Merkez Bankası verilerine göre inşaat sektörünün bankalara olan kredi borcunun 2004 yılında 4 milyar 638 milyon TL seviyesindeyken, 2013 yılı sonunda 85 milyar TL'ye (38 milyar USD) yükseldiğine işaret eden Yeliz Karabulut, "2011 yılında bu miktar 49 milyar TL’ydi. İnşaat sektörünün borçluluk miktarının yüksekliği büyük risk oluşturmakla birlikte, 200’den fazla sektörü etkileyen bu sektörde yaşanabilecek sıkıntı Türkiye’de bankacılık ve reel sektörde ciddi sıkıntılara yol açabilir" dedi.
İnşaat sektörünün Türkiye’nin lokomotif sektörü olduğuna dikkat çeken Karabulut, “Burada dikkat edilmesi gereken husus, inşaat sektörünün artan borç yükü ve bunun bankalara olası etkileridir. İnşaat sektörünün yurtiçi bankalara olan 85 milyar TL'lik kredi borcu, sisteme büyük zarar verebilir. Yurt içinde ABD parasal genişlemenin azaltılması ile zaten sıcak para çıkışı görülürken, bir de konut sektöründe yaşanacak bir sıkıntı, Türkiye’nin lokomotifi olan ve 200 sektörü direk etkileyen inşaat sektörünün bir reel sektör krizinin çıkmasına neden olabilir” uyarısında bulundu.
Yeliz KarabulutYaşanan siyasi gerilim ve faizlerdeki artıştan konut sektörü de etkilenecek
İstanbul’da yeni konut fiyatlarının 2010 yılından bu yana yüzde 63,4 arttığına işaret eden Yeliz Karabulut, ancak yaşanan siyasi gerilim ve faizlerdeki artıştan konut sektöründe görülen büyümenin de etkileneceğini belirtti ve şunları söyledi:
"4 sene önce 100 bin liraya satılabilen bir daire bugün 163 bin 400 lira. Bu dönemde enflasyon incelendiğinde ise birikimli enflasyon yüzde 34 (01.2010-12.2013) yani yeni konut fiyatları enflasyonun üzerinde yüzde 29,4 değer kazandı. 2013 yılında FED’in parasal genişlemeden çıkacağı açıklamaları ve yurtiçinde siyasi riskin artması ile birlikte TL hızla değer kaybetti. Merkez Bankası, 2013'te sıkılaştırmaya gitti ve 2014 Ocak ayında ise kurlardaki aşırı yükseliş ve oynaklık sebebi ile faiz artırmak zorunda kaldı. Geçtiğimiz iki sene içinde düşük kredi faizleri ile birlikte konut talebi arttı ve sadece İstanbul’da yeni konut fiyatları 2010 yılından bu yana yüzde 63,4, 2012 başından bu yana yüzde 38 artış gösterdi. 2014 yılında siyasi gerilim ve faizlerdeki yükseliş nedeniyle bu sektörün büyümesinin önemli derecede etkileneceği aşikar. Son dönemde sıkça gördüğümüz konut kampanyaları da bunun açık bir göstergesi”.
Sektör, sert bir ivme kaybı yaşayabilir
Karabulut, faizlerdeki artışın hem alıcıların maliyetlerini artırdığını, hem de satıcıların bir kısmının karından vazgeçmesine neden olduğunu ifade ederek, "2013 ilk çeyrekte, 2. ve 3. çeyrekte sırasıyla yüzde 5,93, yüzde 7,57 ve 8,69 büyüme gösteren sektör; sert bir ivme kaybı yaşayabilir. Türkiye’nin 2013'te yüzde 4 büyüme gerçekleştirdikten sonra, 2014’te yüzde 1,5 - 2 arasında bir büyüme göstermesi, bu sektörde ciddi sıkıntılar yaratabilir. Türkiye 2012 yılında yüzde 2,2 büyüme gerçekleştirdiğinde, inşaat sektörü sadece yüzde 0,59 büyüme gerçekleştirebilmişti; sektörün borcu ise 69 milyar TL’ydi. O zamanlarda sıcak para girişinin yoğun olduğu görüldüğü Türkiye’de bu durum kaldırılabilmişti; fakat 2014 yılında böyle bir giriş beklenmemektedir” şeklinde konuştu.
Karabulut, Türkiye’deki konut satışlarıyla ilgili olarak da şu değerlendirmelerde bulundu:
“2011 yılında toplam konut satışı Türkiye’de 708 bin seviyesindeyken, 2012 yılında satılan konut satışı 701 bin seviyesindedir; fakat yeni konut satış fiyatlarında (2011-2012) yüzde 32 artış gerçekleşmiştir. Bunun ayrıca sorgulanması gerekmektedir. 2013 yılında çıkartılan mütekabiliyet, yani yabancıların mülk edinmesi yasası ile birlikte TÜİK verilerine göre 12 bin 181 adet konut yabancılara satılmıştır. 2013 yılında satılan toplam konut sayısı ise 1 milyon 157 bin 190 adet; yani yabancılara satılan konutların fiyatlama üzerinde pek etkisi olduğunu düşünmüyoruz. Zaten yabancılara satılan konutların çoğunluğu da güney illerde gerçekleşmiştir”.