TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerle ilgili bir açıklama yaptı. “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler, mimarlık mesleğinin yetki alanının gaspı niteliğindedir!" başlığıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
12 Mayıs 2023 tarihli ve 32188 sayılı Resmi Gazete’de “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır.
Yönetmelikte yapılan değişiklikle; “nüfusu 50 binden fazla olan belediyelerde yapılacak umumun kullanımına mahsus olan yapıların mimari proje müellifliğinin; kamuda veya üniversitelerin mimarlık bölümlerinde ya da meslek odasına kayıtlı serbest mimar olarak en az 5 yıl mesleki tecrübesi bulunup, yapı ruhsatı alınmış toplamda en az 10.000 m2, en az 4 farklı yapının projelendirilme sürecinde aktif olarak bulunan mimarlar tarafından üstlenilebileceği” düzenlenmiştir. Bu kapsamda hazırlanan mimari projelerin giriş ve cephe düzenlemelerinin tasarımına yönelik birtakım ölçütler getirilmiştir. Mimari estetik komisyonlara, söz konusu ölçütlere uygunluğu denetleme ve projede değişiklik talep etme gibi yetkiler tanımlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 28. ve 38. maddeleri uyarınca; mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin, uzmanlık, çalışma konuları ve ilgili kanunlarına göre, çalışmanın içeriği bakımından ilgili mühendislik disiplinlerine mensup mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları tarafından yerine getirileceği düzenlenmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca ilgili Kanun’a dayanılarak çıkarılan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin amacı; plan, fen, sağlık ve sürdürülebilir çevre şartlarına uygun yapı ve yapılaşma ile projelendirmeye ve denetime ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Ancak Bakanlık, yapı üretim sürecinde proje müellifliğini üstlenen mimarın “yetkinliğini” belirleme yetkisine sahip değildir. Bu görev, 6235 sayılı TMMOB Kanunu gereği ilgili meslek kuruluşlarına aittir.
Yönetmelikte mimari proje müellifliğiyle ilgili getirilen düzenlemelerin amacı; “yerleşme ve yapılaşmaların mimari estetik değerinin arttırılarak şehirlere kimlik kazandırılması” şeklinde açıklanmıştır. Oysaki bu düzenleme, Yönetmeliğin yukarıda açıklanan amaçlarıyla bağdaşmamaktadır. Yerleşmelerin mimari estetik değerinin artırılması ve şehirlere kimlik kazandırılması kaygısı ile yapıldığı öne sürülen bu düzenlemelerin, belli bir yapı grubuna ilişkin düzenlenmesi; sunulacak mesleki hizmetlerle ilgili bilimsel veri ve araştırmalara dayalı bir tespit yapılmadığını, temel insan hakkı olan sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam hakkının öncelik olarak görülmediğini göstermektedir.
Yönetmelikte yapı güvenliğine ilişkin tedbirler alınması amacıyla yapıldığı öne sürülen değişikliklerin ise; mesleki hizmetlerin, uzman ve gerekli bilgi, beceri ve yeterliliklere sahip meslek mensuplarınca yerine getirilmesine yönelik bir amaç taşımadığı anlaşılmaktadır.
Mimarlık ve mühendislik mesleğinin niteliği, mimarlık ve mühendislik eğitimi sonucu alınacak unvanlar, bu unvanların kimler tarafından kullanılacağı, mesleğe kabul ve ifa koşulları, ayrıca meslek alanında lisans eğitimi sonrasındaki yüksek lisans, doktora, doçentlik, profesörlük aşamalarıyla ilgili düzenlemeler 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 6235 sayılı TMMOB Kanunu ile düzenlenmiştir.
3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun’un 1. maddesi ile mimarlık ve mühendislik unvanlarıyla Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde sanat ve meslek icra edecek kişilerin sahip olması gereken diploma ve belgeler sayılmış; Kanun’un 7. maddesi ile 1. maddede belirtilen diploma veya ruhsatnamelerden birini haiz olmayanların Türkiye’de mühendis veya mimar unvanı ile istihdam olunamayacakları, imzalarla sanat icra edemeyecekleri, bu unvanları kullanarak oy veremeyecekleri ve imza koyamayacakları belirtilmiştir.
6235 Sayılı TMMOB Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca; "Türkiye‘de mühendislik ve mimarlık meslekleri mensupları mesleklerinin icrasını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve meslekî tedrisat yapabilmeleri için ihtisasına uygun bir odaya kaydolmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler."
