İmece Usulü AKM



AKM yapıldığı tarihte bir ilkti. İstanbul’un tarihinde ilk defa kamu kapsamlı bir kültür merkezi gerçekleştiriyordu. 19. yüzyıl kapitalizminin dönüştürdüğü Pera’da gerçekleştirililen özel eğlence mekânlarına, sinema ve tiyatro salonlarına karşılık Cumhuriyet döneminde İstanbul’da ilk defa bir kamusal kültür yapısı inşa ediliyordu. Bugün aradan geçen yaklaşık 40 yılın ve yıktırma-yıktırmama tartışmalarının ertesinde AKM’nin yenilenmesi de gene bence bir ilki oluşturuyor. İlk defa, simgesel değeri olan bir modern mimarlık eseri önemli bir mimar eliyle restore ediliyor. Türkiye’nin en kapsamlı kültür merkezi özelleştirilmeden, yıkılmadan, nitelik kaybetmeden, bir işlev değişikliği yaşanmadan geleceğe taşınıyor. Bu olumlu gelişmenin nedeni, katılımcıları arasında tanınmış mimarların da yer aldığı bir sivil girişimin sürecin başından beri sorumluluk üslenmesi.

Proje İstanbul 2010’a devredildi ve bir çalışma komitesi oluşturuldu. Bu tür bir yöntem Türkiye’de bir kamu yapısının onarımı için ilk defa uygulanıyor. Katılımcı bir yöntemle toplumsal belleğimizin önemli bir parçası olan AKM geleceğe taşınıyor. Böylece binanın performansı güncellenmiş oluyor ve mimari program yeni ihtiyaçlara göre geliştiriliyor. AKM de güncel ihtiyaçlar ve altyapı ile ilgili gereken düzenlemeler yapılarak kısa bir sürede bakımdan geçirilecek ve kentin kültür hayatına yeniden kazandırılacak.

İşbirliği modeli örnek olmalı

Modern kültür merkezleri, binadan çok bir makineye benzetilebilir. Buralarda, içindeki etkinliklere cevap veren çok gelişmiş elektronik, elektromekânik sahneleme sistemleri kullanılır. Bu sistemlerin ömrüyle yapılarınki farklıdır. Örneğin evinizi her 30-40 senede bir yıkıp yeniden inşa etmezsiniz. Ama bilgisayarınızı, müzik setinizi çok daha kısa zaman aralıklarıyla yenilemeniz gerekebilir. Hatta şofbeninizi, musluklarınızı, sigorta tesisatınızı... AKM’de de durum böyle. Havalandırma çalışmıyor, elektrik tesisatı eskimiş, kalorifer kazanları çürümüş ama bina hâlâ niteliklerini koruyor. Üstelik de bu müstesna yapı Cumhuriyet döneminin simgelerinden biri. Bu önemli binanın işe yaramaz hale gelmemesi için bazı çalışmaların yapılması gerekiyor. Ancak bu çalışmaların yalnızca mimari veya mühendislikle ilgili teknik bir iş olduğunu zanneden yanılıyor.

Olup bitenleri yakından takip etme fırsatı bulamayanlar haklı olarak binayı korumaya çalışan mimarlara şunu söyleyebilirler: “Siz mimarlar binanın özelliklerini öne çıkarıyorsunuz ve onu korumak için proje hazırlıyorsunuz. Oysa bina kadar kullanıcılar, etkinliklerle ilgili ihtiyaçlar önemli...” Elbette ki bu iş mimarların, mühendislerin ilgisiyle sınırlı değil. Zaten bugüne kadar yapılan toplantılara bakılsa, katılımcıların binayı kullanan sanatçılar, kültür yöneticileri olduğu görülüyor. Örneğin bugün prova salonları ve dekor atölyeleri yöneticileri ile toplantılar yapılıyor. Yani mimarlar, yalnızca mimarlarla toplantılar yapıp binayı mühendislerle projelendirmiyor.

