Türkiye İMSAD'ın bu yıl 5.'sini gerçekleştirdiği Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi'nde konuşan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, inşaat sektörüne son dönemlerdeki bakış açısının önemli ölçüde değiştiğini söyledi. Sektörün, özellikle gelişmekte olan ülkelerde arz yönlü büyümenin, yani sürdürülebilir üretimin önemli halkalarından birini oluşturduğuna vurgu yapan Yılmaz, "Geçmişte düşük verimlilik ve yarattığı büyük istihdam olanaklarıyla özdeşleşmiş olan inşaat sektörü, kentleşme ve kentsel dönüşüm, inovasyon kapasitesi, enerji verimliliği, bölgesel kalkınma ve yeşil büyüme kavramlarıyla, 21. yüzyılda sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir halkası haline dönüşmüştür" diye konuştu.
Sürdürülebilir, tarihi dokuyla uyumlu bir dönüşüm vurgusu
Türkiye'de, çarpık kentleşme ve afetlere karşı bugüne kadar geliştirilen politikaların, mevzuat çalışmaları ve gerçekleştirilen uygulamaların yetersiz kaldığını belirten Yılmaz, bu nedenle binaların depreme dayanıklı olarak yenilenmesi veya inşası için bütüncül çözümler geliştirilmesinin, ülkemizin ve inşaat sektörünün en öncelikli gündem maddelerinden biri olması gerektiğinin altını çizdi. Ancak sürece, sadece deprem odaklı yaklaşmanın mümkün olmadığını söyleyen Yılmaz; kentsel dönüşüm kapsamında yürütülen çalışmalarda binaların sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak tasarlanmasının, daha güvenli binalara kavuşmanın yanısıra daha kullanışlı, verimli ve çevreyle dost şehirlerde yaşanmasını sağlayacağını söyledi. TÜSİAD Başkanı Yılmaz, "Kentsel dönüşüm projelerinin bölgenin dokusuna zarar vermeden, kentin tarihi, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısıyla uyumlu olarak gerçekleştirilmesinin gerekliliğine de özellikle vurgu yapmak istiyorum" dedi.
Sürdürülebilir şehirler için en temel gereklilik yeşil binalar
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kentleşme oranının her geçen gün artığını belirten Yılmaz, "Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 75'i şehirlerde yaşıyor. Tahminler, nüfus artışı ve köyden kente göçün de etkisiyle kentleşme oranının 2050 yılında yüzde 85'e ulaşacağı yönünde... Bugün dünyada üretilen enerjinin yüzde 40'ı, suyun yüzde 17'si ve ormanların yüzde 25'i binalar tarafından tüketilmekte" dedi. TÜSİAD'ın Vizyon 2050 Türkiye Raporu'nda da şehirleşme başlığı altında ekolojik şehir ve akıllı şehir kavramlarının ele alındığını belirten Yılmaz, "Sürdürülebilir şehirler için en temel gereklilik çevre dostu, enerji verimli ve kullanışlı sürdürülebilir binalar, diğer bir deyişle yeşil binalardır. Bununla birlikte, yapı kültürümüzün geliştirilmesi ve insanımızın hak ettiği güvenli yapılarda yaşayabilmesi, sürdürülebilir bir sistemin oluşturulabilmesi yolundaki diğer önemli adımlardır" dedi.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"TÜSİAD olarak sektöre, sürdürülebilirlik perspektifinden bakılmasının önemli olduğunu düşünüyor ve çalışmalarımız kapsamında bu konuyu bilhassa ele alıyoruz. Nitekim, geçen yıl gerçekleştirilen İMSAD 4. Kalite Zirvesi'nde de İMSAD, Ulusal Nanoteknoloji Girişimi (UNG) ve TÜSİAD işbirliğinde hazırlanan, 'İnşaat Sektöründe Sürdürülebilirlik, Yeşil Binalar ve Nanoteknoloji' raporumuzu kamuoyu ile paylaştık. Bu raporumuzda inşaat sektörünün geleceğini belirleyecek olan temel eğilimler ve stratejiler irdelenmiş, bu eğilimlerden en önemlisi olan sürdürülebilir binaların tasarımı üzerinde durulmuştur. Bunun yanı sıra, sürdürülebilir bir inşaat sektörü için nanoteknolojinin inşaat sektöründe kullanımı ve yarattığı yüksek katma değer dolayısıyla, sektöre atılması gereken adımlar ve izlenmesi gereken stratejiler bakımından yol gösterilmiştir".
AB'nin sanayi politikasına yeni yaklaşımına de değinen TÜSİAD Başkanı Yılmaz, "Hem rekabetçi olup, hem de sürdürülebilirlik koşulları altında çalışmak istiyorsanız, inovasyon kabiliyetinizin yüksek, iş gücünüzün nitelikli olması gerekiyor. Dolayısıyla, sanayi politikasına yönelik desteklerin de inovasyona ve nitelikli işgücüne odaklanması bekleniyor. Nitekim, Avrupa Birliği'nin inşaat sektörü özelinde yaptığı rekabet gücü çalışmalarında da bu iki unsur öne çıkıyor" ifadelerini kullandı.