Irak'ta Yağmalanan İnsanlık Tarihi



Dünyadaki müzecilere göre Irak'taki müzelerin yağmalanması, bu alanda II. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan en büyük hırsızlık.

Moğolların 1258'de Bağdat'ı yakıp yıkması, İskenderiye Kütüphanesi'nin 5. yüzyılda yakılması gibi, Irak'ın ABD tarafından 2003 yılında işgalinden sonra müzelerin ve arkeolojik alanların yağmalanması insanlık tarihine kara bir sayfa olarak açıldı. Ayaklar altına alınan sadece bir ülkenin kültürü değil, dünya mirasıydı. Mezopotamya'nın kalbini taşıyan bugünkü Irak, binlerce arkeolojik bölgeye sahip bir ülke. Ne yazık ki bunlardan bazılarının üzerine ABD ve İngiliz uçakları bombalar yağdırdı. 2003'te başta Irak Ulusal Müzesi'nde (Bağdat Müzesi) olmak üzere yağmalama sırasında yaşananlar, saldırıları gerçekleştiren insanların profesyonel olmadığını gösteriyordu. Ellerine ne geçiyorsa alıyorlar ya da kırıyorlardı. Yağmacılar arasında kadınlar, çocuklar ve yaşlı insanlar vardı. Eğitimsiz insanlardı. Bu insanların çoğu yoksul Şii bölgesinden geliyordu.
Uzak bir köşede bulunan İslami el yazmaları, İbranice yazılar ve binanın zeminindeki eserler yağmadan kurtulabilmişti ancak. Bu arada, insan bir yandan soruyor kendisine, Irak'a birkaç kuruş para biriktirmek için ya da "ramboluk" yapmaya giden ABD'li genç askerler Sumer kültüründen, Mezopotamya'nın medeniyetin beşiği olduğundan haberdar mıydı? Geçmişi ancak birkaç yüzyıla dayanan ABD'nin askeri, geçmişi 5 bin yıl öncesine giden insanlık tarihini korumayı kendiliğinden akıl edebilir miydi?

ABD'de tepki
ABD'de bile bazı sanat çevreleri de hükümete Irak'taki hastane, okul ve kültürel öğeleri içeren binaların vurulmaması, korunması çağrısında bulunmuştu, ancak seslerini yeterince duyuramadılar. Bush yönetimine kültürel konularda danışmanlık veren iki kişi istifa etti. Baltimore'daki Walters Art Gallery'nin Müdürü Gary Vikan "Benzin nasıl arabalarımız için gerekliyse, Sumerlerden kalan tabletlerin de geçmişimiz için o kadar önemli olduğunu bir anlamış olsaydık, bunlar olmazdı" diyerek isyan ediyordu.

Saklanan eserler
Neyse ki çalınan 15 bin parça eserden yaklaşık yarısı daha sonra geri geldi. Bazı eserler de saklı olduğu için kurtulmuştu. Müzenin çevresindeki saklı beş güvenlik odasında, merkez bankasının altındaki mahzenlerde ve Bağdat'ın çevresinde yeraltı sığınaklarında binlerce parça saklıydı. ABD işgalinin ardından Bağdat'ta her köşede gerçek ya da sahte tarihi eserler pazarlanıyordu. Ancak sahtecilik öylesine gelişmişti ki bu eserler üzerinde bile Irak Ulusal Müzesi mührü vardı. Dünyadaki müzecilere göre Irak'taki müzelerin yağmalanması, bu alanda II. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan en büyük hırsızlıktı.

Bu arada, ABD işgali başlamadan da bazı tarihi eserlerin çalındığı iddia edildi. Hatta Saddam 'ın oğlu Uday 'ın uluslararası pazarlarda sattığı tarihi eserlerden milyonlar kazandığı ileri sürülüyordu. Irak Ulusal Müzesi, 1921'de Irak'ın sınırlarını çizen İngiliz arkeolog ve casus Gertrude Bell tarafından kuruldu. Müze, 1991 yılında Körfez Savaşı yüzünden kapattığı kapılarını 10 yıl sonra yeniden açmıştı.

'Arkeoloji bilmeyenler kültür bakanlığında'
Irak Ulusal Müzesi'nde, MÖ 3200 yılına ait eserler bulunuyordu. Yağmalama sadece ABD'nin 2003 yılındaki işgalinde gerçekleşmemiş, daha önce 1991 yılındaki Körfez Savaşı sırasında yaşanan karışıklık sırasında da benzeri yaşanmış. Körfez Savaşı'ndan sonra da Irak'ta Saddam'a karşı geniş çaplı ayaklanmalar olduğunda yaşanan karışıklıkta birçok önemli müze ve arkeolojik alan yağmalanmış. Yaklaşık 4 bin parça tarihi eser kaybolmuş veya tahrip edilmiş. Irak'a uygulanan yaptırımlar yüzünden artan yoksulluk sonucunda arkeolojik alanlardan ve müzelerden tarihi eserler çalınmış. Kolay taşınsınlar diye kimisi parçalanan çalıntı eserlerin İsrail ve İsviçre üzerinden Londra'ya uzanan yolculukları, açık artırmalarda ya da antikacıların arka odalarında son bulmuş.

Saddam'ın tarih merakı
Birçok diktatör gibi Saddam Hüseyin de tarihi kişiliklere özeniyordu. Ulusal uyanış ve geçmişteki zaferlerin benzerlerini başaracağına söz veren Saddam, Babil'deki ünlü Asma Bahçeleri'ni kurduran Nebuchadnezzar ile kıyaslıyordu kendisini. Hatta kentin duvarlarının restorasyonu sırasında üzerinde Nebuchadnezzar ile kendi adının yazılı olduğu tuğlalar kullandırtmıştı. Arkeoloji alanında Saddam'ın kendisi için yaptırdığı bir saray bile vardı.

Dr. Donny George , Irak'ta Tarihi Eser ve Mirası Kurulu Başkanı'ydı. 2003'te Irak Ulusal Müzesi'ni korumak ve yağmalanan eserleri kurtarmak için verdiği uğraşlarla tanınıyordu. Hatta elemanlarına silah dağıtıp işgalcilere ve yağmacılara karşı direnmelerini istemişti. George yıllarca verdiği uğraşa rağmen Ağustos 2006'da istifa etti. Ailesiyle birlikte Suriye'nin başkenti Şam'a kaçmak zorunda kaldı. George, "Eylülden itibaren maaşları ödeyecek para yok" demişti. Ona göre özel statüdeki tarihi eserleri korumakla görevli 1400 kişinin maaşsız kalması, olası yağmalamaların önlenmesi için çok az çaba harcanacağı anlamına geliyor. Asuri Hıristiyan olan Dr. George, tarihi eserlerle ilgili çalışmaların Irak'taki mezhep farklılıklarından ve bunların yönetime yansımasından olumsuz etkilendiğini belirtiyor.

Aylık Art Newspaper'ın ağustos sayısına konuşan George, Irak Kültür Bakanlığı kadrolarının Şii Mukteda el Sadr yandaşları ile doldurulduğunu söyledi. El Sadr'ın, Tarihi Eser ve Mirası Kurulu üzerindeki etkisinin giderek arttığını söyleyen George, "Yeni bakanlığa gelen bu kişilerle çalışamam. Arkeoloji ya da tarihi eser nedir bilmiyorlar..." diyor... George'a göre radikal İslamcılar sadece İslam eserleriyle ilgileniyorlar, Irak'ın İslam öncesi tarihini ise önemsemiyorlar.