İnşaatçılar Dikkat! Halkın Konut için Parası Var



Mevduat faiz oranlarındaki düşüşün sürmesi, doğal olarak halkı tasarruflarını değerlendirmek konusunda farklı arayışlara sürüklüyor. Bankaların konut kredisi rekabeti, geleneksel yatırım aracı olan gayrimenkulü canlandırabilir.
 
Önce, bazı rakamlarla, verilerle, genel durumu özetleyelim. Küresel krizin doğrudan ve dolaylı olarak Türk ekonomisine olan etkilerine rağmen, Türk halkının bankalardaki TL ve döviz mevduatını artırmayı sürdürdüğünü ifade edebiliriz. Bankalardaki TL mevduatı Lehman Brothers'ın batışının kesinlik kazandığı 12 Eylül'den 7 Ağustos'a kadarki dönemde 31.8 milyar TL artmış durumda. Aynı tarihte 98.2 milyar dolar düzeyinde olan yurtiçi yerleşiklerin şahsi ve ticari döviz mevduatı toplamı ise, 6 Mart'ta 82.3 milyar dolara geriledikten sonra, yine 7 Ağustos itibariyle 97.7 milyar dolar düzeyine geri dönmüş durumda.

Yani, Türk halkı ciddi bir TL mevduatı birikimini sürdürür iken, döviz mevduatı toplamını da tekrar aynı seviyeye yaklaştırmış durumda. Bu verilere, yurtiçi yerleşiklerin menkul kıymet portföyünü de katarsanız, kriz anında 71.5 milyar TL olan menkul kıymet portföyü, 31 Temmuz'da 79.1 milyar TL'ye ulaştıktan sonra, Merkez Bankası'nın 29 Temmuz'daki Enflasyon Raporu'nun Hazine kağıtlarına sağladığı primle, 7 Ağustos'ta 77.6 milyar TL'ye seviyesine oturmuş durumda. Kabaca, Türk halkının toplam tasarrufları sabit getirili yatırım araçlarında 500 milyar TL'ye oturmuş durumda.
 
Konuta 100 milyar TL

Önümüzdeki orta vadede, Merkez Bankası'nın politika faizini birkaç kademe daha düşürmesi ve buna bağlı olarak, mevduat faiz oranlarının düşük seviyede kalmayı sürdürmesi ihtimaline bağlı olarak ve Hazine kağıtlarında da prim cazibesinin ciddi ölçüde azalacağı gerçeğinden hareketle, sabit getirili yatırım araçlarına "park etmiş" olan 500 milyar TL değerindeki söz konusu tasarruflar, yeni cazip yatırım alanları arayışına girecek. Burada, konut yatırımının, genel anlamda gayrimenkul yatırımlarının öne çıktığını gözlemliyoruz. Bankaların, 1 ile 5 yıl vadeli konut kredilerinde ciddi bir rekabet sürecine girmelerinde bu değerlendirmelerin payı büyük. Bankalar açısından konut kredilerini cazip kılan bir başka husus, ödeme gücü, ödeme kabiliyeti iyi durumda olan hane halkının ağırlıklı olarak konut kredisini talep ediyor olması. Bu nedenle, bankalar konut kredisine yüklendiklerinde, bir açıdan, KOBİ kredilerinden, ya da düşük gelire sahip vatandaşın kullanmayı tercih ettiği tüketici kredilerinden, ihtiyaç kredilerinden daha düşük risk almış oluyorlar. Bu çerçevede, söz konusu 500 milyar TL'lik tasarrufun 100 milyar TL'lik bölümünün gayrimenkule yönelmesi bekleniyor.
 
Konutlar değerini korudu

Kaldı ki, küresel krizde dünyanın gayrimenkul yatırımları açısından iddialı hale gelmiş kimi ekonomilerinde, örneğin ABD, İngiltere ve İspanya'da gayrimenkul fiyatlarının ciddi anlamda gerilediğine, konutların değer kaybettiğine şahit olduk. Türkiye'de ise, belirli standartlardaki konutlarda ve projelerde fiyatlar, varlık değerleri hiç gerilemediği gibi, genel anlamda tüm ülke genelinde ortalama yüzde 10'luk bir konut fiyat gerilemesi yaşandı. Oysa, kimi yatırımcılar yüzde 25 ile 40 arası bir değer kaybı olur ümidini uzunca bir süre beklediler. Şimdilerde, konut kredilerinin cazibesi ve buna bağlı olarak talep artıkça, gayrimenkul fiyatlarının yeniden artacağını düşünecek yatırımcılar geciktirdikleri talebi yeniden harekete geçirecekler. Süreci dikkatle izlemek gerekiyor.
 
Tamiratlar da hızlanacak

Bu durumda, oturduğu evi değiştirmek isteyen yatırımcılar da, evlerinin değerini artırmak için sahip oldukları konutlara çeki-düzen verecekler. Bankalar bu durumu da iyi gördüklerinden, evini tamir ettirmek, güzelleştirmek ve yalıtımını sağlamak isteyen tüketicilerin ihtiyacını karşılayacak tüketici kredilerine ağırlık verdiler. Petrol fiyatlarının yeniden 70 doların üzerine sarktığı bir ortamda, hükümet enerjiye ekim ayından itibaren zam yapacağı mesajı verirken, yüksek elektrik ve doğal gaz faturası ödemek istemeyen vatandaş, hazır inşaat malzemelerinin fiyatı makul iken, evinin yalıtımına da ağırlık vermek istiyor. Bu nedenle, 2008'in başından beri sıkıntılı günler geçiren inşaat sektörü, yılın son 4 ayında bir hareketlenme gözlemleyebilir.