"İş Kazalarında Avrupa Birincisi, Dünya Üçüncüsüyüz"
Ülkemizde, özellikle kent içi inşaatların gerek
çalışanların güvenliğinde, gerekse şantiyelerin çevresinde yarattığı
güvensizliğin göz ardı edilemeyecek boyutlarda olduğuna dikkat çeken TMMOB Mimarlar Odası Genel
Merkezi, Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya
üçüncüsü olduğunu bildirdi. Esenyurt’ta inşaatı devam eden
MarmaraPark Alışveriş Merkezi projesinde çalışan 11 işçinin
kaldıkları çadırda çıkan yangın nedeniyle öldüğü kazayla ilgili yazılı bir açıklama yapan Oda, 2007 –
2012 yılları arasında Tuzla tersanelerinde yaşanan kazalarda
yaklaşık 500 işçinin, 31 Ocak 2008'de İstanbul Davutpaşa'da
kaçak işyerinde meydana gelen patlama sonucu 23 işçinin, 3 Şubat 2011'de
Ankara Ostim OSB’de meydana gelen patlama sonucu 20 işçinin, 11 Şubat
2011'de Kahramanmaraş Afşin kömür sahasında toprak kayması
sonucu 10 işçinin, 24 Şubat 2012’de Adana Kozan Baraj
inşaatında baraj kapağının patlaması sonucu 10 işçinin hayatını
kaybettiğini anımsatarak, kamuoyuna yansıyanlar dışında son on yılda iş kazaları
sonucu hayatını kaybeden işçilerin sayısının onbinin üzerinde olduğunu savundu.
İstatistiklerin, ülkemizde sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşama ve çalışma
hakkının olmadığını ortaya koyduğunun belirtildiği açıklamada, "Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetlenmeyen iş yerlerinde yaşanan iş kazalarının
sorumluluğunu kabullenerek, bu alanı özel sektöre devretmek yerine, yeni
düzenlemelere gitmelidir" denildi.
TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi'nin açıklaması
şöyle:
"Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Temsilcisi'nin 'İş Sağlığı ve
Güvenliği Haftası' nedeniyle düzenlenen bir toplantıda, 'İnşaat sektöründe her
yıl atmış bin ölümcül kaza olmakta ve her on dakikada bir kişi inşaatlarda
hayatını kaybetmektedir' söylemi çarpıcıdır. Ülkemizde de özellikle kent içi
inşaatlarda; gerek çalışanların güvenliği gerekse şantiyelerin çevresinde
yarattığı güvensizlik göz ardı edilemeyecek boyutlardadır. Ülkemizde en büyük
sorunlardan biri olan kayıt dışı isdihdam nedeniyle kayda geçmeyen iş
kazalarında hayatını kaybedenlerin sayısını ise tahmin etmek bile çok
zordur.
İnsan yaşamına, insan emeğine değer vermeyen bir anlayışın çalışma alanına
yansımalarını ibretle izliyoruz. İş sağlığı ve güvenliği konusundaki
duyarsızlığa ne yazık ki en fazla inşaat sektöründe rastlamaktayız. Güvenlikle
ilgili yapılması gereken harcamalar, gereksiz masraf olarak görülmekte ve işin
ciddiyetinden uzak yaklaşımlar tercih edilmektedir. Oysaki tüm dünyada olduğu
gibi özellikle emeğe dayalı çalışmanın ve iş gücünün yoğun olduğu
ülkemizde iş sağlığı ve iş güvenliği üzerinde durulması gereken öncelikli
konudur. Ulusal ve uluslararası mevzuatta “iş güvenliği ve sağlığı” ile ilgili
düzenlemeler yapılmış olmasına karşın gerekli denetimlerin yapılmaması nedeniyle
karşılaşılan iş kazaları kamu vicdanını son derece rahatsız eden önemli bir
toplumsal sorun haline gelmiştir.
İş yerlerinin denetimi ve gözetimi devletin asli görevlerindendir. Sosyal
Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı, bu anayasal görevini 2004 yılından bu yana özel
sektöre devretmek için elinden geleni yapmakta, açılan davalarda verilen
kararları etkisiz kılmak için sürekli yasa ve yönetmelik değişikliği
yapılmaktadır. Bugün ülkemizde en önemli eksiklik, kamu hizmetinden olan
işyerlerinin denetlenmesiyken; iş güvenliği ve iş sağlığı hizmetini yerine
getirmeyen kurumlarıyla ülkemizde 'sosyal devlet'ten söz edilebilir mi?
İş kazalarında Avrupa birincisi, Dünya üçüncüsüyüz. Bu istatistiklerden çıkan
sonuç; ülkemizde sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşama ve çalışma hakkının
olmadığıdır. İnsanın yaşama ve beden sağlığı en temel, evrensel haklarındandır.
Devlet bunun teminatı olmalıdır. Bakanlık, tüm bu kazaların sonuçlarını birkaç
kişiye yükleyerek işin içinden çıkma yolunu tercih etmemelidir. Öncelikle
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetlenmeyen iş yerlerinde yaşanan iş
kazalarının sorumluluğunu kabullenerek, bu alanı özel sektöre devretmek yerine,
yeni düzenlemelere gitmelidir. Bu süreçde demokratik katılım yöntemiyle, meslek
odaları ile birlikte insana yaraşır işyeri ortamının yaratılması yolları
oluşturulmalıdır".