Beyoğlu'nda önceki gün kaçak ve ruhsatsız 4 katlı bir binanın çökmesi İstanbul'u alarma geçirdi. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin "İstanbul'da 600 bin riskli bina var" açıklamalarını hatırlatan İnşaat mühendisleri ve mimarlardan yıkım uyarısında bulundu.
Son iki yılda 3 bina çöktü
Hürriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre, İstanbul'da son iki yıldır 4 ve üzeri katlı toplam 3 binada çökme meydana geldi. Çöken binalar, kaçak ve ruhsatsız yapılar ile riskli binaların durumunu bir kez daha gündeme getirdi. İnşaat mühendisleri ve mimarlar, gereken önlemlerin alınmaması ve denetimlerin yapılmaması durumunda benzer yıkımların olabileceğini belirtti.
Yıkımlar tekrarlayabilir
İnşaat Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası yetkilileri, 600 bin riskli binaya yönelik denetimlerin artırılması gerektiğini söyledi. Yetkililer, olası bir durumda ise benzer yıkımların tekrar yaşanabileceğine vurgu yaptı.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Hacıalioğlu, "Bundan sonra bu tür olayları daha çok görebiliriz, yaşayabiliriz" diye konuştu.
Binaların çoğu risk altında
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna ise "Bu yapılar mühendislik hizmeti almamıştır. Olası bir Marmara Depremi için bu yapıların hepsi büyük risk altındadır" açıklamasında bulundu.
Nusret Suna, riskli yapıların acil olarak incelenmesi gerektiğini belirtti. Özhaseki'nin 'İstanbul'da 600 bin riskli bina var' sözlerini referans gösteren Suna, "Yaklaşık bir buçuk ay önce imar affı çıkarılacağı zaman yaptığı açıklamada sayın Bakan, 'Türkiye genelindeki yapı stokunun yüzde 60'ının ruhsatsız ve iskansız olduğunu bunun da yaklaşık 10 - 13 milyon yapı stokuna denk düştüğünü' söylemişti. İstanbul ölçeğinde de riskli yapılar mevcuttur. Yine sayın Bakanın İstanbul için söylemiş olduğu rakam 600 bin civarındaydı. Yani 600 bin ruhsatsız ve iskansız yapı. Biz bunları mühendislik hizmeti almamış yapılar olarak algılarız. Mühendislik hizmeti olmayan yapılar ise her zaman risklidir" dedi.
Mühendisler devredışı kaldı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın imar barışı kapsamında yapı kayıt belgesi verilmesine ilişkin usul ve esasına ilişkin bir tebliğ yayınladığını açıklayan Suna, mühendislerin devre dışı kaldığını epreme dayanıklılığının normlara ve standartlara aykırılığı hususunun ise yapı malikinin sorumluluğuna bırakıldığını belirtti. Suna, "Yani yapının depreme karşı güvenilirliliğini yapı malikine bırakılıyor. Bu doğru bir şey midir? Bu ülkede mühendisler, mimarlar var. Bunlara en doğru cevabı mühendisler verir" ifadelerini kullandı.
İmar barışının kaçak ve ruhsatsız yapılar açısında tehlike oluşturduğunu belirten Suna, "Bu yapıların hepsinin incelenmesi gerekir çünkü bu yapılar mühendislik hizmeti almamıştır. Olası bir Marmara Depremi için bu yapıların hepsi risk altındadır. Çünkü bu yapıların deprem güvenliğine bakılmamıştır. Biraz geriye gidersek, Türkiye'de bir 'Hicret Apartmanı' ve 'Zümrüt Apartmanı' olayları vardır. Bu yapılar durdukları yerde çöktü. Geçen senelerde de Zeytinburnu'nda binalar durduk yerde çöktü. Olası bir depremde bu sayılar daha da artacak. Kaçak ve ruhsatsız yapılarda hasar olması olasıdır" şeklinde konuştu.
Sütlüce'deki yıkım incelendi
Sütlüce'deki yıkımı değerlendiren Suna, "Bu binanın çökmesi ruhsatsız ve kaçak olmasına bağlanamaz. Çünkü o binanın önündeki inşaatta yapılan derin kazı ve hafriyatın ve o hafriyatı yapabilmek için her iki tarafını yapılmış olan istinat duvarı hesaplarının ve kesitlerinin yetersiz olduğu kanaatine vardık. Hesaplar doğru yapılmış olsaydı o yağmurun yağmasından dolayı istinat duvarı yıkılmazdı, o bina devrilmezdi" ifadelerini kullandı.
Kamu denetimleri arttırılmalı
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Hacıalioğlu ise kaçak ve ruhsatsız yapılara yönelik kamu denetimindeki eksiklikleri anlattı. Hacıalioğlu, "Geçmişten bugüne kadar ve halen günümüzde inşaat ve yapı sektöründe mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin bütünüyle ele alınması gerektiği yönünde yaygın bir kamu anlayışı yok. Bunun ötesinde bunlar imar edilirken kamu adına denetim mekanizması neredeyse hiç işlemiyor. Sütlüce olayı üzerinden örnek verirsek, hem yıkılan binanın hem de yıkıma sebebiyet veren yeni inşaat faaliyetlerinin ikisinde de ciddi bir kamu denetiminin olmadığını görüyoruz. Yıkılan binanın kaçak olduğunu, yıkımdaki kesitten dolayı yumuşak toprağın üzerine oturtulduğunu net bir şekilde görüyoruz. Kaçak yapılan bir binada elbette ki mühendislik ve mimarlık hizmetinin güvencesinden söz edilemez. Yıkıma sebebiyet veren hafriyatın bütünüyle teknik kurallardan uzak yapıldığını gördük. Bunları ciddiye almak gerekiyor" ifadelerinde bulundu.
Hacıalioğlu, Son olayda can kaybı yok mal kaybı var. Ama bundan sonra olmayacağı anlamına gelmez" diyen Ali Hacıalioğlu, "İstanbul'da birçok riskli yapı var. Bundan sonra bu tür (Sütlüce'de yıkılan bina) olayları çok daha görebiliriz, yaşayabiliriz. Çünkü imar ve inşaat sürecinin tüm teknikleriyle güvence altına alacak bir zihniyet gerekiyor" diye konuştu.
İstanbul depremine yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini belirten Hacıalioğlu, "Deprem gelmeden, depreme hazır binaları yapmamız lazım. İnşaatlarda yaptığımız hatalar insanları öldürüyor. İstanbul'da 600 bin riskli bina sayısı veriliyor. Ya deprem gerçeğini göz ardı edeceğiz. Bir gün ansızın gelecek deprem, bizi vuracak. Allah korusun perişan edecek. Ya da binalarımızı yenileyeceğiz" dedi.