"İnciraltı Planının Önünü Tıkayan, Oda'yı Hedef Gösteren Sermaye Erkidir"
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, 05 Mayıs 2010
günü gerçekleştirilen İnciraltı Koruma Amaçlı İmar Planı Halkın Katılımı
Toplantısı hakkında görüşlerini ğaylaşmak üzere bir açıklama
yayımladı.
Açıklamada, Oda'nın, yalnızca İnciraltı için değil, İzmir kenti ve bölgesinin
tümü için gündeme gelen kent planlarını incelemekle sorumlu ve yükümlü olduğu
vurgulanarak, "İnciraltı’nda bir çözümsüzlük durumu ortaya çıkacak olursa, bunun
sorumlusu uyarılarımızı dikkate almayan, halkı doğru yönlendirmeyen ve
bilgilendirmeyen, meslek odasını hedef göstererek aradan sıyrılan siyasi vaat ve
sermaye erkidir." ifadesine yer verildi.
Açıklamanın tam metnini aşağıda okuyabilirsiniz.
05.05.2010 Günü Gerçekleştirilen İnciraltı Koruma Amaçlı İmar Planı
Halkın Katılımı Toplantısı Hakkında Görüşlerimiz
5 Mayıs 2010 günü gerçekleştirilen İnciraltı Koruma Amaçlı İmar Planı halkın
katılımı toplantısında kısaca dile getirmiş olduğumuz görüşlerimizi kamuoyu ve
basınla paylaşmak amacıyla bir açıklama yapılması gereği duyulmuştur.
Tamamı doğal sit alanı olan ve İnciraltı turizm merkezinin kıyı kesimini
oluşturan bölgede hazırlanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli “İnciraltı Turizm Merkezi
İnciraltı Kesimi Koruma Amaçlı İmar Planı” çalışmaları kapsamında 20 Nisan ve 5
Mayıs 2010 tarihlerinde gerçekleştirilen toplantılara Yönetim Kurulu üyelerimiz
katılmış, Yönetim Kurulu Başkanımız Gökhan Erkan tarafından görüşlerimiz
açıklanmıştır.
Halkın katılımı toplantıları olarak adlandırılan bu toplantılar “Koruma
Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi,
Uygulaması, Denetimi, Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmelik”
kapsamında düzenlenmiştir. Söz konusu yönetmeliğin "Plan hazırlama esasları"
Madde 6 başlığı altında f bendinde halkın katılımı toplantısı:
"Plan hazırlama süreci içerisinde idarelerce plan yapılacak alanda ilgili
meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, üniversitelerin ilgili bölümleri,
koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren işyeri sahipleri
ve etkilenen hemşerilerin katılımı ile plan kararlarının oluşturulmasından önce
sorunlar, olanaklar, vizyon, hedefler, araçlar, stratejilerin oluşturulması
üzerine ve taslak planın oluşturulmasından sonra taslak planın görüşülerek
koruma bölge kuruluna sunulacak son şeklini alması için asgari iki toplantı
düzenlenir.”
şeklinde tanımlanmıştır. Bu denli sorunlu bir alanda, Bakanlığın, asgari
düzeyde tanımlanan sayıda toplantı yapması yeterli değildir. Kaldı ki, sunum
sırasında Bakanlık yetkilileri, 5 Mayıs günü geldiklerinde, alandaki akarsulara
ilişkin Büyükşehir Belediyesi’nden yeni bir kısım bilgi öğrendiklerini ifade
etmişlerdir. Ilıca Deresi’nin varlığına ilişkin bu bilgi taslak plandaki
kullanımlar ve tasarım üzerinde değişiklikler yapılmasını gerektirecek
önemdedir. Dolayısıyla, sürecin daha sağlıklı ilerlemesi açısından ve özellikle
İnciraltı gibi yıllardır sorunlu bir alanda üretilecek çözüm yaklaşımının yasal
olarak yapılması zorunlu asgari toplantı sayısını arttırması beklenmektedir.
Buna karşın Bakanlık yetkilileri, bu son toplantının ardından planı nihai biçime
getireceklerini ve onaya sunacakların belirtmişlerdir.