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ana Yönetmeliği’nin Odalara üyelik konusunu düzenleyen 49. maddesi gereği; "Mühendislik-mimarlık mesleği mensupları, Birlik Genel Kurulu kararı ile belirlenen Odaya kaydolurlar. Oda kayıtlarında ve mesleği yapmada lisans eğitimi esastır."
Mimarlar Odası Ana Yönetmeliği ve Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği uyarınca; planlama, imar, yapı üretim ve denetim süreçlerinin; eğitimi, uzmanlığı ve çalışma konularına göre, Mimarlar Odası’nın ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklerine uygun olarak uygulamaya, yapmaya, kabule ve imzaya yetkili, ilgili yeterlilik belgesine sahip, yükümlülüklerini yerine getirerek üyelik sıfatını ve unvanını koruyan mimar meslek mensuplarınca yürütülmesi gerekmektedir.
Mezuniyet sonrasında doğrudan meslek ve imza yetkisinin verilmesi; bilimsel planlama ve şehircilik ilkelerine uygun yapı üretim ve denetim sürecine, doğal, tarihi ve kültürel çevrenin korunmasına yönelik pek çok sorunla karşılaşılmasına neden olmaktadır.
Mimarlık eğitiminin tamamlanmasıyla birlikte kazanılan bilgi, beceri ve yeterliliklerin ulusal ve uluslararası standartlar çerçevesinde değerlendirilmesi ve yetki süreçlerinin tanımlanması, birçok ülkede olduğu gibi ilgili meslek odalarının yetki alanındadır. TMMOB Mimarlar Odası da bu alandaki düzenlemeleri yapmak, ulusal mesleki yeterlilik esaslarını belirleyebilmek ve yetki alma koşulları, denetim, ölçme ve değerlendirme ile belgelendirme ve sertifikalandırma gibi süreçler üzerine çalışmalarını sürdürmektedir.
Bu süreçlerin imar mevzuatında amacına aykırı ve mesleki hak ve yetkilere müdahale niteliğindeki değişikliklerle düzenlenmesi yerine; mesleki hizmetlerin gerekli bilgi, beceri ve yeterliliklere sahip meslek mensuplarınca sunulmasının güvencesi olan meslek odalarınca denetlenerek yerine getirilmesi için, mesleğe kabul ve kayıt alanında gerekli yasal zemin oluşturulmalıdır.
Bakanlıkça Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler, mimarlık mesleğinin yetki alanına gasp niteliğinde olup ilgili mevzuata aykırıdır. Bu değişikliklerle, meslek mensuplarınca mevcut koşullar ve olanaklar çerçevesinde yürütülen özgün tasarım ve planlama süreçleri yok sayılmakta; mesleki uzmanlık, bilgi, beceri ve yetkinlikler önemsizleştirilmektedir.
Ayrıca, İmar Kanunu’na göre mimari estetik komisyonlar; yapıların ve onaylı mimari projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkilidir. Ancak yönetmelik değişikliğiyle; mimari estetik komisyonlara proje müellifi mimarın tasarımını denetleme ve projede değişiklik talep etme yetkilerinin tanımlanması hukuka aykırı bir düzenlemedir.
Yönetmelik değişikliği; yapı üretim sürecinde yer alan tarafların, meslek odalarının, üniversitelerin ve kamu kurumlarının katılımı olmaksızın, görüş ve önerileri dikkate alınmaksızın hazırlanmıştır. Oysaki Anayasamız; tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin korunması, tarım arazilerinin ve orman alanlarının korunması, kent ve planlama politikalarının kamu yararına geliştirilmesi için Devleti gerekli tedbirleri almakla görevlendirmiş, bunun için gerekli yasaları koymak ve önlemleri almakla yükümlü kılmıştır. Bu çerçevede yapılı ve doğal çevrenin sağlıklı ve kamu yararını gözeten politikalar çerçevesinde üretilmesi; kamu yönetiminin, merkezi ve yerel yönetimlerin, meslek mensuplarının, meslek kuruluşlarının ve ilgili tüm kesimlerin ülke adına ortak sorumluluğudur.
Mimarlar Odası olarak; Bakanlığın mevzuatta tanımlı yetkilerini aşan, TMMOB Kanunu’nca ilgili meslek odalarının faaliyetlerine ve mimarlık mesleğinin hak ve yetkilerine müdahale eden “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in ilgili düzenlemelerinin iptali için çağrıda bulunuyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygıyla duyurulur.
TMMOB Mimarlar Odası
Merkez Yönetim Kurulu
(Fotoğraf: AA)