Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih
Gökçek Akay Kavşağı, Çankaya Belediyesi’yle ilişkiler ve belediyenin kent
uygulamaları konusunda çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gökçek’in günlerce
konuşulacak açıklamaları şöyle:
Ankara’nın ulaşım ana planı var mı yok
mu?
Ben belediye başkanı olmadan 25 gün önce yapılan bir planı var.
7/ 3/ 1994 tarihinde Ankara Ulaşım Ana Planı sunuluyor ve aynı gün kabul
ediliyor. Bu ulaşım planı geçerli. Peki bunda alt üst geçitler var mı? Ulaşım
planında 40’a yakın al üst geçit tespit edilmiş. 1994 şartlarına göre. 2015’e
kadar. 21 yıllık bir plan. Ben ulaşım ana planı yapmam, bu
plan hala geçerli. Ben yeni bir plan yapsam bu da kadük olacak, benim planımı
iptal ettirecekler. ODTÜ bilirkişi olursa iptal olmama şansı sıfır. Yani geçerli
olan bir plan var. 2015’e kadar bunu yapmam gerekmez. Planda olmayan yerlerde
kavşağa ihtiyaç varsa onu da noktasal yapıyoruz.
Plandaki kavşakları yaptınız mı?
Benim planım olmamasına rağmen kavşakların çoğunu yaptım. Burada
Dikimevi’ne kavşak düşünmüşler, ben onu daha yapmadım, yapmam lazım. Kolej
Kavşağı’nı yapmak istedim. Dava açıp durdurdular. Bakıyorsunuz plana kendileri
kavşak koymuşlar, "Ben yapacağım" diyorum. Dava açıp durduruyolar. Zihniyet
bu.
Akay Kavşağı Ankara’nın bir numaralı sorunu haline
geldi. Kavşağın metro çalışmasını engellediği söyleniyor. Doğru
mu?
Metro şu anda geçti. Akay’ı etkilemesin, bir durak eksik olsun
dedik. Durağı TBMM’nin önünden Genelkurmay’ın ilersine aldık.
Bir iddia da metro çalışmaları yapılsın diye kapanıyor
yönünde?
Biz metro yapmak için mi yapıyormuşuz. Hayda... Mahkeme kararını
ben mi aldırdım, mahkemeye ben mi verdim, ben mi tespit ediyorum? Bu kadar
mantık dışı bir iddia olur mu? Gökçek burayı kapatamaz diyorlar. Kapatamaz ne
yapacak eski haline getirip içini dolduracakmışım. Olur mu böyle bir şey. Eski
haline getirsem faydası ne? İlk günden itibaren o kadar tutarsızlar ki, birinin
dediği diğerininkini tutmuyor. Çankaya Belediye Başkanı ilk gün "İsabetli bir
karar yaya bölgesi olmasında fayda var" demedi mi? İkinci ifadesinde "Bizle
istişare etmesi lazımdı" demedi mi? Üçüncü ifadesinde, "Yetkiyi devretsin, biz
çözeriz" demedi mi? Biz de, "Çözümü söyle, yetki verelim" dedik. Bu sefer,
"Kapatmak çözüm değil ya yeni plan yap, ya eski haline getir" diyor. Getir o
zaman yeni planı. Şimdiyse CHP ve yandaş odalar, "Burası
kapatılamaz" diyor. Bu noktaya geldiler çünkü CHP ve yandaşları halktan büyük
tepki topladı. Bu tepki bunları yıldırdı. Geçen gün
yandaşlarından biriyle televizyonda progragramdaydık. "Sana burayı kapattırmayız
Melih Gökçek" diyor. Ben buranın kapatılmasını istiyorum sanki. Mahkemeye veren
sizsiniz, kararı aldıran sizsiniz, kararı tatbik etmezsem suç duyurusunda
bulunacak sizsiniz. Ondan sonra tatbikata geçince "Kapattırmam" diyen sizsiniz.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Bu ne biçim iş.
Mahkeme kararı planı iptal etmiyor mu? Neden
kapatıyorsunuz?
Plan iptal olunca mevcut köprü de iptal edilmiş olmuyor mu?
Mahkemelerden inşallah öyle bi karar alırlar bundan sonra bu tip mahkeme
kararlarını uygulamayız. Beklerim memnuniyetle.
Bu işin siyasi ve sadece Çankaya Belediyesi’yle sürtüşme
amaçlı olduğu iddiaları var. Ne diyorsunuz?
