İMSAD'dan Yapı Malzemeleri Yönetmeliği Revizyonu ve CE Eğitimi



İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD), 'Yapı Malzemeleri Yönetmeliği'ni ve 'CE işareti'ni TOBB Plaza'da gerçekleştirdiği iki günlük etkinlik ile masaya yatırdı. Avrupa Komisyonu’nun Avrupa ekonomik bölgesinde inşaat malzemelerinin serbest dolaşımının önündeki tüm düzenleyici ve teknik engellerin kaldırılmasına yönelik olarak başlattığı Yapı Malzemesi Yönetmeliği Revizyonundaki son durumu, EUbuild Projesi kapsamında İMSAD, proje ortaklarının, yabancı ve Türk uzmanların katılımıyla ele aldı.

Dün başlayan ve bugün sona eren 'Yapı Malzemeleri Yönetmeliği ve CE' konulu eğitime, Komisyonda devam eden revizyon sürecinin birebir içinde yer alan Avrupa Teknik Onaylar Topluluğu(EOTA) Başkanı ve Almanya Yapı Teknolojileri Enstitüsü(DIBt) Başkan Yardımcısı Hans-Joachim Seyfert ile Avrupa İnşaat Malzemesi Üreticileri Konseyi(CEPMC) Teknik Müdürü Pascal Bar eğitimci olarak katıldı.

Pascal Bar, CPD'nin (The Construction Products Directive), AB sınırları içinde inşaat malzemeleri üretiminde ve inşaat yapılan yerlerde uyulması gereken kuralları belirlediğini belirtiyor ve içerik olarak temel gerekler standartlarının uyumlaştırılması, teknik özellikler uygunluğunun doğrulanması ve ETA, Avrupa Teknik Onayı, gözetim ve belgelendirme kuruluşlarının niteliği ve işlevi, taraflar arasındaki işbirliği ve ilişkiler gibi konuları tanımlayan bir yasa niteliğinde olduğunu söyledi.

“Mekanik dayanım ve stabilite, yangın durumunda emniyet, hijyen-sağlık ve çevre, kullanım emniyeti, gürültüye karşı koruma, enerjiden tasarruf ve ısı muhafazası uyulması zorunlu olan temel gereklerdir” diyen Pascal Bar, inşaat malzemelerinin uygunluğunun onaylanması ve CE işareti ile ilgili koşulları CPD direktifleri arasında değerlendirdi.

Avrupa Teknik Onaylar Topluluğu Başkanı Hans-Joachim Seyfert ise tüketicinin, aldığı malzemeyi sadece kullanmak amacıyla almadığını, ayrıca bu ürünün nasıl ve hangi şartlar altında üretildiğini de bilmesinin gerektiğini; bunun yolunun da CE işaretinden geçtiğinin altını çizdi.

Eğitimde EUbuild Projesinin İngiltere’den ortağı CPA, İngiltere İnşaat Malzemesi Üreticileri Derneği, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilileri, yerli Onaylanmış Kuruluşlar ile üreticiler de revizyon ve uygulamaların Türkiye’deki yansımasının nasıl olacağını tartıştılar. 

CE

CE işareti, ilk olarak Avrupa’da 2001 yılında çimento’ya konuldu. CEN (Council of European Producers of Materials for Construction) şu ana kadar 314 yapı malzemesi standardı yayımlamış durumda. CEN, malzemenin üretim denetimini ve markete sunulan ürünün piyasa, mahal denetimini sağlıyor. Avrupa Birliği üyesi olmayan Türkiye gibi ülkeler için malzemelere yönelik uyumlandırılmış standartlar üretiliyor ve bu standartlar 5 yılda bir gözden geçiriliyor.

2006 yılında Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK), Avrupa Akreditasyon Kurumu (EA) ile çok taraflı tanınma anlaşması imzaladı. EA tarafından numara verilip CE belgelendirmesine başlayan onaylanmış kuruluşlar, arasında çimento, beton katkısı, kireç, baca, agrega, yapı çeliği, kagir birimler gibi başlıkların olduğu 26 ürünün standardında belgelendirme yapıyor. Yeni akreditasyon süreci minimum 9 ay alıyor. İmalatçı firma, belgelendirilmemiş, eski ürününün 12 ay daha piyasaya satışını yapabiliyor.

CE belgesinin avantajları

- Ürünün bir kerede değerlendirilmesini sağlamaktadır; bu değerlendirme de ürünün her yerde geçerliliğine imkan sağlamaktadır
- Üye ülkeler CE belgesi olan ürünün ülke içinde kullanımını serbest bırakmaya mecbur olmaktadırlar. Ürünün zorla kullandırılması elbette ki sözkonusu olmaz, ancak ürün serbest bir şekilde piyasaya çıkabilir.
- CE markalı ürünler Avrupa’da “dükkana çıkmış” olmakta, satışa hazır hale gelmektedirler.
- Ürünün kalite düzeyi yükselmektedir.

Çekinceler

CE belgesinin uygulanmasında bazı zorluklar da sözkonusu. Bunların başında CE işareti almanın maliyetli ve uzun soluklu bir süreç olması geliyor. Denetim organları (notified bodies) tarafından da sürekli olarak denetlenmeye tabi tutuluyorlar. Bu anlamda CE belgesinin uygulama zorlukları arasında malzemenin geçmek zorunda olduğu testlerin zorluğu da anılabilir. Özellikle Türkiye malzeme piyasasında test taleplerinin yüksekliği, adaptasyon sürecinde zorluk yaratacak gibi görünüyor. Orta veya küçük ölçekli bir yapı malzeme firmasının bu süreçle başa çıkmasının zor olacağı beklentisi yüksek. Ayrıca yine Türkiye gibi Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerde, ulusal standartlarla CE belgesi arasında farklar olması sözkonusu.

Avrupa’da 27 ülkeden 4’ü, İngiltere, Finlandiya, Danimarka ve İrlanda, CE belgesinin ülkelerinde malzeme konusunda tek standart olması konusundaki çekincelerini sunmuş ve kendi bölgelerinde üretilen mallarda bu belgeyi gerekli görmediklerini belirtmişlerdi. Yani Avrupa’da da bu konuda tam anlamıyla görüş birliği sağlanabilmiş değil. Belçika da bu konuda kınama almıştı ve sonrasında ilgili mevzuatı yürürlükten kaldırma kararı almıştı.

Göz önüne alınması gereken bir diğer konu da, uyumlandırılmış standartların sadece ürün bazında veriliyor olması. Ürünün yapıda kullanımı ülke bazında başka bir teknik onaya bağlı; oysa CE belgesi ürünün piyasaya arz edilme şeklini standardize ediyor. Ürünün hangi kullanımda güvenli olduğunun tespit edilmesi ise kullanan mimarın sorumluluğuna kalıyor.

Türkiye’de halihazırda Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış 325 harmonize standart bulunuyor. 2009 yılının ilk aylarında da ‘Enerji Performans Yönetmeliği’nin hazırlanması ve yayınlanması bekleniyor.