Yönetmeliğin aynı maddesinde:
“Bu toplantıların halka duyurusu idarece köyler ve belde belediyelerinde
mahalli anonslar ve ilan panoları ile, büyükşehir olmayan belediyelerde mahalli
anonslar, ilan panoları ve yerel yazılı yayın kuruluşları aracılığıyla,
büyükşehir belediyelerinde ise koruma alanında mahalli anonslar, ilan panoları,
yerel yazılı ve görsel medya kuruluşları aracılığıyla yapılır. Ayrıca bu
toplantılar ilgili meslek odalarına, üniversitelerin ilgili bölümlerine ve sivil
toplum kuruluşlarına idarece toplantılardan onbeş gün önce toplantılara ait
dokümanlar ve gündem yazılı olarak da bildirilir. Bu toplantılarda dile
getirilen görüşler toplantıya katılan ilgili kurum, kuruluş ve kişilerce ayrıca
yazılı olarak idarelere sunulur. Bu görüşlerin belirtildiği tutanaklar koruma
bölge kuruluna sunulmak üzere koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletilir. Müdürlük
bu tutanakları arşivleyip, saklamakla sorumludur. "
İfadesi yer almaktadır. Buna karşın, plan taslağı ile ilgili dokümanlar ve
gündem ilgili kesimlere iletilmemiştir. Kapsamlı ve detaylı bir çalışma ürünü
olması gereken Koruma Amaçlı İmar Planı’nın incelenmesi de bu özeni ve detayı
gerektirmektedir. Oysa Bakanlığın yaptığı sunuda gösterilen plan çalışması henüz
taslak aşamasında bile olmayıp, eskiz niteliğindedir. Bu çalışmanın rapor ve
dokümanlarının paylaşılmadığı, sadece ekrana yansıtılan bir plan taslağı
üzerinden, tarafımızca değerlendirilmesi doğru değildir. Ancak, Bakanlık
bürokratlarının anlatımlarından, planın hazırlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Bakanlık tarafından sunulan çalışmanın, bundan yaklaşık 2 sene önce yapılan
plan çalışmasındaki eksikleri ne denli giderdiği, o plandan ne denli
farklılaştığı anlaşılamamaktadır. Bu durum gündeme getirilen planın, önceki
planların yaşadığı süreci tekrar etme tehlikesi bulunmaktadır. Çözüm üretmeye
yönelik bir yaklaşımın, önceki planlama süreçlerinin hata ve eksiklerini
değerlendirmesi beklenmektedir.
Aynı yönetmeliğin 19. maddesinde "Koruma amaçlı imar planı yapımı ekiplerinde
plan müellifi dışında asgari" Doğal sit alanları için, şehir plancısı veya şehir
ve bölge plancısı veya kent plancısı, mimar, peyzaj mimarı, sosyolog ile alanın
doğal karakterine bağlı olarak orman mühendisi, ziraat mühendisi, çevre
mühendisi, hidrolog, biyolog, zoolog gibi meslek gruplarından gerekli
olanların...” olması şeklinde planlama ekibi tanımlanmıştır. Oysa Bakanlık
yetkilileri bu planı Bakanlıkta çalışan yedi plancının hazırlamış olduğunu
toplantıda belirtmiş ve tutanaklara geçmiştir.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi olarak hem birinci hem de ikinci
katılım toplantılarında söz alarak bildirdiğimiz bu hukuki ve mesleki temeldeki
görüşlerimiz Bakanlık yetkilileri tarafından yanıtsız bırakılmış, halkın
katılımı toplantısı bir “mavi boncuk dağıtma” gösterisine dönüşmüş, toplantılar
yönetmeliğin tanımladığı biçimde düzenlenmemiş ve sürecin sağlıklı işlemesi için
gereken adımlar atılmamıştır. Alanında tek meslek odası olan Şehir Plancıları
Odası, bu toplantıların ilkinde “demokratik ortamda farklı bir ses” olarak
tanımlanarak talihsiz bir tanıma uğramıştır.
Efsunlu bir atmosferde, somutlaşmamış vaatler dağıtan, bilimsel temele ve
bilgi sunumuna dayanmayan, baskı oluşturmaya yönelik bir uzlaşma stratejisi
üreten bu süreç en çok İnciraltı ve İzmir’e zarar verecektir. Şehir Plancıları
Odası’nın tüm uyarıları sürecin doğru işlemesine yöneliktir. Bu iki toplantının
Kurul raportörleri tarafından yönetmeliğe uygun olarak değerlendirilmeyeceği
kanısındayız.
Şehir Plancıları Odası, yalnızca İnciraltı için değil, İzmir kenti ve
bölgesinin tümü için gündeme gelen kent planlarını incelemekle sorumlu ve
yükümlüdür. Planlama süreçlerinin bilimsel ve hukuki zemine dayalı olmadığı
durumlarda, sürecin sağlıklı işlemesi konusunda yaptığı uyarılar dikkate
alınmalıdır. İnciraltı örneğinde, bu uyarılar planı hazırlayan kurum ve bazı
kesimler tarafından “sürecin önünü tıkamak” şeklinde kamuoyuna yansıtılmakta ve
Şehir Plancıları Odası İnciraltı’nın planlanamamasında tek suçlu
gösterilmektedir. Şehir Plancıları Odası’nın yaptığı uyarılar tam aksine
İnciraltı’nın doğru planlanması için gereken koşulları, yapılması gereken
çalışmaları ve dikkate alınması gereken ve plana esas olan bilgileri
tanımlamaktadır.
İnciraltı’nda bir çözümsüzlük durumu ortaya çıkacak olursa, bunun sorumlusu
uyarılarımızı dikkate almayan, halkı doğru yönlendirmeyen ve bilgilendirmeyen,
meslek odasını hedef göstererek aradan sıyrılan siyasi vaat ve sermaye
erkidir.