İş dünyasının önde gelen temsilcileri, Kamu İhale Kanunu’nun kapsamını daraltacak düzenlemeler konusunda titiz davranılmasını istedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve Yabancı Sermaye Derneği (YASED) tarafından, 15 Temmuz tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulan Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda değişiklik öngören tasarıya ilişkin yapılan ortak görüş açıklamasında, kanun kapsamını daraltıcı değişikliklerde titiz davranılması ve geçmiş dönemlerde tanık olunan müteahhitlik karnesi uygulamasına geri dönülmemesi istendi. TÜSİAD, İSO ve YASED’in, söz konusu kanun tasarısı üzerinde yaptığı çalışmalar neticesinde oluşturduğu ortak görüş, yazılı bir açıklamayla kamuoyuna duyuruldu.
Açıklamada, yerli istekli tanımı ve yerli isteklilere tanınan fiyat avantajı değişikliklerinin kabul edilebilir nitelikte olduğu bildirildi.
Kanundaki yerli istekli tanımının Türk hukukuna göre kurulmuş yabancı sermayeli şirketleri kapsamaması nedeniyle uygulamada sorunlara yol açtığı kaydedilen açıklamada, “Türkiye’de kanunlarımıza göre kurulmuş, merkezi Türkiye’de olan, Türk işçisi çalıştıran ve vergi ödeyen şirketlerin yerli istekli sayılmaması, yabancı sermayenin ülkemize gelişini engelleyen bir etki yaratabilecek olup haksız sonuçlar doğurmaktadır. Yapılması öngörülen değişiklik bu gerekçeyle isabetli bulunmuştur” denildi.
Açıklamada, yerli isteklilere tanınacak fiyat avantajının en iyi uygulamasının, bu avantajdan yararlanmak için gereken yerli malı kullanma koşulunun iyi düzenlenmesine bağlı olduğu belirtilerek, bu konuda yapılacak düzenlemenin yerli malı kullanılmasını teşvik etmesi ve aşırı bürokrasiye meydan vermemesi gerektiği vurgulandı.
DEĞİŞİKLİKLERDE TİTİZ OLUNMALI
Kamu İhale Kanunu’nun kapsamını daraltıcı değişikliklerde titiz davranılması gerektiği vurgulanan ortak görüşte, tasarının, kanun kapsamında bulunan bazı sektörleri, kuruluşları ve işleri kanundan ve kanunda öngörülen bazı şartlardan istisna tutmayı öngördüğü belirtildi.
Ortak görüş açıklamasında, şunlar kaydedildi:
“Tasarının hazırlık çalışmaları sürecinde neredeyse her kurum ve sektörün tümden veya bazı işleri için istisnalar talep ettiği gözlenmiştir. Her kurum ve sektör bu istisna taleplerini kendi sistemleri içinde haklı nedenlere bağlamaktadır. Ancak bu istisna taleplerinin kanunda yer bulması, kanunun bütüncül sisteminin bozulması tehlikesini doğurmaktadır. Kanunun mevcut bütüncül yapısının bozulmaması ve 2886 sayılı kanun dönemine geri gitme sonucunu doğuracak istisnalar getirilmemesi gereklidir.”
Telekomünikasyon, enerji, su ve ulaştırma sektörlerinin, bunlarla ilgili yapım işleri hariç kanun kapsamı dışına çıkarılmakta olduğu belirtilen ortak görüşte, “Bu sektörler özelleştirme süreçlerinin henüz tamamlanmamış olmasından ötürü haklarında düzenleme yapılırken dikkatli olunması gereken sektörlerdir” denildi. Açıklamada, söz konusu sektörlerle ilgili ihaleleri düzenleyecek yeni kanun hazırlanacağı belirtilmekle birlikte müstakbel düzenlemeyle ilgili somut bir takvime yer verilmediği kaydedilerek, şu görüşlere yer verildi:
“Müstakbel düzenlemenin kısa sürede hazırlanamaması telafisi güç sonuçlar doğurabilecektir. Bu sektörler için özel bir düzenleme ihtiyacı bulunuyorsa -ki Avrupa Birliği’nin ihale sistemi de bu sektörler için hususi bir düzenleme içermektedir- bu özel düzenleme süratle hazırlanmalı ve bu dönemde söz konusu sektörlerin kanundaki mevcut durumu muhafaza edilmelidir.”
