerekirse ilgili belediye başkanı, valiyi veya kamu kuruluşunu arayarak bu hususa dikkati çektiklerini anlatan Ergün, ''Yüzde 15'e kadar pahalı bile alsanız, size kimse 'neden pahalı aldınız-' demeyecek, yasa açık ama yüzde 15 daha ucuza verdiği halde almazsan aynı kalitedeki malı, bu da hakikaten ayıp oluyor. İzah edilemez bir durumla karşı karşıya kalınıyor'' dedi. Bakan Ergün, herkesin yerli ürüne sahip çıkması gerektiğini belirterek, yerli ürüne sahip çıkıldıkça yurt dışındaki önemli markaların da Türkiye'de yatırım yapma isteklerinin artacağını ifade etti.
''Bu sektörde nasıl bir potansiyel olduğunu görmemiz lazım''
Türkiye'nin çok hızlı bir büyüme sürecinden geçtiğini ve çok önemli altyapı projelerine ev sahipliği yaptığını belirten Ergün, şöyle devam etti:
    
''İşte Marmaray, son hızla tamamlanma aşamasına geliyor. Hızlı tren ve duble yol ağlarımız hızla artıyor. İstanbul Boğazı'ndaki 3. Köprü, Körfez Geçişi ve Kanal İstanbul gibi dünya çapında önem taşıyan dev projeler geliyor. Şehirleşme ve nüfus arttıkça Türkiye'nin konut ihtiyacının da canlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Sadece TOKİ aracılığıyla yeni, önümüzdeki 10 yılda 500 bin konut projesi başlatılıyor. Bir o kadar da belki daha fazla özel sektörün projeleri olacak. Başta İstanbul olmak üzere bir çok şehirde çok önemli kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilecek ve afet riski altındaki bölgelerde çok ciddi yıkımlar ve yeniden yapım süreçleri devam edecek.
    
Sektör, bunları dikkatle takip etmeli ve görmeli. Tüm bunlara barajlar, enerji üretim tesisleri, yeni hava alanları, yeni fabrikalar, hastaneler ve diğer tüm yeni yaşam mekanlarını da dahil ettiğimiz zaman inşaat sektörünün kullanacağı iş makinelerinin boyutunu siz hesap edin, nasıl dikkat çekici bir boyuta ulaşacağını... Bu da yetmez, bunlara bir de Türk müteahhitlerinin yurt dışında üstlendikleri dev projeleri eklemek gerekiyor''.
   
Caterpillar, Türkiye'de yatırım yapma konusunda ciddi bir yaklaşım içinde''
   
Yeni Teşvik Sistemi ile makine sektörüne ciddi teşvikler sağladıklarını anlatan Ergün, bu sayede Türkiye'de çok daha nitelikli yatırımların yapılacağına, makine sektörünün de bu yatırımlardan ciddi oranda pay alacağına inandığını bildirdi. Bakan Ergün, Caterpillar firmasının da Türkiye'de oldukça büyük bir yatırım gerçekleştirme konusunda ciddi bir yaklaşım içinde olduğunu belirterek, temmuz ayında firmanın başkanının Türkiye'ye geleceğini ifade etti.
    
Üreticilere bazı tavsiyelerde de bulunan Ergün, ''Daha nitelikli yatırımlar yapın, daha kaliteli üretim yapın, daha fazla katma değer oluşturacak hamleler yapın. Zira, kalite eninde sonunda teveccüh görmekte ve hak ettiği değeri bulmaktadır'' dedi.
   
Foto:Foto: Rıza Özel (AA)''İhracatımız 9 yılda 9 kat arttı''
   
İMDER Başkanı Cüneyt Divriş de derneğin 2002 yılında 9 firmanın katılımıyla kurulduğunu söyledi.
 Derneğin hem ulusal hem de uluslararası organizasyonlarda sektörü en iyi şekilde temsil ettiğini belirten Divriş, sektöre ilişkin de bilgiler verdi. Gelinen noktada 127 ülkeye ihracat yaptıklarını anlatan Divriş, sektörün 9 yıl önce 126 milyon dolarlık makine ihracatı yaparken, 9 yılda bu ihracatı 9 kat artırarak 1,3 milyar dolar seviyesine ulaştırdığını ifade etti. Söz konusu dönemde ithalatın ise 9 yılda 7 kat arttığını ve böylelikle ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 36'dan yüzde 51'e yükseldiğini belirten Divriş, Türkiye'nin 2023 yılı için belirlediği hedeflere gidilirken yapılacak çalışmalarda iş makinelerine daha fazla ihtiyaç olduğunu söyledi.
   
''Önümüzde 100 milyar dolar gibi önemli bir ihracat hedefi var''

İSDER Başkanı Rızanur Meral de makine sektörünün geçmişe kıyasla günümüzde çok iyi noktalara ulaştığını bildirdi. Bu gelinin noktanın kendilerini mutlu ettiğini, ancak önlerinde 100 milyar dolar gibi önemli bir ihracat hedeflerinin olduğunu vurgulayan Meral, bunun için kendilerine bugüne kadar verilen desteğin bundan sonra da sürdürülmesini istedi.