Yenileme çalışmasının kapsamında AKM’nin geliştirilmesi, daha iyi hizmet verebilir hale getirilmesi ve izolasyon konusunda diğer kamu yapılarına örnek olacak bir biçimde enerji etkin hale getirilmesi amaçlanıyor. Bir de elbette ki binanın daha iyi hizmet verebilmesi için günümüzde ihtiyaç duyulan elektromekânik sistemlerin yenilenmesi. Bu açıdan AKM’de dünyanın en iyi ekipleri çalışıyor. Bunların hepsini uygulama projesi bitmeden görme fırsatı olacak. AKM restorasyonu başlarken, binanın içinde çok ilginç bir sergi açılacak ve bu sergide projenin nelere cevap getirdiği, bütün ayrıntıları, yenilikleri ile İstanbullulara tanıtılacak. Sonuçta AKM 24 saat yaşayan bir bina olacak. Taksim’in merkezinde herkesin içine kolaylıkla gireceği, serbestçe etkinlikleri izleyebileceği bir kamusal alan olacak. AKM projesini gerçekleştiren mimarlar Melkan ve Murat Tabanlıoğlu’nun söyledikleri gibi, yeni “AKM insanları içine davet edecek”.

Binanın kapasite kullanımının geliştirilmesi amaçlanıyor. Örneğin seans sayılarının artırılması, başka mekânlara uzanan etkinliklerin yapılması, bazı ana hacimlerin daha iyi kullanılması için tasarımların geliştirilmesi, galerinin sanat yönetimine kavuşması gibi. Proje her aşamada Çalışma Komitesi toplantılarında tartışılıyor, nihai kullanıcılar kültür yöneticileriyle birlikte ihtiyaçlar saptanıyor. Şu anda avan proje tamamlandı, koruma kuruluna iletildi. Koruma kurulu da 24 Aralık’ta bu projeyi onayladı. Şimdi takvim şöyle: Bir ay içinde uygulama projeleri hazırlanacak. Muhtemelen Mart başında da ihale edilecek. Ekim 2009’da bazı bölümleri kullanılabilir hale gelecek. 2010’da tam kapasite kullanılmaya başlanacak, kültürle ilgili programlar da tamamlanarak Ekim 2010’da açılış töreni yapılacak.

Melkan ve Murat Tabanlıoğlu

Binanın işlevlerinde bir değişiklik olmayacak. Yalnızca konser salonunun daha esnek bir kullanıma kavuşturulması öngörülüyor. Bir de çocuk tiyatrosu, cep sineması, oda tiyatrosu gibi salonlar daha iyi kullanılır hale gelecek. Ayrıca binanın içinde İstanbul’un en iyi kitapçısının, kültür yayınları satış noktasının olması, en iyi dinlence alanının, kafe-restoranın da olması hedefleniyor. Binanın yenileme programını oluşturmak için kullanıcıların, yöneticilerin görüşleri alınıyor, ilişki kurularak mimari düzenlemeler yapılıyor. Bu açılış programının geliştirilmesi de aynı şekilde desteklenecek.

Proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı, AKM yönetimi, sanatçılar ve STK’larla birlikte yürütülüyor. Burada İstanbul 2010 kapasite geliştirici aktör olarak çalışıyor, yani kullanıcılar, söz sahibi kuruluşların ihtiyaçlarının daha kolay karşılanmasını sağlıyor. Bu ilk defa uygulanan çok aktörlü bir yönetim modeli. Mevcut kurumsal yapı, 2010’un açık yapılı işlevleri ile destekleniyor. Ancak bir kamu kuruluşu olarak 2010’un farkı şurada: 2010’un ayrı bir kurum olarak çalışması söz konusu değil. Ajans kamusal bir işlevin sürdürülebilir şekilde yönetimini sağlıyor. Özelleştirmek yerine katılımcı hale getiriyor. Bu model birçok kamu yapısı, işlevi için örnek oluşturabilir. Dikkat ederseniz kamunun en önemli kültür merkezi, kamusal bir fonla elden geçiriliyor, özel şirketlerle, sponsorlarla değil. Diğer taraftan da sadece maliyeti düşürmek amacıyla değil, daha nitelikli bir proje yapmak için katkısı olabilecek bütün kuruluşların desteği alınmaya çalışılıyor.

Bu yeni işbirliği modeli, kentteki bütün kamu kuruluşlarına, müzelerine, kültür merkezlerine örnek olabilir. Proje için geniş bir seferberlik yaratıldı ve sonunda başarıya ulaşıldı. Bu başarıda AKM’nin yıkılmaması için çaba gösteren bütün STK’ların ve binaya gönüllü olarak sahip çıkan Melkan ve Murat Tabanlıoğlu’nun önemli payları var.