İMO: Barajdaki Kazanın Nedeni Plansız Hidroelektrik Santrali Projeleri ve Denetim Eksikliği



Foto: İnşaat Mühendisleri Odası

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Adana Gökdere Köprü Barajı inşaatında 24 Şubat Cuma günü meydana gelen kaza sonrası bölgede yaptığı incelemeleri basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü Barajı inşaatında meydana gelen olayın hemen sonrasında İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi'nin bölgeye intikal ettiğinin belirtildiği açıklamada, kazanın tünel kapağının ve bağlantı elemanlarının maksimum su basıncına dayanıklı bir şekilde tasarlanmamış olmasından kaynaklandığı belirtilerek, hazırlanan ön rapordaki şu tespitlere yer veriliyor:

• Gökdere Köprü Barajı‘nın dolu hacminin 93 milyon m3 olduğu, barajda su tutulmaya başlandığı, su hacmi 87 milyon m3 ulaştığında derivasyon tünelindeki mekanik kapağın basınca dayanamayarak koptuğu anlaşılmıştır.

• Baraj inşaatı tamamlanmadan gövdede su tutulmaya başlanmış olması, barajın mansap kısmında ve tünelde işçilerin çalışmaya devam etmesi, kaza anında işçi kayıplarını ciddi boyutlara taşımıştır.

•  Ayrıca, mekanik tünel kapağını destekleyen betonarme yapıda kopmalar olduğu ve kapak arkası tıkaç betonlarının yapılmamış olduğu görülmüştür.

"Bir baraj inşaatında böylesi bir ihmalin yaşanmasının iki nedeni vardır" denilen açıklamada, ülke genelinde çevresel ve sosyolojik etkileri hesaba katılmadan, hiçbir kurum veya kuruluşun görüşü alınmadan, bölge halkının ihtiyaçları yok sayılarak hayata geçirilmek istenen hidroelektrik santrali projeleri ve denetim eksikliği eleştiriliyor.

Açıklama şöyle devam ediyor:



"Bakan Eroğlu kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor"

"Yaşanan facianın ardından Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından yapılan açıklama, olayın ikinci nedeni olan denetim eksikliğini gözler önüne sermiştir. Bakan Eroğlu, DSİ‘nin denetim yapmamasını, Danıştay‘ın 'Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliğini' durdurma kararına bağlamış, sorumluluğun kendilerinde olmadığını ifade ederek kamuoyunu yanlış bilgilendirmiştir. Bakanın konuşmasında ifade edilen Yönetmelik, Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği‘dir. DSİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Yönetmelik, ilk olarak 15.08.2009 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, üst birliğimiz TMMOB‘nin açtığı dava sonucunda 30.03.2010 tarihli Danıştay kararıyla yürütmesi durdurulmuştur. Danıştay‘ın bu kararının ardından 13.05.2011 tarihli Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren ikinci Yönetmelik hakkında ise 31.10.2011 tarihinde Danıştay tarafından ikinci kez yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.

Söz konusu Yönetmelik, denetim mekanizmasının özel sektöre devredilmesi koşullarını düzenlemekte ve bu da hâlihazırda DSİ‘nin asli görevlerini tanımlayan 6200 Sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri hakkında Kanun‘un 2. Maddesine aykırılık göstermektedir. Kanunla münhasıran DSİ‘ye verilen denetim görevi, anılan Yönetmelikle özel denetim firmalarına devredilmek istenmektedir. Danıştay‘a itiraz davası açan TMMOB‘nin en temel gerekçesi de, kamu kaynakları üzerindeki yatırımların denetlenmesi hususunda özel firmaların yetkilendirilmesinin doğuracağı risklerdir. Yürütmesi durdurulan Yönetmelikte, yapımcı firmaya çalışacağı yetkili denetim firmasını belirleme hakkı tanınmıştır. Bir yapımcı firmanın parasını kendi ödediği bir denetim firmasından hizmet alması uygulamada 'şeklen denetimin' önünü açacaktır. Denetim firmasının mali bağımlılığının denetimin kamusal niteliği ile çelişeceği açıktır.

"Yürütmesinin durdurulması, DSİ‘nin kanunla kendisine verilen denetleme yetkisini kullanmasına engel değil"

Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması DSİ‘nin kanunla kendisine verilen denetleme yetkisini kullanmasına engel değildir. 6200 sayılı yasa yürürlükte olduğu sürece DSİ su yapılarını denetlemekle yükümlüdür. Bugün böylesi bir facianın yaşanmasının nedeni de söz konusu yönetmeliğin iptal edilmesi ile doğan hukuksal bir boşluk değil, DSİ‘nin asli görevleri içerisinde yer alan 'denetleme' görevini yerine getirmemiş olmasıdır".