O kadar mantıksız ki. Ben Çankaya’ya "Dava aç" mı dedim, "Git
karar al" mı dedim. Şikayet eden kendileri, dava açan kendileri, uygulamazsam
mahkum olacak benim. Sen zamanında neticesini düşünmeden, zekanı kullanmadan bir
dava açıyorsun. Neticesini, nelere mal olacağını hesaplamadan sırf Melih
Gökçek’e karşı olmak için dava açıyosun, sonunda da karar aldığın için zafer
naraları atıyosun. Bu da yetmiyormuş gibi "Gökçek ortalığı karıştırmak istiyor"
diyorsun. Sen değil misin Akay’a, Kolej’e dava açan. Açma kardeşim. Elinde
fırsat var, madem gerginlik istemiyorsun. Biz vazgeçiyoruz. Bunu yapmıyorsun,
"Gerginlik çıkarma" diyorsun. Sen kimi kandırıyosun? Çocuk bile inanmaz. Ama
maalesef CHP’nin siyasette ana görevi tıkamaktır. Belediyecilikte de, siyasette
de, trafikte de işleri güçleri tıkamak. Bunların işleri güçleri kurultay yapmak
ve iktidarın hizmetlerini engellemek.
Akay Kavşağı’nda Çankaya Belediyesi’yle ayrı düştünüz.
Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, "Başkanlar arasında kopmalardan yana
değilim" dedi. Akay bir kopma noktası mıdır?
Yapışma olmadı ki kopsun. Dünden bugüne değişen ne var? Önceki
belediye yönetimiyle bunun arasında ne fark var. Hangi olumlu adım atılmış, ne
yapışmış ki ne kopacak? Seçimden sonra Bülent Bey heyetiyle
yanıma geldi. Karşılıklı olarak diyalog içinde hizmet edelim dedi. Derhal hazır
olduğumu söyledim. Tüm davalardan vazgeçin biz de vazgeçelim dedim. Ama kendisine böyle bir kararı istese de alamayacağını söyledim.
Bürokratlarının ve CHP’nin buna izin vermeyeceğini söyledim. CHP’li
belediyelerde en önemli özellik, "Gökçek’le kavga eden prestij kazanır"
inanışıdır. Aksi takdirde CHP içinde yer tutamazsınız. Dedi ki "Bir anda karar
veremeyiz, kademe kademe olması lazım". Halbuki "Ben beyaz sayfa istiyorum"
diyordu. Sayın Tanık beyaz sayfa açamaz, kendisi istemediğinden değil. Öncelikle
samimiyet, edebiyat değil.
Ankara sokaklarında en çok konuşulan konu Akay Kavşağı.
Yaygın görüş kapananmayacağı yönünde. Sizin değerlendirmeniz
nedir?
Vatandaş niyetimizi biliyor. Biz kapatmak istemiyoruz. Mahkeme
kararı olduğu için kapatacağız. Kapatmanın engellenmesi için dava açabilirler.
Keşke yürütmeyi durdurma kararı gelse. Bu kararı aldıranın alnından öperim.
Durdurma kararı alana herkesin teşekkür etmesi lazım. En çok da CHP’nin etmesi
lazım. Milletin yüzüne bakacak halleri kalmadı.
Yaptığınız uygulamaların bazılarında mahkeme kararları
durdurma ya da iptal verdi. Başkanlığınızın bu döneminde yeni bir yol izleyecek
misiniz?
Biz bu tip kararlar konusunda artık Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’ne gideceğiz. İnsan Hakları Mahkemesi’nden bu tip kararlar alacağız ki
yerindelik kararı verilemesin. Bu bir kaç sene sürecektir. Akay Kavşağı’nı da
amblem konusunu da İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağım. Biliyosunuz
kesinleşen kararlar konusunda başvurulabiliyor. Biz bu konularda Danıştay’a da
itiraz ediyoruz, Danıştay’dan olumsuz karar gelirse de insan hakları mahkemesine
götüreceğiz.
Bugüne kadar neden gitmediniz?
Bugüne kadar kendi mahkemelerimizi Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’ne götürmeyi doğru bulmadık. Kendi mahkemelerimizi şikayet ediyor gibi
oluyoruz. Bunu içimize sindiremedik. Kendi mahkemelerimizi şikayet etmek yanlış
olur diye düşündük. Ama şimdi o kadar çok yerindelik kararı geliyor ki idare ne
yapacağını bilemiyor, idare hangi kararı verirse mahkemeden dönmez? Bu konuda
idarenin hiç bir şansı kalmadı.
Nesrin Baytok’un "Ankara’yı önce susuz bıraktı şimdi de
yolsuz bırakıyor" sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nesrin hanımın beyanatına sadece ve sadece gülünür. Söylediğinin
de farkında değil. Davayı açan ben miyim kendileri mi? Ne söylüyorlar farkında
değiller. Deniz Baykal, Nesrin Hanım’ı sekreteri diye milletvekili yaptı. Deniz
Bey’in sekreterinden de böyle beyanat beklenir. Ne diyeyim.
Bu konuyla ilgili ailenizden bir tepki aldınız
mı?
Hanım (Nevin Gökçek) sordu. "Gerçekten kapatacak mısın Melih?"
dedi. "Mahkeme kararı, kapatacağım" dedim. Oranın kapatılacağına kimse
inanmıyor, kapattıktan sonra göreceğiz ne olacak.