Açıklamada, toplu konutların yapılmasına dair ihalelerin, yapım işleri için gerekli olan arsa temini, imar durumunun kesinleşmesi, kamulaştırmaların tamamlanmış olması gibi son derece önemli bir dizi şarttan istisna tutulduğuna dikkat çekilerek, “Doğal afet hallerinde seri bir biçimde yapım işlerinin görülmesine imkan tanıyan bir mevzuatta toplu yapım işlerinin bu derece kanundan istisna tutulmasını gerektiren bir hal bulunmadığı düşünülmektedir” denildi.
DOĞRUDAN TEMİN USULÜNE DÜZENLEME
TÜSİAD, İSO ve YASED’in ortak görüşünde, doğrudan temin usulüne ilişkin düzenlemenin yeniden ele alınması gerektiği vurgulandı.
Kamu İhale Kanunu’nun ilgili maddelerine göre, ihtiyacın sadece gerçek veya tüzel kişi tarafından karşılanabileceğinin tespit edilmesi halinde ilan yapılmaksızın doğrudan temin usulüne başvurulabildiği belirtilen açıklamada, ihtiyacın sadece gerçek ve tüzel tek kişiler tarafından karşılanabilirliliğinin odalarca Tek İmalatçı Belgesi ve Yed’i Vahit Belgesi düzenlenmesi suretiyle belgelendiği belirtildi. Ortak görüş açıklamasında, şunlar kaydedildi:
“Çok karmaşık, uzun ve objektif olarak uygulanması oldukça zor süreçler içeren prosedür sebebiyle uygulamada farklılıklar olabilmekte, haksız rekabete ve kamunun kaynak israfına neden olunabilmektedir. Serbest piyasa ekonomisi şartlarının geçerliliğinin sağlanmasına çalışılan ülkemizde herhangi bir firma, herhangi bir malı her an üretebilme veya ithal edebilme şansına sahiptir. Bu nedenle Tek İmalatçı Belgesi ve Yed’i Vahit Belgesi uygulaması önemini yitirmiştir. Kanunun bu belgelere mesnet teşkil eden ilgili bentleri kaldırılmalıdır.”
KARNEYE GERİ DÖNÜLMESİN
Ortak görüş açıklamasında, geçmiş dönemde tanık olunan müteahhitlik karnesi uygulamasına geri dönülmemesi de istendi.
Kanunun ihalelere katılma yeterliliğini düzenleyen maddesinin değiştirilmesinin öngörüldüğü belirtilen açıklamada, buna göre kanunda sözleşme bendinin yüzde 70’i oranında benzer işleri gerçekleştirme, denetleme veya yönetme şartı aranırken, tasarı ile yüzde 70 oranında gerçekleştirme veya yüzde 50 oranında denetleme ve yönetme şartı getirildiği kaydedildi.
Tasarıda öngörülen değişiklikle işi bizzat yapanla denetleyenin aynı biçimde değerlendirildiği belirtilen açıklamada, “Bu yaklaşım, 2886 sayılı kanun döneminde yaşanan gerçekte hiçbir deneyimi olmayanların iş yapmasına sebep olan müteahhitlik karnesi uygulamasının ülkemizde sebep olduğu olumsuz sonuçlardan kaynaklanmıştır. Kanunun isteklilerde aranacak deneyim belgelerine ilişkin hükümleri yerindedir ve herhangi bir değişikliğe gidilmemelidir” denildi.
TÜSİAD, İSO ve YASED’in ortak görüşünde, konsorsiyum ortaklarının sorumluluklarıyla ilgili düzenlemenin yetersiz olduğu düşüncesi dile getirildi.
Mevcut ihale mevzuatında gözlenen temel bir eksiklik olan keşif bedeli artış imkanının Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun ilgili maddesindeki yapılacak bir değişiklikle sisteme dahil edilmesinin öngörüldüğüne işaret edilen açıklamada, burada özellikle bulunması gerekenin işin bitirilmesi koşulu ve işin yalnızca gerekli olan bedel artırımı yapılarak sözleşme dahilinde devam etmesi unsurunun yer almasının olumlu bulunduğu bildirildi.