Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES),
Swissotel'de düzenlediği kahvaltılı basın toplantısıyla inşaat sektörü
açısından 2011'i değerlendirdi ve 2012 öngörülerini paylaştı. Burada konuşan
İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Koçoğlu, Türkiye
ekonomisinin 2011 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 8,2 oranında büyüdüğünü
hatırlatan Koçoğlu, inşaat sektöründeki büyümenin Türkiye ekonomisinin büyüme
rakamlarını da geride bırakarak yüzde 10,6 olarak gerçekleştiğini kaydetti.
Sektördeki istihdam oranlarına da değinen Koçoğlu, bu yılın eylül ayı sonu 1
milyon 888 bin kişiye istihdam sağlandığını bu rakamın geçen yılın aynı dönemine
göre 368 bin kişilik istihdam artışına karşılık geldiğini belirtti.
''AB, Libya'nın parasını vermiyor''
İnşaat sektörünün yurt dışı
performansı hakkında da bilgi veren Koçoğlu, Türkiye'nin 94 ülkede toplam 206
milyar dolarlık iş hacmine sahip olduğunu, bu yıl üstlenilen 96 projenin
değerinin de 22 Kasım itibariyle 18,4 milyar dolar olarak belirlendiğini
bildirdi. Yakın zamana kadar iç karışıklıkların yaşandığı Libya'daki yatırımlar
hakkında da konuşan Koçoğlu, önemli bir pazar olan Libya'da durumun normale
dönmesinin kendileri açısından önemine dikkati çekti. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın ricasıyla Libya'da tahrip edilen binaların İNTES üyesi firmalar
tarafından bedelsiz yapılmasının kararlaştırıldığını ifade eden Koçoğlu, bu
jestin Türkiye'nin Libya'ya bakışı açısından örnek bir davranış olduğunu
söyledi.
Libya'nın, Türkiye'nin ilk
müteahhitliğe başladığı ülke olduğunu kaydeden Koçoğlu, ''Kanımızın da
kaynadığı, ilişkilerimizin çok iyi olduğu bir ülke. Bu daha evvel ki dönemde de
böyleydi. Yeni dönem kapalı kutu şu anda ama Türkiye'nin Libya'ya maddi ve
manevi bakışı Libyalıların bizi daha çok sevmesine neden olmalıdır'' dedi.
Fransa'nın müdahalesinin Libya'yı 'karıştırmasının' önemli bir sorun olduğunu
dile getiren Koçoğlu, ''Fransızlar oradaki müteahhitlik hizmetlerine de
fazlasıyla sulanıyorlar. Bu bizler için o pazarda daha zor yol almamıza neden
olacak'' diye konuştu. Libya'nın AB bankalarında 67 milyar, tüm dünyada da
toplam 170 milyar dolar parası bulunduğunu belirten Koçoğlu, bu paranın
Libyalılara verilmediğini söyledi.
Başta Fransa
olmak üzere AB ülkelerinin Libya'nın kendi parasıyla Libya'nın imarını
gerçekleştirmelerinden endişe duyduğunu anlatan Koçoğlu, ''Bu demokrasi
ihracının altında yatan ana neden ekonomi. Genelde AB'deki ekonomik gidişatın
negatif olması da onların bu tür ülkelere baskı yapmasına, savaşlara sebebiyet
vermesinde en büyük etken diye düşünüyorum'' değerlendirmesinde bulundu. Türk
müteahhitlerin Libya'da 17,5 milyar dolar proje portföyünün bulunduğunu kaydeden
Koçoğlu, savaş çıkmasaydı bu yıl sonuna kadar 3 milyar dolarlık daha iş
alınabileceğini ifade etti.
''Bankalar
kredi kanallarını artırmalı''
2012
yılından beklentilerini de paylaşan Koçoğlu, Türk bankalarının yapısının Avrupa
bankalarından daha sağlam, karşılık oranlarının yine Avrupa bankalarına göre
2-2,5 kat daha fazla olduğunu belirtti. Küresel dünyada, bir yerdeki sıkıntının
Türkiye'ye de yansıyacağını ifade eden Koçoğlu, bu yansımanın etkilerinin inşaat
sektöründe de hissedileceğini kaydetti. İnşaat sektörü olarak daha önce
girmedikleri ülkelere de gireceklerini bildiren Koçoğlu, üyelerinin orta
Afrika'nın hiç gidilmeyen ülkelerinde iş aldıklarını söyledi.
Kentsel dönüşüm projelerine de değinen Koçoğlu,
kentsel dönüşüm yapmak adına tarihi yapıların yıkılmaması ve sosyal yaşamın
dengesinin bozulmaması gerektiğini dile getirdi.
''Dernekler menfaat peşinde''
Enerji yatırımları hakkında da görüşlerini aktaran Koçoğlu, bu konunun çok
önemli olduğunu, cari açıktaki en önemli payın enerji kaynaklı olduğunu
hatırlattı. Türkiye'nin mümkün olduğu kadar kendi enerji kaynaklarını kullanması
gerektiğine dikkati çeken Koçoğlu, bununla ilgili olarak enerji platformu
kurduklarını söyledi. Bu platformun içinde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın da bulunduğunu
anlatan Koçoğlu, HES'lerin yapımındaki bazı bürokratik sorunların hızlı
aşılabilmesinin platformun amaçlarından olduğunu belirtti.
Bu tip uygulamalar başlayınca çevrecilerin
tepki gösterdiğini anlatan Koçoğlu, ''Karadeniz'deki derneklerin hepsi
İstanbul'da. Avukatlar, bütün yönetim İstanbul'da. Köylülerin hepsi imza
verdiler. Açık söyleyeyim (dernekler) ya güdümlüler ya da menfaat peşindeler.
Belli bir maddi menfaat ellerine ulaşırsa bunlar da seslerini kesiyorlar''
iddialarında bulundu.
Yapı denetimi
Yapı denetimi konusunda da
değerlendirmeler de bulunan Koçoğlu, İNTES'in 1988 yılında ''Yapıda denetim,
sorumluluk ve sigorta'' başlıklı bir kitapçık yayımladığını hatırlattı. Bu
yayını o dönem bütün ilgili bakanlıklara ve kuruluşlara verdiklerini dile
getiren Koçoğlu, 1999 depreminden sonra yapı denetimi konusunun yeniden gündeme
geldiğini söyledi. Yapı denetimi ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bir
taslak çalışma hazırladığını belirten Koçoğlu, ''Burada bizim en önemli
argümanımız yok. Denetim firmasını müteahhidin kendisi seçiyor. Bunun mekanizma
yoluyla seçilmesi lazım. Denetçiyi müteahhit seçmesin'' önerisinde bulundu.
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Koçoğlu,
''Karadeniz'deki çevreci derneklerin maddi menfaat peşinde olduklarına'' ilişkin
sözlerinin hatırlatılması üzerine, bu konu hakkında bilerek konuştuğunu
belirterek, ''Böyle riskli bir konuyu kafadan atamam'' dedi.